
Parçalanan hakikatin gölgesinde dayatılan algılar
Kendi toplumlarındaki sosyal mühendislik projeleriyle halklarına huzur götüremeyenler, bunu saadetin anahtarı olarak nasıl sundular.
ENVER CAN / HAKSÖZ HABER
Dijitalleşme, sosyal yaşamdan bilim alanına, sağlıktan ekonomik yaşama kadar birçok olguda derin değişimler meydana getirmektedir. Özellikle yapay zekâ teknolojileri ve entegre robotik gelişmeler, insan yaşamında köklü dönüşümlere yol açmıştır. Toplumların gündelik yaşamlarında yaygın bir şekilde kullanılan teknolojik ilerlemeler, modernitenin dünyevi projelerini hayata geçirmek için tercih ettiği en önemli araçlardan biridir. Nitekim sosyal yaşamın doğal akışındaki bütünlüğü parçalama, yani birbirini tamamlayan sistematik yapıyı ayrıştırma pratiği bu yolla güçlendirilmiştir. Bu ayrıştırmanın neticesinde modernite, bilimi dinden ayırmış; bununla da yetinmeyerek siyaseti, ahlakı ve hukuku dinden koparmıştır. Hayatın çeşitli kurumları ile din arasındaki bağları yıpratmaya yönelik geliştirilen bu pratik, insanın dindarlık ve maneviyatla olan ilişkisini zayıflatmıştır. Sonuç olarak kişinin kendi nefsinde beliren ve ifsat/bozgunculuk üreten bu yapı, Sünnetullah’a karşı sistematik bir isyan hali doğurmuştur. Bu isyan hali, Avrupa'nın tarihsel deneyimleri üzerinden de anlaşılabilmektedir.







