1. YAZARLAR

  2. MURAT AYDOĞDU

  3. Toplumun Dört Esaret Zinciri ve Devrim
MURAT AYDOĞDU

MURAT AYDOĞDU

Yazarın Tüm Yazıları >

Toplumun Dört Esaret Zinciri ve Devrim

02 Kasım 2010 Salı 11:05A+A-

O, öyle zor bir yokuştur ki, köleliği, boyunduruğu çözmek; açlık gününde yetimi ve miskini doyurmak; sabır, merhamet ve iman devrimidir.” (Beled, 90/12-17)

 

KÖLELİK

Köle; korku içinde dolaşan, boyun eğdirilmiş insan.

Köle, özgürlükleri sınırlandırılmış, mahkum olduğu sistemin zaruri tabisi.

En vahim olanı ruhları köleleştirilmiş olanlar. Özgüvenini yitirmiş, ev zencisine dönüştürülüş, ulufe ve geçimliklerle yaşamını sürdürmeye razı olmuş topluluk. Özgürlük talepleri sınırlandırılmış, ancak verilenle yetinecek, talep etmeye bile korkanlar. Düşünme melekelerini ve iradelerini başkalarına devretmiş olanlar.

Topluluklar Firavun’a ve kibirli avenesine kölelik edip dururken, iman nerede aranır? (23/46-47)

Bu boyunduruk nasıl çözülür?

Toplumun korkularını yenmesini sağlamak. Cahili sisteme körü körüne tabi olmaktan kurtarmak. Toluma ruh ve dinamizm sağlamak. Özgürlük talep etme cesareti kazanmak. Sistemin efendilerinin başa kakıp durdukları nimetlerin, geçimliklerin ve kazancın kendi emeğinin ürünü olduğunun bilincine varmak. (26/22)

 

YETİMLİK

Yetim; babası, koruyucusu, hamisi, güvencesi olmayan.

Mustazafların, güvensizliğe sevk edilen, köleleştirmeye ve açlığa terk edilen toplum katmanlarının sahipsizliği.

Sonra da sunulan sahte güvencelerle köleleştirme.

Yetimliğin bittiği, Rabbin halifeliğinin yüklendiği an, Rabbin nimeti ile inanmış topluluğun birbirine hami olması (30/28) ve yetimlikten kurtuluştur. Adem oğlunun, bütün insanlığın akraba olduğu fark edilmesi ile, İbrahim’in ailesinden, İsa’nın havarilerinden, Muhammed’in ehl-i beytinden ve ashabından olabilmek.

 

MİSKİNLİK

Miskin; sakinleşmiş, tembelleşmiş, tembelleştirilmiş insan. Hareket olanakları kısıtlanmış, uyuşturulmuş miskin bir toplum.

Miskin, davete yüz çeviren, ezilmeyi normal karşılayan ve zillet içindeki toplum, Allah’ın ipine sarılmadan nasıl ayağa kalkabilir ki? (3/112)

Allah’ın ipi, emrimize verilmiş dünya’nın sunduklarının gasp edildiği, yoksulluğa karşı kalakalmış, (42/33) güçleri kesilmiş (12/31) sakinleştirilmiş kalabalıklara sunulan manifestodur.

Diğer yanda, yanlış örneklerin itici diğer etkisi ile kişilik ve merhametten uzaklaşmış radikal çıkışlar. Dinini kimseye ödünç vermeyen, bütün rab edinilen şahıslardan uzaklaşmış, ama kendi zindanını aşamamış sokak devrimciliği ve asosyallik, yeni türeyen bir miskinlik değil de nedir?

 

AÇLIK

Açlık; yetim bırakılarak miskinleştirilmiş, sonrada köleleştirilmiş toplumun korkutulduğu durum.

Açlık; kısıtlama, mahrum bırakmanın son noktası. İhtiyaç içerisinde köle’nin durumuna razı edilme korkusu.

Direnen insan’ın, kölelikten çıkışın, zincirleri kırmanın kefareti, ulufe ve geçimliklerin sınırı. Zincirleri kırma başarısı gösterenlerin göze alacağı sıkıntılar. (2/155)

Yaşadığımız çağda, fikre ve özgürlüğe aç insanlar yanında, hala bir öğün yemeklik açlık mevcut. Bu açlık; Köleliğin, yetimliğin ve miskinliğin sonucu. Modern dünyada artık olmaz dediğimiz, hala etkisini sürdüren toplumsal bir problem. Kapı komşumuzu sarmış ve metropolleşmenin iletişimini kopardığı sosyal yapının ürünü kayıp mahalle kültürü olan dayanışmanın unutulduğu modernizm.

Ya da görmediğim yer benim derdim değildir düşüncesi ile bakmadığımız sayfalar, kapattığımız kanallardaki acı görüntüler.

Devrimci edebiyatla bir Amerikalının ya da Avrupalının ev hayvanına harcadığı masrafla binlerce yoksul ülke insanının doyurulabileceğini konuşuyoruz. Oysa bir sigara paketi, bir yemekte yenmeyecek tatlı veya meyve porsiyonu ile on tane yoksulun doyacağını görmezden geliyoruz.

Aşırı ideolojikleşmiş bir edebiyat, insana basit yardımları dahi unutturabilir. Yardım faaliyetleri ile koyunlaştırılmış, yanlış örneklerin itici etkisi ile ufacık yardımı bile esirgemeye dönüşmüş marjinallik.

Kendini yiyen bir devrimci ahlak(sızlık). (107/7)

 

DEVRİM/İNKILAP

Beldeleri ayağa kaldıran devrim toplumu kuşatan dört kadim sorunun aşılmasıdır.

Zalimler, nasıl bir inkılapla devrileceklerini yakında öğrenecekler!  (Şuara, 26/227)

Özelde bir yetimi, genelde yetim toplumu doyurmamış, miskine çare olmayan, aç bireye ve topluma bir şey sunamayan, eylem fırsatçılığı, kaos çağrıcılığı, sokak devrimciliği. Karşı çıkmaktan öte gidemeyen, modeli, kurumsal yapısı ve faaliyetleri bütünleşmemiş bireycilik ve masa başı devrimcisi.

“Toplumlarını parçalayarak öteye beriye dağıttık. Hiç kuşkusuz sabırlıların ve şükredenlerin bu olaylardan çıkaracakları bir çok dersler vardır.” 34/19

Devrim/İnkılap, kalp ile aynı kökten gelen bir kavram.

Kalbi olmayanın inkılabı da olmaz.

Gerçek devrimin dönüşüm Allah’a dönüş (7/125) olduğunu bilmeyenin hüsranı. (7/117-119)

Kafirlerin diyar diyar dönüp durmaları/devrimler yapmaları seni aldatmasın.” (Ali İmran, 3/196)

Musa’nın değneğini onların uydurduklarını yuttu. Gerçek ortaya çıktı. Onların yaptıkları boşa gitti. Orada yenildiler ve küçük düştüler (inkılap).” (Araf 7/117-119)

Devrim bize ne kadar uzak!

Devrim; zor yokuşun sonu.

Devrim; doğru okuma, hareketsiz bir toplumun ayağa kalkışı, miskinlikten, yetimlikten, açlıktan ve kölelikten sıyrılmak. İnsanlığı mevzi ve afaki sorunlarla boğmak yerine, sağlam sosyal yapı teşekkülü sağlayan hareket.

Doyuran fakat doyurulmaya ihtiyacı olmayanın velayeti (6/14). Onlardan rızık istenmediğinin, doyurmalarına da ihtiyacın olmadığının haykırıldığı başlangıç günü (51/57). Düşkün, yetim ve esirlerin yedirildiği gün 76/8).

Sadece Allah rızasının gözetildiği an. (79/9) Zihinlerde başlayan ve onunla beraber vücut bulan, teori ve pratiğin birlikteliği ile sür giden mücadele ekseni.

Doğu ve Batıda aranması boşuna olan, (2/177) sarp yokuşun anahtarı, beldeleri ayağa kaldıran, iman, sabır ve merhamet tavsiyesidir.

Kalbinde şefkat ve merhamet bulunmayanlar huzura nasıl kavuşur ki?

Ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet koyduk.” (57/27)

Yola çıktığın an, hedefe vardığını fark etmek.

Devrim bize ne kadar yakın!

Onlar, kendilerine ansızın gelecek kıyam saatinden başka bir şey mi bekliyorlar? Oysa onun alametleri gelmiştir. Kendilerine geldiği zaman nasıl öğüt alacaklar? Öyleyse bil ki Allah’tan başka ilah yoktur. Günahların için, mümin erkekler ve mümin kadınlar için bağışlanma dile! Allah, inkılabınızı ve varacağınız yeri bilir.” (Muhammed 47/18-19)

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum