1. HABERLER

  2. KİTAP

  3. Türkiye’de İslami düşünce geleneği
Türkiye’de İslami düşünce geleneği

Türkiye’de İslami düşünce geleneği

İslami düşüncenin geleneksel düşünce ve gelenekle olan ilişkisinin aktarılmaya çalışıldığı, Tahsin Görgün’ün TireKitap yayınlarından çıkan “Türkiye’de İslami Düşünce Geleneği” okuyucularını tatmin edecek bir bakış açısı sunuyor.

05 Ekim 2020 Pazartesi 19:25A+A-

Fatih Demir / HAKSÖZ-HABER

Müslüman mütefekkirler düşünceyi saf entelektüel bir gayret olarak değil, amelin nazariyesi olarak görmüşlerdir. Bu durum da her düşüncenin usulen yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılmıştır. Problemlerin halledilmesinde önemli rolü bulunan gelenek kimi zaman dışlanmadan yenilikler yapılmış,  kimi zaman da gelenek saf dışı bırakılmaya çalışılmıştır.

Müslümanlar için bütün "düşünce", ilim haline gelsin veya gelmesin, ortaya çıkan ya da içinde yaşanılan gerçekliğin karşılarına çıkardığı meselelerin çözümü ve bu çözüm gayretinin ortaya çıkardığı meselelerle uğraşmaktan ibaret olmuştur.

Günümüz İslam dünyasında yaşanılan en ciddi mesele, hiçbir şeyin yerli yerinde olmayışı ve tamamen kaygan bir zeminde bulunuyor olmasıdır. Bu durum, uzun süreden beri devam eden bir krizin hem en bariz işaretleri hem de neticeleridir.

Bir kısım âlimler Müslümanların geri kalmasının nedeninin İslam değil onu gereği gibi yaşamayan Müslümanlar olduğunu ifade ederek, bir taraftan Müslümanların geri kaldıklarını kabul ettiklerini itiraf ediyorlar, diğer taraftan da İslam’ın doğru anlaşılması için bazı ıslah hareketlerine önayak olmaya çalışıyorlardı. Yazarın ifade ettiğine göre, bir kısım âlimler Müslümanların geri kalmasının nedeninin İslam olduğunu iddia ederek, bu engelin ortadan kaldırılmasıyla, yani gününü doldurmuş olan İslam’ın terk edilmesiyle geri kalmışlıktan kurtuluş sağlanacağını savunuyorlardı.

Yazar geleneğin önemi ve konumuna dair yazısında, “Belirtilen şartlar içerisinde geleneğin önemli olduğunu savunmak cesaret işiydi, Hamdi Yazır gibi bazı münferit âlimler her ne kadar geleneğin önemli olduğunu vurgulamaya çalışsalar da diğer taraf daha baskın çıkarak geleneği tam anlamıyla mahkûm ettiler” diye aktarmaktadır.

Yazar geleneğin yerine ikame edilecek kavi bir gelenek oluşturamadıkları için, terk edilmiş geleneğin yerinin doldurulamaması neticesinde, süregelen bir esas birliği oluşturulamadığını ve bu durumun da sonucunda sorunun katlanarak arttığını aktarır.    

Her meselenin çözümü iki adımdan oluşur: Birinci adımda meselenin adı konur, yani gerçekliğin hangi veçhesinin Müslümanlar açısından ne anlamda mesele olduğu tespit edilir. Bu tespitlere binaen, onun halli konusunda gerekli adımlar üzerinde fikir beyan edilir. İkinci adımda ise tespit edilmiş olan meseleler gerçekten halledilir.

İslam dünyasının içinde bulunduğu krizin ne zaman başladığı, bir yönden çok önemlidir. “Eğer biz doğru bir başlık tarihi tespit edersek, bu tarihte yaşanılan olayları öncesi ve sonrası ile ilişkilendirerek anlayabilir ve buradan hareketle nereden nereye geldiğimizi ortaya koyabiliriz”. Bununla beraber elbette çözümlerimiz de kalıcı ve sahici olacaktır. 

Yazar geleneğin gündelik sorunlarımızı ve geleceğe mirası konusunda şu uyarıda bulunmaktadır. “Gelenek kendi kendine bizim meselelerimizi çözmez. Geleneği bizim meselelerimizi çözmemizde bu konuma getirecek olan bizim içinde yaşadığımız gerçekliği kavrayarak, bu gerçekliğin karşımıza çıkardığı meselelerin haliyle bağlantılı olarak ona gerekli soruları sorabilmektir.

Bizim önce yaşadığımız şartları tanımamız, ardından kavradığımız ve algıladığımız dünyanın sorunları ile baş etmemiz gerekecektir. Gelenek İslam’dan bağımsız olarak ilerlemeyeceği gibi, yaşanılan olağan dünyanın durumu ile ilintili olarak hayatımızda ve zihin dünyamızda yer edinmelidir. 

Türkiye’de İslami Düşünce Geleneği adlı eserini 6 bölümden oluşturan Tahsin Görgün, İslami Düşünce ve Geleneğin Önemine-Geleceğine, Dini İlimler ve Bilginin Yeniden Üretimine, Çağdaş Dünyayı yorumlarken İslam İlmi Geleneğine, Müslümanların Bugünkü Meselelerine İslami gelenek nazariyesinden bakarak, bir medeniyet düşüncesi Olarak İslam ve Batı Medeniyeti konularını işlemektedir.

Türkiyeli Müslümanlara usulen gelenekle ilişkinin ve geleneğe bakışın analizini eserinde oldukça duru bir anlatım yoluyla yapmıştır. Okuyucusunu yormadan aktarılan ve gelenek içerisinde bilinen isimler, olaylar ve örneklikler üzerinden de desteklenen anlatım gelenek ve Müslüman arasındaki bağı etkili bir şekilde gözler önüne sermektedir. Yazar, uzun ve detaylı birden fazla konuyla ilişki içerisinde bulunan “geleneğin pozisyonu”nu okuyucularına aktarmayı amaçlamıştır.

HABERE YORUM KAT

2 Yorum