1. YAZARLAR

  2. Mümtazer Türköne

  3. Savaştan barış çıkartmak
Mümtazer Türköne

Mümtazer Türköne

Yazarın Tüm Yazıları >

Savaştan barış çıkartmak

23 Nisan 2010 Cuma 02:03A+A-

Savaşmak, bir tür varoluş biçimi olarak anlaşılıyor bizde. Bir şey elde etmek veya bir amaca ulaşmak için değil, varlığınızı kanıtlamak, karşınızdakini size değer vermeye zorlamak için başvurduğunuz ifade biçimi.

Meclis'te anayasa paketi görüşülürken telaffuz edilen "savaş" kelimesinin başka bir anlamı yok. Aslında Meclis, sorunların savaşmadan çözüleceği yerin adı değil mi?

Geliştirdiğimiz ve paylaştığımız ortak değerlerin, sahip olduğumuz kurumların ve uyduğumuz kuralların tamamı kavga etmeden birlikte yaşayabilmek için. Devlet aslında güven ve barış içinde birlikte yaşayabilmek için ürettiğimiz bir kurum. Hukuk ve adalet sistemi, anlaşmazlıkları kendi aramızda şiddet kullanmadan çözmek için var. Demokrasi, ortak işlerimizin görülmesini birlikte kararlaştırdığımız bir yönetim biçimi. Geliştirdiğimiz medeniyet, hatta sahip olduğumuz dinî hassasiyetler bile birlikte yaşamayı mümkün kılmak için bize destek veriyor, bir anlam çerçevesi kazandırıyor.

Türkiye bu anlam çerçevesini kurmaya çalışıyor. Namlunun ucuna asılı yaşamayı, her şeye gezden arpacıktan bakmayı hemen bırakmamız çok zor. Bu yüzden kan ve barut kokan sözleri, savaş deyimlerini siyasî dağarcığımızdan hemen çıkartmamız mümkün değil. Bir geçiş süreci ve alışma dönemi lâzım; siyasetin yapıcı diline alışabilmemiz için.

Canadian Institute of Intercultural Dialogue'un davetlisi olarak Kanada'dayım. Bu kuruluş, bütünüyle Türkleri temsil ediyor; hem iddialı hem de itibarlı. Ottowa'daki Parlamento'da Kanada politikası ve akademik çevrelerin ileri gelen simalarıyla birlikte yapılan toplantıda, bu itibarın dayandığı ortak dili ve paydaları dinledim.

Kanada, kültürel çeşitliliğin zenginlik olarak kabul edildiği çokkültürlü yaşam biçiminde iddialı bir ülke. Birlikte yaşayabilmek için farklı olana saygının ötesinde değer vermek, daha ötesi, onu anlamak için emek vermek gerekiyor. Birlikte yaşamanın ortaya çıkardığı sorunların nihaî çözümleri yok. Tek çözüm, farklı olanla birlikte yaşamayı bir yaşam biçimi haline getirmek ve değişimi de takip ederek sürekli sorun çözmeye alışmak. Sorunlar sürekli olacak, sizin de sürekli üretilen çözümleriniz hayatı herkes için yaşanılır kılacak. Defalarca tecrübe edilerek yanlışlığı kanıtlanmış olan çözüm, sizin doğrularınızı başkalarına dayatmak ve diğerlerinin ona uymasını beklemek.

Enerjinizi, dikkatinizi ve yeteneklerinizi birlikte barış içinde yaşamayı mümkün kılacak ortak paydalara ayırmak ve zıtlıklardan uyumlu bir hayat çıkartmak zorundasınız. Herkes yerini ve rolünü bu ortak amaca uygun bir şekilde yeniden tanımlamak zorunda. Türkiye, anayasasında köklü bir değişikliğe giderken aslında bu işin tecrübesini ve kurallarını oluşturuyor.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın kuruluş yıldönümü konuşmasında yaptığı özeleştiriyi, bu ortak mimarînin önemli bir açılımı olarak kabul etmek lâzım. "Toplum yargıdan şikâyetçi" diyor, bu yüksek yargı temsilcisi. Hareket noktası bu şikâyeti duymak ve yargının hüküm yürüttüğü halka göre kendini yeniden biçimlendirmeye karar vermek olmalı. Kimsenin kerameti yok, kimsenin doğrusu yegane doğru değil; her şey insan için ve doğruları işte bu insanlara göre yeniden oluşturmanız lâzım.

Kanada Türk toplumunun çabası, farklılıklara saygı ile yaklaşan çokkültürlü bir toplumun eşit ve onurlu bir parçası olarak yaşamanın ötesinde, kendi kültürünün zenginliğini de geri kalanlara bir katkı olarak sunmak. Bu katkıya en çok ihtiyaç duyanlar ise Anavatan'da birlikte yaşama kurallarını yeniden oluşturmaya çalışanlar

Savaştan barış çıkmıyor; savaşı bir yaşam biçimi olmaktan çıkartmak gerekiyor. [email protected]

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT