Dünya ve İslam Dergisi

Yazarın Tüm Yazıları >

Sunuş

Ocak 1992A+A-

Dokuzuncu sayımızı on beş günlük bir gecikmeyle yayınladığımız için okuyucularımızdan özür dileyerek söze başlamak istiyoruz.

Üçüncü yılımızın bu ilk sayısının "Gündem"ini Kürt sorunu oluşturuyor. Tüm okuyucularımızdan konuya ilişkin eleştiri ve değerlendirmelerini iletmelerini bekliyoruz. Bu arada bir tespit olarak, Müslümanlar arasında bu konu çerçevesindeki değerlendirme ve tartışmaların çok kere İslami ölçüleri aşarak, hem üslup hem de muhteva açısından kırıcı ve yıpratıcı özellikler taşımasından rahatsızlık duyduğumuzu hatırlatmak isteriz.

20 Ekim Genel Seçimleri, öncesi ve hemen sonrasında yoğunlaşan siyasi tartışmalara zemin hazırlayarak, çeşitlenen ve farklılaşan boyutlarda toplumsal beklentileri hızlandırdı. Gerçekte ise, bu seçimlerin toplumsal yaşamın son on yılına damgasını vuran 12 Eylül cenderesini yırtabileceğini beklemenin anlamsızlığı, gören gözler için açıktı. A. Ertürk 20 Ekim Seçimlerinin genel bir değerlendirmesini sunmaya çalıştığı yazısında konunun bu yönüne de ışık tutuyor.

Amerikan emperyalizmi geçtiğimiz yıl Körfez'de caniyane eylemleriyle Irak halkının başına ördüğü barış(!) çorabını simde de, Filistin halkının başına örmeye kararlı. Madrid Konferansı ile ilk somut adımların atıldığı bu süreç Filistinli müslümanların kıyamı intifada'yı da olumsuz etkiliyor. Bununla birlikte ulusalcı liderliğin teslimiyetçi tavrının daha da netleşmesi Filistin halkı için öğretici dersler de sunuyor. Nerede duracağı hiç kestirilemeyen, geriye, hep geriye gitmeyi adeta şiar edinmiş görünen ulusalcı Önderliğin artık çare olamayacağı, Filistinli için tek kurtuluş yolunun İslami mücadele ile gerçekleşebileceği, geçmişe nazaran bugün çok daha belirgin bir gerçek.

Madrid Konferansı ile aynı zamana denk gelen Tahran Konferansı'nın, bu yöndeki çabaları daha sistemli ve kalıcı kılma açısından olumlu ve önemli bir başlangıç oluşturması, ümidimizi artırıyor. Konuya ilişkin bir değerlendirmesini sunduğumuz, evrensel İslami hareket (Hizbullah)in Lübnan'daki temsilcisi M. Hüseyin Fadlullah'ın makalesi de aynı ümidi yansıtmaktadır.

Bu sayımızda, Filistinli müslümanların şanlı intifadalarından kanla yazılan bir sayfaya, Harem-i Şerif Katliamı'na dair belgesel bir çalışmanın çevirisi de yer almaktadır. Katliama ilişkin farklı tarafların (Filistinliler, Siyonistler ve uluslararası kuruluşlar) hazırladıkları raporların bir arada sunulmasından oluşan bu yazıda, Siyonist barbarlık bir kez daha gözler önüne seriliyor. Tarihe kazınan bu ve bundan daha korkunç cinayetlerden oluşan sayısız belge, emperyalist dayatmalarla geçtiğimiz günlerde aldığı kararda, siyonizmin ırkçılık olduğu hususundan çark eden Birleşmiş Milletler'i yalanlıyor. Ne emperyalist güçler, ne de T.C. iktidarı gibi işbirlikçilerin çabalan siyonizmin bizatihi ırkçılık olduğu, hem de ırkçılığın dik âlâsı olduğu gerçeğini değiştiremez.

İngiltere'de faaliyet sürdüren İslam Enstitüsü'nün önderliğinde oluşturulan "İslam Parlamentosu"nun ilk toplantısı 4 Ocak 1992'de gerçekleştirildi. İngiliz basın ve yayın kuruluşlarında yoğun bir ilgi ve 'paranoya' boyutlarını andıran endişe ve kaygılara neden olan bu gelişme, Batılı toplumlarda bir sığıntı gibi yaşamını sürdüren müslüman toplulukların geleceği için ümit vaadediyor.

Belge bölümünde, geçtiğimiz yıl İslam Parlamentosu'nun oluşturulma sürecinde girişimci heyetin bir ilk adım olarak kamuoyuna açıkladığı "Manifesto"nun tercümesini sunarken, bu vesileyle İngiltereli müslümanları bu çabalarından ötürü tebrik ederiz.

Gerçekte, emperyalizmin bir ülkenin tesislerini, doğal zenginliklerini, insanlarını ve geleceğini tam anlamıyla bir yok etme operasyonundan başka bir şey olmayan Körfez Savaşı'nın başlangıcı üzerinden tam bir yıl geçti. Savaş Ortadoğu'da zaten fazlasıyla varolan acı ve gözyaşlarını arttırmak yanında, bölgede -hatta giderek dünyada- emperyalizmin daha bir pervasızlıkla cirit atar hale gelmesine zemin oluşturdu.

Çevirisini sunduğumuz bu röportajda E. Said, savaşın özellikle Arap halkları arasında oluşturduğu sarsıntıya değiniyor. Öte yandan, aynı röportajda E. Said'in, Amerikan kamuoyu ve aydınlarının emperyalist saldırganlığa nasıl omuz verdiğinin altını çizmesi, Batılı kamuoyunun nasıl oluşturulduğu ve yönlendirildiği hususunda hala bir şüphesi olanların da çaresizliğini gösteriyor.

Bu sayımızda, Aralık ayı içinde İstanbul'un çeşitli üniversitelerinde yaşanan gerginlik ve çatışmalara ilişkin olarak "Müslüman Gençlik" adına basına ve kamuoyuna yapılan bir açıklamayı aynen yayınlıyoruz.

Yine bu sayımızda, İstanbul Tabip Odası'ndan basına gönderilen, işkence görenlerin tedavisine ilişkin bir duyuru da yer alıyor. Bu itibarla küfür ve zulüm sisteminde yaşamak gibi en büyük bir işkencenin mağduru müslümanlar olarak, işkenceyi, işkencecileri ve işkence olgusuna gözünü kapayanları lanetlediğimizi; işkenceye karşı mücadele içeren her eylemi ise desteklediğimizi duyurmak isteriz.

10. Sayımızda birlikte olmak dileğiyle.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR