Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi. İşte burda (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.  Kehf/43-44

İşte yeryüzünde Allah’a kafa tutarak, tâğutluk yaparak, kendi kendilerini güçlü kuvvetli görenlerin düşüşü. Ve işte Rabbimizin yegâne güç kuvvet sahibi, göklerin ve yerin mülkünün sahibi, göklerin yerin tümünde egemen olan, Kahhâr olan, dilediğine dilediği kadar veren, dilediğinden dilediği zaman verdiklerini alma yetkisine sahip olan, mutlak güç ve kuvvet sahibi Rabbimiz bütün azamet ve Celaliyle sahnede canlanıyor.    

Evet adamın ifadelerinden anlaşılan o ki adam bu hadiseden sonra aklı başına gelmişe benziyor. Allah’tan gelene karşı kendisine hiçbir dost, hiçbir yardımcı da bulamadı. Zaten Allah’tan gelene Allah’tan başkaları hiç bir fayda sağlayamazdı.  

“İşte burada Kudret ve hâkimiyet, varlığı gerçek olan Allah'ındır. Mükâfâtlandırma bakımından hayırlı olan da, sonuçlandırma yönünden hayırlı olan da O'dur.”

Çünkü velayet sadece  Allah’a aittir ve en güzel âkıbeti lütfedecek olan da odur. Bize danışmadan bizim adımıza aldığı kararlarla bizim için en güzel âkıbeti belirleme hakkı sadece ona aittir. O bahçe, o dükkan, o şirket, o hayat bizim için hayırlı mı? Yoksa hayırsız mı? Bunu en iyi bilen Rabbimizdir. Bizim için, bizim cennetimiz için, hayırsızsa bazen alıverir Rabbimiz onu elimizden. Bizim için hayırlı olanları bize veriverir.  

Görüyor musunuz Rabbimiz sürekli uyarıyor bizi. Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimiz bizi sürekli cennet yolunda tutmayı, kulluk yolunda tutmayı ve cehennemden, isyandan korumayı murad ediyor.
     

BASAİRUL KUR’AN

Bu ayet, daha önceki ayetlerde anlatılan, sahip olduğu iki verimli bağ ve bahçeyle övünen, ancak Allah'ın kudretini ve ahireti inkâr eden zengin adamın hikayesinin nihai sonucunu ifade eder.

Servetine ve çevresindeki güce güvenen bu adamın, felaket anında ne kadar yalnız ve aciz kaldığını vurgular.  

Kendi çabasıyla veya dünyalık destekçileriyle kendini bu durumdan kurtaramayacağı ortaya çıkmıştır. Ayet, insanın başına bir felaket geldiğinde, gerçek destekçinin yalnızca Allah olduğunu, O'ndan başka kimsenin ona yardım edemeyeceğini ve kendi gücünün yetersiz kaldığını kesin bir dille ifade eder.

Kehf Suresi 43. ayet, mal ve mülke aşırı güvenmenin, kibirlenmenin ve Allah'ın gücünü unutmanın kötü sonucunu gösteren güçlü bir uyarıdır. İnsana verilen tüm nimetlerin Allah'tan olduğunu hatırlatır ve O'ndan başkasına güvenmenin boş ve geçici olduğunu bildirir.

MEHMET OKUYAN TEFSİRİ