1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Tedbir, sadece ‘olduktan sonra’ya değil; ‘muhtemel olan’ için de alınması gerekendir!
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Tedbir, sadece ‘olduktan sonra’ya değil; ‘muhtemel olan’ için de alınması gerekendir!

22 Ocak 2025 Çarşamba 18:15A+A-

Amerika’da, California’da çıkan ve 40 bin dönümden fazla ormanlık alanları ve yerleşim birimlerini kül eden yangınlar üzerine, -Amerika’nın beceriksizliğine de bol kahkahalı dokundurmalarla- yapılan yorumlar iki haftayı aşkın zamandır ekranlarımızdayken…

*

Dün sabah 7.30 civarında tv. ekranlarını açanlar, Bolu dağlarının 2200 metre yüksekliğindeki Kartalkaya’da, eski, amma 12 katlı bir otelde sabah, 03.27’de başlayan bir yangında ilk planda, 10 can kaybı ve 30 kadar da yaralı olduğu haberiyle irkildiler.. Çünkü, üzerinden 4 saat kadar bir zaman geçtiği halde, facia mahallinden yapılan canlı yayınlardaki ürpertici sahneler, üst katlardaki pencerelerden, yatak çarşaflarını birbirine bağlayarak aşağıya inmeye çalışanların yürek dağlayıcı görüntüleri, 10 kadar can kaybı için, izleyenlere, yine de, teselli verici gibi gözükebiliyordu. Zira, saat 11-12’lerde gelindiğinde bile can kaybıyla ilgili 10 rakamı değişmiyordu.

Ardından da Başkan Erdoğan’ın, çalışmaları üst dereceden kontrol ve koordine edebilmek için, İçişleri, Sağlık, Turizm ve diğer 2 Bakan’ın daha facia mahalline gönderdiği açıklanınca, durumda bir fevkalâdelik olduğu intibaı uyanmaya başlamıştı.. Ancak bu Bakan’ların, ancak 10.30 civarında facia mahalline ermiş olmaları da, -neticeyi değiştirmeyeceği açık olsa bile-, yine de bu kadar gecikmenin kabul edilemez olduğu dikkat çekiyordu.. Bu arada, sosyal medyada, yüksek can kayıplarına dair iddialar yazılıp çizilmeye başlanınca, ‘resmî makamlar dışındaki açıklamalara itibar edilmemesi’ ikazı yerinde denilebilirdi..

Ve amma, saat 15.00 civarında, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından yapılan açıklamada, can kaybının, şimdilik 66 olduğu, ve 50’den fazla da yaralının olduğu belirtilince, bütün halkımızı sarsan bir sancılı kalb çarpıntısı meydana gelmesi tabiî idi..

*

Hayatını kaybeden rüşd yaşı altındaki çocuklar için ayrıca rahmet dilemeye gerek bile yoktur. Çünkü, onlar günahsızdırlar. Günah işlemek durumunda olanlar için rahmet niyazında bulunulur.. O çocuklar ise, melek gibiydiler ve öylece gittiler, Rab’lerinin huzûruna.. Onların anne-babalarına, yakınlarına; o sevdiklerinden bir süre ayrı kalacakları için sabırlar dileriz. 

*

Ve, amma, konunun daha başka yönlerine değinmek gerekiyor.. Bu otelin 2 kişilik odalarının bir gecelik ücreti, 37.500 lira imiş.. 250’ye yakın odalar varmış.. 260 kadar da müşteri..

Bu otelin sahibi, o kadar yüksek rakamları almayı düşündüğü kadar, biraz da, insan hayatına önem vermeyi düşünebilseydi, böyle bir facia olur muydu? Mahkeme-i kübrâ’daki, ayrı; beşerî yargıda hesap vermek veya hapiste yatmakla vicdanını sorumluluktan kurtarabilecek mi?

Otelin ‘yangın yeterlilik belgesi’  varmış.. 2007’lerden alınma imiş..Bu belge de ‘İtfaiye Teşkilatı’ndan alınırmış.. Suriyeli sığınmacıların amansız düşmanı olan mâlum ırkçı ve faşizan eğilimli, Bolu Belediye Başkanı, ‘Bizimle ilgisi yok..’ demiş ama; kiminle ilgili olduğunu söylemeksizin.. Müşteri ve çalışanlarıyla 500 yakın insanın bulunduğu o mekân için, bir itfaiye düzeni önceden düşünülmeli değil miydi?  Üstelik de, dağ yamacında olduğu için, itfaiye araçları, yangın başladıktan 45 dakika sonra gelebildikleri facia mahalline tam verimli olacak şekilde de yaklaşamamışlar..

Hangi tarafından bakılsa, dehşet verici bir durum..

*

Bu konuda, bu gibi turistik mekânlardaki otel ve sair konaklama mekânlarının kontrol edilmesinden sorumlu olanların başında, Turizm Bakanı Bakanlığı gelmektedir, herhalde..

Bu gibi özel ve fevkalâde durumlarda, dünyadaki gelenek, ilk planda asıl sorumlu olarak düşünülebilecek olanların istifa etmeleri şeklindedir.

Böyle durumlarda, istifa etmek, zımnî bir suçluluk ikrarı mânasında değil, ‘Ben sorumluysam, hesabımı vermeye hazırım; hiçbir resmî sıfatım da yoktur, yargıya çekilmekte herhangi bir savunma zırhına da sahib değilim.’  demektir.

Ama, bu durum bizde, maalesef bir gelenek haline gelmiş değil..

Bu hadisede de sanırım, en başta Turizm Bakanı sorumludur..

*

Bizim Bakan Bey ise, ‘Bize önceden bir olumsuzluk durumu veya şikayet bildirilmemişti..’ demiş..

Bu izah, konuya yaklaşımdaki temel yanlışlardan birisine işaret etmektedir.. Elbette, beklenmeyen felaketler her yerde olabilir, ama, her işyeri veya mekân sahibi olanlar ve de kontrol makamında bulunanlar da, her ihtimale karşı ne gibi tedbirlerinin olduğunu ve olması gerektiğini belirli kurallara önceden bağlamalıdırlar.

*

Bu vesileyle şunu da belirtelim ki, bu tedbir konusu, sadece bu ve benzeri konu için değil, günlük hayatın her alanı için geçerlidir. Resmî daireler, okullar, hastaneler, öğrenci yurtları veya sair iş yerleri, oteller, toplu meskenlerde, maden ocakları ve fabrikalarda, meydana gelebilecek her tehlike ihtimaline karşı gerekli tedbirler, bir ‘kurallar manzumesi’ halinde, sorumluluktan kaçmak ve baştan savmak için değil, herkesin görebileceği şekilde gözler önüne serilmeli değil midir?  Meselâ fabrika, işyeri yangınları gibi konularda bir gevşeklik olduğu hemen daima görülmektedir. Hattâ  o kadar ki, çıkan bir yangında, mobilya atölyeleri veya yanıcı maddelerin işlendiği mekânlarda  ve hattâ aynı fabrikadaki yanıcı -patlayıcı madde ve malzemelerin bile, birbirinden uzak yerlerde değil, yan yana odacıklarda bulunmasından dolayı, ünlerce söndürülemeyen  ne büyük yangınlar ve ne büyük zararlar meydana geldiği defalarca yaşanıyor değil midir, ülkemizde?.

Yanıp kül olan, sadece belli kişilerin değil, ülkenin zenginliklerinin heba edilmesi sonucunu da vermekte olduğundan, bu tedbirler konusu, daha bir hassastır. 

*

Bu büyük faciadan daha küçük olmayan bir diğer faciaya daha değinelim..

Geçen hafta, Hakkâri’de 12 yaşında, Eslem adında bir kız yavrumuz, sokak köpeklerini saldırısına uğrayıp hayatını kaybetmiştir.

Ey mes’uller, kendi yavrularınızın böyle olumsuzluklarla karşılaşmasını hayal etmek bile istemezsiniz herhalde..

Sokak köpeklerinin toplanıp, belirli mekânlarda korunması ve beslenmesini Belediyelere bir vazife olarak yükleyen kanunun yürürlüğe girmesinin 3-4 yıl gerilere kadar yayılmasının mantığı nedir Allah aşkına..  Hangi çapta olursa olsun, hayvanların barınabilmesi için basit bir çevrili mekân yapamayacak durumda olan bir Belediye’den söz edilebilir mi? Herhalde, köpeklere lüks mekânlar yapılacak değil..  Yiyecek olarak da, restoranlarda atılan yemek artıkları bile yeterlidir..

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum