1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. "Şeyh Said -Bir Dönemin Siyasî Anatomisi-"
"Şeyh Said -Bir Dönemin Siyasî Anatomisi-"

"Şeyh Said -Bir Dönemin Siyasî Anatomisi-"

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Adalet ve Erdem Kulübü’nün düzenlediği “Şeyh Said -Bir Dönemin Siyasî Anatomisi-” başlıklı konferans gerçekleştirildi.

24 Şubat 2016 Çarşamba 22:03A+A-

Adalet ve Erdem Kulübü’nün düzenlediği “Şeyh Said -Bir Dönemin Siyasî Anatomisi-” başlıklı konferans Bahadır Kurbanoğlu’nun sunumuyla İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleştirildi.

Moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Rüveyda Bayram’ın üstlendiği konferans kısa bir giriş konuşmasıyla başladı.

Giriş konuşmasında programın gerçekleştirilme amacına değinen Bayram, dönemle ilgili olarak “İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükûn ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun amacı önderler başta olmak üzere, bütün bir halkın İslâmî kimliğini tasfiye etmektir.” dedi ve daha sonra sözü Bahadır Kurbanoğlu’na bıraktı.

adalet_ve_erdem-(1).jpg

Şeyh Said Hakkındaki İddialar

Kurbanoğlu, konuşmasına milliyetçi tarih anlatılarının olayları çarpıtarak ve kurgulayarak yansıtıyor olmasına değinerek başladı:

“Şeyh Said için de birçok anlatı vardı, o anlatılarda tarihten ihtiyacınız olan bir şeyi çarpıtarak yazabilirisiniz, ona bir şeyler ekleyip çıkarabilirsiniz. O anlatılarda Şeyh Said’in ağzından bir tane doğru düzgün İslâmî kelime bulamazsınız, bütün tarihi suçlar. Dört yüz yıl boyunca hilafetle yönetilen bizler mahvolduk, perişan olduk, der. Mantıken düşündüğümüzde Şeyh Said’in bunları dememesi lâzım ama milliyetçi tarih ona bunları söyletir. Milliyetçi tarih için böyledir. Türk milliyetçi tarihi birçok yalan üzerine kuruludur, Kürt milliyetçi tarihçiliği de onu taklit etmiştir o yalanları bir nevi Kürtçeleştirmiştir.”.

Sözlerinin devamında Kurbanoğlu, Şeyh Said’in coğrafyada aylarca gezerek görüşmeler yaptığı iddia edilerek planlı ve örgütlü bir şekilde isyana kalkıştığına dair algı oluşturulmaya çalışıldığını belirtti:

“Cumhuriyet tarihi dendiğinde üç ana konu gelmeli aklınıza biri İstiklal Mahkemeleri, nitekim devrim mahkemeleri inkılâp mahkemeleri olarak da adlandırılır, ikincisi Takrir-i Sükûn Kanunu, üçüncüsü de Hıyanet-i Vataniye Kanunu’dur, bu kanunun birinci maddesi de değiştirilmiştir. Yapılan bu değişiklik, o coğrafyada yaşayan Müslümanların artık rahatlıkla ufacık sebeplerle tutuklanıp yargılanabilmelerine sebebiyet vermiştir.”.

adalet_ve_erdem-(3).jpg

“Şeyh Said Anlatılarda Olduğu Şekliyle İsyan Etmemiştir!”

Kurbanoğlu , “Kemalist cenahın çarpık anlatılarının yanında İslâmî cenah da Kemalist baskıya karşı yahut hilafet kaldırıldığı için isyan etmiş bir Şeyh Said görmek istiyor. İnsanlar duygusal, romantik tarzda böyle kahramanlar üretirler. Mesela İskilipli Atıf ile ilgili bir film çekilmişti. Orada bir sahnede İskilipli Atıf Hoca idam edilmeden bir gün önce rüyasında savunmasını hazırlıyor ve Hz. Peygamber ona, ‘Ne savunması hazırlıyorsun, bizi neden bekletiyorsun yırt at o savunmayı.’ diyor. İşte bu Hoca’yı sevenlerin uydurmasıdır, onu yüceltmek isterken farkında olmadan meseleyi zayıflatmışlardır.” diyerek Şeyh Said’in anlatılanın aksine bölgede hadiselerin çıkmaması için uğraştığını, Şeyh Said’in mahkemede yaptığı şu konuşmayı hatırlatarak belirtti:

“Hükûmet zapturapt eylemedik; ahali yekdiğerine zulmetmesin dedik.”.

“Bilinçli Bir İsyan Havası Oluşturulmaya Çalışıldı”

Bölgede aslında anlatıldığı gibi bir isyan olmadığı yahut Fethi Bey’in de dediği gibi büyütülecek bir durum olmadığı fakat bilinçli bir isyan olduğu havası oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Kurbanoğlu, “Meclis zabıtlarında bölgeye yönelik vahim konuşmalar görürüsünüz. İki kişiyi idam ediyorlar ama bütün bölge halkını cezalandırıyorlar hatta kendileriyle beraber olanları dahi.” Dedi.

“Devlet 1925-1927 Arası Kurulmuştur”

Son olarak İstiklal Mahkemeleri’ne değinen Kurbanoğlu “İstiklal Mahkemeleri’nin kapatıldığı gün devletin kurulduğu günüdür. Devlet 1925-1927 arasında kurulmuştur.” dedi.

Bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi için yüz binlerce insanın yerinden edildiğini, önderlerin idam edilerek bölge insanının bastırılmaya çalışıldığını ve bölge halkının yeni kurulan devletin önünde engel olarak görüldüğünü söyleyen Kurbanoğlu, İstiklal Mahkemeleri ile ilgili şunları söyledi:

“Ergün Aybars’ın İstiklal Mahkemeleri’yle ilgili kitabında -ki bir kaynak kitap olarak kullanılır hâlen- İstiklal Mahkemeleri mensuplarını hukuka uygun davranmaya çalışmak süreci zayıflatıyor diye eleştirir. Kitapta çok ilginç çelişkiler vardır, önce İstiklal Mahkemeleri’ne Ankara müdahale etmemiştir, der birkaç sayfa sonra Mustafa Kemal mi daha etkiliydi yoksa İsmet İnönü mü, der ve kesinlikle Mustafa Kemal diye ekler.

Delilsiz yargılama ve vicdanî kanaate göre karar verme vardır bu mahkemelerde. Dolayısıyla Kemalistler savunurken hukuk mahkemesi diye savunmazlar, siyaseten savunurlar. Meşru şiddet hakkı olarak görürler bu mahkemeleri ve bu anlayış Aydınlanma’dan beri vardır. Hâlbuki bizim geleneğimizde çok büyük bir zulüm söz konusuysa, ismet ayaklar altına alınıyorsa, onu yapana karşı şiddet uygulama hakkına sahipsindir.”.

Program, katılımcılardan gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.

adalet_ve_erdem-(2).jpg

HABERE YORUM KAT