
Trump ve Netanyahu’nun tehcir planı Filistin direnişi karşısında parçalanacaktır
Trump ve Netanyahu'nun Filistin davasını tasfiye etmek için Filistin halkının Mısır ve Ürdün'de bir “alternatif vatanı” kabul edeceği yanılgısı, Filistinlilerin kararlılığı ve işgale karşı meşru direnişi karşısında paramparça olacaktır.
Dr Amira Abo el-Fetouh’in Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Filistinlilerin mütevazı eşyalarıyla Gazze Şehrine ve yerleşim bölgesinin kuzeyine yürüyerek dönüşlerinin dünyayı hayrete düşürdüğüne şüphe yok. Yürüyüş, insanları Gazze'den Mısır ve Ürdün'e sürmek isteyen, adı üstünde etnik temizlik isteyen ABD Başkanı Donald Trump'a verilebilecek en iyi yanıttı. Gazze, Trump'a meydan okudu. Filistinliler binlerce yıldır kanları, terleri ve gözyaşlarıyla suladıkları topraklarına bağlılar. Kökleri o kadar derindir ki kesilip atılamaz.
Gazze halkı şehirlerine ve köylerine geri döndü ama artık başlarını sokacak evleri ya da barınakları yok. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in dediği gibi Gazze yaşanmaz hale geldi ama Filistinliler yine de geri döndüler ve böylece dünyadaki güçlere meydan okudular.
Sözde uluslararası toplum, yüzölçüm olarak küçük ama asalet ve kararlılık açısından büyük olan Gazze'ye karşı komplo kurdu. Beyaz bayrak sallamadı; her şeye rağmen dimdik ayakta durdu ve tüm dünyaya her şey yok olsa bile toprağa bağlı olmanın anlamını öğretti. Bedelini Filistinlilerin kanıyla ödediler, bu kan toprağa karıştı ve onu yeniden yeşertecek. Filistinlilerin çölün çiçek açması için Siyonistlere ihtiyacı yoktu; onlar zaten yüzyıllardır bunu yapıyorlardı.
Siyonist düşman Filistin topraklarını işgal etmeye devam ettiği sürece Gazze her zaman olduğu gibi küllerinden ve molozlarından doğacaktır. Filistin halkı asla yenilmeyecektir. Onların olağanüstü kahramanlığı, topraklarını ve özgürlüklerini savunan bir ulusun, modern tarihin tartışmasız en kahraman ulusunun örneğidir.
Gazze Şeridi'nin sadece orada yaşayanların iradesini ifade ettiğine ve nehirden denize kadar uzanan tarihi Filistin topraklarının sadece bir parçası olduğuna inananlar yanılmaktadır.
Gerçek şu ki Gazze tüm Filistin'i kapsamakta ve somutlaştırmaktadır.
Halkının çoğunluğu 1948'de Filistin'in geri kalanından etnik olarak temizlendi. İngiliz Mandası'nın işgal orduları ve yenilen Arap orduları onlara “Savaştan kaçarsanız bir hafta içinde geri dönersiniz” dedi. Filistinliler bu yalana inandılar ve evlerinin anahtarlarını yanlarına alarak topraklarını terk ettiler ama bir daha asla geri dönemediler. Bu zor ders Filistin halkı tarafından iyi öğrenilmiştir. Topraklarında sebat etmenin, nesiller boyu süren bu uzun mücadelede zafere giden yol olduğunu, her birinin anahtarları ve özgürlük meşalesini bir sonrakine devredeceğini anladılar.
Siyonist varlığı destekleyen uluslararası toplum kendi halkına ağlarken, Filistinliler Gazze'deki kasaba ve köylerine geri döndüler, ancak işgalci yerleşimciler Gazze'ye geri dönmediler. Yerli halk olan Filistinliler ile kendilerine ait olmayan bir toprağı gasp etmek için dünyanın dört bir yanından gelen yerleşimciler arasındaki fark budur. Kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği gibi bu işgalciler Filistinlilerden korkmaktadır. İşgal altındaki Filistin'e Yahudi göçü görünüşe göre önemli ölçüde azalmıştır. İsrail'in önde gelen tarihçisi Profesör Ilan Pappe'nin tahminlerine göre, en son İsrail istatistikleri işgal bölgesine göç eden Yahudilerin sayısının 2024 yılı boyunca 24.000'e düştüğünü, savaşın ilk yılında ise göç edenlerin sayısının 700.000'e ulaştığını göstermektedir.
Her şeye rağmen Gazze'deki Filistinlilerin yaptıkları mucizevidir. Siyonist düşmanı, Filistin’in ortasında ‘gayrimeşru varlığın’ kurulmasından bu yana verdiği en uzun savaşta askeri, ekonomik ve ahlaki olarak bitirdiler. Benjamin Netanyahu, askeri gücüne ve güçlü istihbaratına rağmen Hamas'ın savaşı sona erdirme ve yerlerini bulamadığı esirleri teslim etme şartlarını kabul etmek zorunda kaldı. Ateşkes anlaşmasının bir parçası olarak esirlerin teslim edilme şekli bile İsrail ve liderleri için küçük düşürücüydü. Bir İsrail askeri tamamen yıkılmış olan Cebaliye'den çıktı; bir diğeri Han Yunus'taki enkazdan çıktı; bir diğeri ise şehit Yahya Sinwar'ın evinin önünden çıktı. Esirler teslim edilirken bazı güçlü semboller ve mesajlar gönderildi; örneğin direnişin askerlerden birinden ele geçirdiği ve Kızıl Haç delegesi ile direniş temsilcisinin oturduğu masanın üzerine yerleştirilerek esirleri teslim aldıklarına dair imza attıkları İsrail tüfeği gibi. Ayrıca meydanı dolduran İsrail ordusunun geride bıraktığı Merkava tankları da vardı.
Bu millet yenilebilecek ya da topraklarından zorla göç ettirilmeyi kabul edecek bir millet mi?
Trump ve Netanyahu'nun Filistin davasını tasfiye etmek için Filistin halkının Mısır ve Ürdün'de bir “alternatif vatanı” kabul edeceği yanılgısı, Filistinlilerin kararlılığı ve işgale karşı meşru direnişi karşısında paramparça olacaktır. Koşullar ne olursa olsun hiçbir dünyevi teşvik ya da özendirme kabul edilmeyecektir. Filistin halkı fedakârlıkların ve kahramanlıkların halkıdır. Onlar tüm dünyaya bir vatanın ne anlama geldiğini ve onu kılıcı her zaman yenecek şekilde kanla nasıl koruyacaklarını öğretmişlerdir.
HABERE YORUM KAT