1. YAZARLAR

  2. Ahmet Örs

  3. Sağlık Sendikası Ne İş Yapar?
Ahmet Örs

Ahmet Örs

Yazarın Tüm Yazıları >

Sağlık Sendikası Ne İş Yapar?

06 Mayıs 2010 Perşembe 18:06A+A-

Bir sendikanın öncelikli hedefi nedir? Hele de bu sendika İslami hassasiyetleri olan çevrelerin kurduğu bir sendika ise? Sendika tanımı ya da misyonu neyi gerektirir, bu misyon doğrultusunda hangi çalışmalar yapılır?

28 Şubattan bu yana akla hayale gelmedik hak ihlallerinin yaşandığı, bunun yanında da devasa yolsuzlukların herkesin dilinde dolaşıp durduğu bir sektördür sağlık sektörü. Her şeyin ötesinde devletin sosyal devlet olup olmadığının test edilebileceği, sağlık hizmetlerinin ranta mı, hizmete mi meyyal olacağının gün yüzüne çıkacağı pratik bir alanı da ifade ediyor.

Türkiye’de önemli değişim ve dönüşümlerin yaşandığı sağlık alanında kurulu bir sendika Sağlık-Sen. Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı. Üye sayısı da oldukça fazla ve iş kolunda da yetkili sendika. Yukarıda bahsettiğimiz hayati öneme sahip alanlarda Sağlık-Sen’in ciddi bir politikasını görememek gerçekten üzüntü verici.

28 Şubat sürecinden önce hastanelerde çok sayıda başörtülü doktor ve hemşire çalışmaktaydı. Postmodern darbe süreciyle birlikte bu başörtülü çalışanlar büyük bir yasak dalgasıyla karşı karşıya kaldılar. Bir kısmı işlerinden ayrılırken, bir kısmı da başlarını açarak ya da peruk takarak çalışmayı tercih etti. Bugün de yasak aynı şekilde devam ediyor. Mevcut hükümet sürecinde bazı yerlerde idare edilse de yasak öylece orada duruyor ama üyelerinin büyük çoğunluğu başörtülü olan Sağlık-Sen bu yasağa karşı ciddi bir kampanya yürütmüyor.

Sosyal devlet uygulamalarının temel göstergesi dediğimiz sağlık politikaları Türkiye’de her zaman sorunlu olmuştur. Halkın en temel ihtiyaçlarından olan sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi sürecinde yaşanan sorunlar hakkında Sağlık-Sen’den ciddi anlamda sosyal politikalar göremedik. Büyük ilaç vurgunlarının yaşandığı sektörde bir sendika olarak Sağlık-Sen halkın lehine büyük inisiyatifler geliştiremedi. Sağlık hizmetlerinin hızla kapitalizme teslim edilmesine hak ve adalet temelinde karşı koyamadı.

Peki Sağlık-Sen hiç mi bir şey yapmadı? Her ne kadar yukarıda saydığımız alanlarda dişe dokunur çalışmalarına tanık olamasak da elbette birtakım etkinlikler düzenledi. Mesela “Gözyaşı Geceleri” namıyla meşhur günah çıkarma etkinliğinin modern versiyonunu üyelerine gösteriyor Sağlık-Sen! Halkın gözyaşlarına, acılarına karşı bir muhalefet damarı inşa etmek yerine tuzukuru dindarlık portresinin vicdan aklama etkinliği olarak sun’i gözyaşlarında bir nevi terapi tedavisi yapmış oluyor! Böylece sağlık sendikası üyelerine içsel arınma hizmeti vermiş oluyor!

Darbelere, haksızlık ve zulümlere, adaletsiz gelir dağılımına söyleyecek sözü olmayanların yapay dindarlık programları düzenlemelerini izah edecek söz bulamıyorum doğrusu. Ancak üyelerinin döner sermayeden alacağı paylarda seslerini yükseltenler yoksul halkın geçimine, sağlığına ilişkin tartışmalarda fiili taraf olmamaları hem de Müslüman çevrenin sendikası olarak son derece üzüntü ve kaygı vericidir.

Bir de bol bol gezi düzenliyor bu sendika. Doğu illerine gidiyor, batı illerine gidiyor ama büyük bir maharetle bütün problemlerin etrafından dolaşıyor. Medine Bircan, Aynur Tezcan başörtülü oldukları için tedavi edilmeyip öldürülürken bu sendika yeri göğü ayağa kaldırmadı! Gözyaşı gecelerinde yapay gözyaşı dökenler bu insanların yakınlarının gözyaşlarını görmediler bile! Alacakları döner sermaye payları için daha çok bağırdılar ama Ceylanlar katledilirken, GATA’da darbeciler koruma altına alınırken ses vermediler! 4/C statüsünde sağlık sektörüne atananlarla tanışma yemeği düzenlediler ama sırf hükümete karşı çıkmamak adına 4/C kölelik yasasına karşı çıkmayı hiç düşünmediler!

Sendika bir sigorta, indirim sandığı ya da kültür, seyahat acentesi değildir. Mazlumlarla, mağdurlarla dayanışma birlikteliğidir. Zalimlerle, haksızlık yapanlarla, yasakçılarla mücadele hattıdır. Suya sabuna dokunmayan sendikalar çıkar örgütlenmelerinin ötesine geçemezler, üyelerine hak ve adaletten yana bilinç katmak yerine onları da pasifist tutumlara mahkûm ederler.

Kapitalizmin, sömürü ve ahlaksızlığın iyice egemen olduğu bir dönemde emeklerini İslami kimlik doğrultusunda sarf etmeyenler vicdanlara hesap veremeyecektir.

YAZIYA YORUM KAT

4 Yorum