
"Size semadan su indiren O´dur. Siz ondan içersiniz"
Size semadan su indiren O´dur. Siz ondan içersiniz. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de o su ile yetişir. Allah, semadan inen su ile, ekini, zeytini, hurmayı, üzümleri ve bütün meyve çeşitlerini yetiştirir. Nahl 10/11
Size semadan su indiren O´dur. Siz ondan içersiniz. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de o su ile yetişir. Allah, semadan inen su ile, ekini, zeytini, hurmayı, üzümleri ve bütün meyve çeşitlerini yetiştirir. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir topluluk için büyük bir ibret vardır. Nahl 10/11
Yağmur yüce Allah’ın şu evrende belirlediği yasalara uygun olarak gökten yeryüzüne iner. Bu sistemin hareketleri bu değişmez yasalara göre düzenlenir. Yine bu yaratıcının iradesi ve düzenlemesine uygun olarak sonuçlarını ortaya çıkarır. Her hareketin ve her sonucun kaynağını oluşturan Allah’ın özel belirlemelerinden ve takdirinden direktif alır. İşte yağmur burada Allah’ın nimetlerinden biri olarak anılmaktadır:
“Bunda düşünen kimseler için ibret dersi vardır.” Allah’ın bu evrendeki idaresini ve insanın hayatına elverişli olan evrensel yasalarını düşünenler için… Eğer evrenin yasaları insanın hayatı için elverişli olmasaydı ve ihtiyaçlarına cevap vermeseydi insan bu dünya gezegeni üzerinde yaşayamazdı. Bu dünya gezegeninde insanın yaradılışı bir tesadüfün eseri değildir. Yine bu gezegen ile diğer yıldız ve gezegenler arasındaki oranlama rastlantıyla gerçekleşmiş olamaz. Atmosferde ve uzayda meydana gelen olayların bu şekilde gerçekleşmesi, insanın hayatına elverişli gördüğümüz şekilde onun tüm ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde düzenlenmesi tesadüf değildir.
Evrenin idaresindeki hikmeti kavrayacak olanlar bu olgular üzerinde düşünenlerdir. İşte ancak bu düşünenler evrende meydana gelen yağmur gibi bir olayı, olay ile varlığın yüce ilkeleri arasında bir bağ kurabilirler. Yağmurla yeryüzünde gerçekleşen hayat, ağaç, ekin ve meyveler ile bunların yaratıcının varlığına kanıt oluşturduğunu düşünenler; O’nun zatının, iradesinin ve idaresinin eşsizliğini kavrayabilirler. Düşünmeyen gafiller ise bu tür ayetlerin önünden sabah akşam, yaz-kış geçip gittikleri halde bu ayetler onların merak duygularını uyandırmaz ve onların öğrenme dürtülerini ve kalplerini bu eşsiz düzenin sahibini araştırmaya doğru harekete geçirmezler.
-FİZİLALİL KUR’AN-
Düşünsenize o suyla sizin için ekinleri, zeytinleri, hurmaları, üzümleri ve her türlü meyveleri bitiren, yaratan kim? Allah değil mi? Hiç aklınızı kullanmaz mısınız? Muhakkak ki bunlarda akıllarını kullanıp ders almak isteyenler için âyetler, ibretler vardır. Ama bunu ancak düşünen, tefekkür eden, kafa yoran bir kavim anlayabilecektir. Öyle değil mi? Rabbimiz şu suyu indirmeseydi ne yapabilirdik? Bir damla su yaratabilir miydik? Bu suyun yetiştirdiği şu meyvelerden bir tanesini yaratabilir miydik? Hayatımızın devamını nasıl sağlayabilirdik? Şu nîmetlerini çekip elimizden alıverse ne yaparız? Kime gideriz? Allah’ın verdiği nîmetlerle O’na savaş açmak ne demektir?
Öyleyse söyleyin, şu kâfir insanın, şu nankör insanın yaptığı şey nedir?
Bunun bir mantığını bilebiliyor musunuz? Bir anlam verebiliyor musunuz buna? Kendisi Allah yaratsın, sahip olduklarını Allah versin, yeryüzünde hayatının devamını sağlasın, yeryüzünde kendisine saltanat versin, hayvanlarını, suyunu, gökleri ve yeri O yaratsın, onun hizmetine sunsun, sonra da bu nankör insan kalkıp Rabbiyle savaşa tutuşsun. Buna ne demek lâzım? Evet şükür, teşekkür sadece tüm bu nîmetlerin sahibine yapılmalıdır. Kulluk sadece bu nîmetlerin sahibinin hakkıdır. Kulluk programı belirleme sadece yaratıcı olan Allah’ın hakkıdır. Düşünen bir insan bunu mutlaka anlayacaktır.
-BASAİRUL KUR’AN-
HABERE YORUM KAT