1. YAZARLAR

  2. MUSTAFA ÖZCAN

  3. Türkiye ve Körfez’in değişen tavrı
MUSTAFA ÖZCAN

MUSTAFA ÖZCAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye ve Körfez’in değişen tavrı

17 Ağustos 2011 Çarşamba 00:33A+A-

Suriye konusunda İslam alemi iki kutba ayrıldı.

Bir tarafta İran ve müttefikleri diğer tarafta ise Sünni dünya var. New York Times gazetesi İran’ın Suriye konusunda Iraklı müttefiki Nuri Maliki’yi de peşine taktığını yazdı. Böylece İran, cephesini genişletmeye çalışırken karşı cepheyi de seferber etti. Karşıtını üretti. Nuri Maliki İran’ın peşinden kendi halkını katleden Şam rejiminin peşine takılırken buna mukabil Körfez ülkeleri de baştan beri Arap Baharına mesafeli davranırken son sıralarda en azından Suriye’deki göstericiler lehinde pozisyonunu değiştirdiler. Suskunluklarını bozdular ve tavırsızlıklarını askıya aldılar. Peki ne oldu da Körfez ülkeleri birden tavır değişikliğine gitti? Esasında başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri Arap Baharının kendilerine de bulaşmasından çekiniyor ve iskambilden kağıtlar gibi Arap rejimlerinin birer ikişer devrilmesinden endişe ediyorlardı. Lakin Bahreyn-Suriye gergefinde mesele siyasi kilitlenmeye takıldı. İran Bayreyn’de ‘devrimcilerden’ (Kararavi’ye göre fitnecilerden) yana ve rejim aleyhine tavır takınırken, Şam’da tam tersi bir çıkış yaptı ve halkı karalayan ve rejime sahip çıkan bir tutum takındı. Tutumunu meşrulaştırmak için de Şam rejiminin ABD’nin komplolarının baş hedefi olduğunu savundu. Dolayısıyla ABD parmağı tezleri üzerinden Beşşar rejimini meşrulaştırma cihetine gitti. Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin pozisyon değişikliğine gitmelerinin temel nedenlerinden birisi Suriye rejiminin halkına karşı orantısız güç kullanmasıdır. Bilindiği gibi Yemen’de istikrarı ve buna bağlı olarak Ali Abdullah Salih’in iktidarını yeğlemelerine rağmen göstericilere de bigane kalamadılar ve arabulucu olarak devreye girdiler ve onurlu bir biçimde Salih’in çekilmesinin düzenlemesini yapmaya çalıştılar. Orta bir yol tutturdular.

Katar’ın dışında Körfez ülkeleri Arap devrimlerine sıcak bakmıyordu. Bu rüzgarın sınır tanımadan bütün taşları yerinden oynatmasından, kendilerini de sarsmasından endişe ediyordu. Bundan dolayı Zeynelibadin Bin Ali, Suudi Arabistan’a kaçmış ve Mübarek’in de bir ara tedavi için Salih gibi bu ülkeye gittiği ileri sürülmüştü. Körfez ülkelerinin Arap Baharı konusunda çekinceleri devam ediyor. Sadece Suriye konusunda pozisyonları değişti. Buna iki neden gösteriliyor. Birincisi, İran’ın açıktan Suriye rejiimine sahip çıkması, silah ve para ile bu rejimi donatması ve kendi ifadesiyle istikrarını temine çalışmasıdır. Halbuki artık Beşşar ve rejimi Amerikalıların da ifadesiyle bölgede istikrar unsuru değil bilakis istikrarsızlık ve karışıklık unsuru haline gelmiştir veya olmaya adaydır. Korkulan oluyor bile. Bu, Suriye krizinin bölgeselleşmesidir. İran’ın açık bir surette Suriye rejimine sahip çıkması karşı cepheyi kışkırttı ve meseleyi kutuplaşmaya dönüştürdü. Suriye rejiminin zayıflatılması veya devrilmesi üzerinden İran’ın bölge üzerine baskısını hafifletmek istiyorlar. Bunun Körfez’deki Şii nüfus üzerine de olumlu yansımaları olacağını tahmin etmekteler. Körfez ülkelerinin tavrının değişmesine neden olun ikinci husus ise tabanın ve özellikle dini tabanın Suriye rejimine muhalif olması ve Suriye halkının yanında yer almasıdır (http://www.almesryoon.com/news. aspx?id=73467). Dolayısıyla Körfez ülkeleri tabanlarının tutumuna bigane kalamadılar. Kuveyt büyükelçisini geri çekmeden önce bir Kuveytli vaiz (Nebil İvadi) Suriye rejimi hakkında olumsuz konuştuğu için vaaz vermesi askıya alınmıştı.

Hürriyet gazetesi kaynağını açıklamadığı bir haberinde büyük ölçüde Türkiye’nin Suriye ile ilgili kaygılarının Körfez ülkelerinin kaygılarıyla örtüştüğünü ortaya koyuyor. Hürriyet’e konuşan bir Türk yetkili Türkiye’nin sabrının taşmasının arkasında İran’ın ölçüsüz ve açıktan Suriye rejimine destek çıkmasının yattığını söylemiş. Anlaşılan, İran’ın ihtirası bölge ülkelerini korkutmuş. Ve gardlarını almaya sevk etmiş. Dolayısıyla burada Türkiye’nin kaygılarıyla Körfez ülkelerinin kaygılarının ortak bir noktada buluştuğu gözleniyor (http://www.aawsat.com//details.asp?section=4&article=635649&issueno=11947). Şam rejimi iki ip üzerinde cambazlık yapıyordu. Oyununu iki kutup üzerinde yürümek üzerine kurmuştu. İran’ı Türkiye ve Körfez ülkeleriyle ve bu ülkeleri de İran’la dengeliyordu. Böylece idare edip gidiyordu. Lakin oyun sonunda elinde patladı. Suriye’yi uçuran kanatlar çatallaştı ve Suriye rejimi yere pike yapma durumunda kaldı. Şimdi tek kanat üzerine kalan Beşşar rejimi bakalım ne kadar daha havada kalmayı başaracak? Sonunda hakikatle yüzleşme vaktinde Suriye’nin oyunu bozulmuştur.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT