1. YAZARLAR

  2. David Hearst

  3. Şirin Ebu Akle Cinayeti ve Batı’nın Suç Ortaklığı

Şirin Ebu Akle Cinayeti ve Batı’nın Suç Ortaklığı

Haziran 2022A+A-

İşgal altındaki Batı Şeria’da aylardır bir isyan yaşanıyor. Filistin Yönetimi, İsrail’in her gece düzenlediği silahlı saldırılara karşı direnişin tüm grupları birleştirdiği Cenin üzerindeki kontrolünü kaybetti.

İsrail’in yerel istihbarat servisi Şin Bet de şaşkına döndü. İsraillilere yönelik silahlı saldırılar, bırakın silahlı gruplar bir yana, birbirleriyle çok az bağlantısı olan veya hiç bağlantısı olmayan Filistinlilerin işi olarak görülüyor.

Bu saldırıların organize veya koordine edildiğine dair herhangi bir kanıt da yok. Ortak payda, işgale müsamaha göstermenin giderek artan bir reddi gibi görünüyor.

Bu sefer durum farklı. Birçoğu birinci veya ikinci intifada patlak verdiğinde henüz doğmamış olan yeni nesil Filistinliler, savaşa adım atmaya hazır. Korkusuz ve lidersizler.

Ancak bugüne kadar bu neslin ona önderlik edecek bir adı, yüzü veya ikonu yoktu, şu ana kadar. Şimdi Filistinli Şirin’in adı var!

Kıdemli bir el-Cezire muhabiri olan Şirin Ebu Akle, 11 Mayıs günü Cenin mülteci kampının dışındaki bir kavşağın yakınında bir grup gazeteci arasındaydı. Gazeteciler çoğu gün olduğu gibi, Cenin kampına yapılan bir baskını ve ardından kampın ara yollarında, İsrail güçleri ile Filistinli savaşçılar arasında çıkan silahlı çatışmayı haber yapmak için toplanmışlardı.

Çekimin gerçekleştiği yer önemliydi. Gazeteciler, Filistinli savaşçıların açıkta kalacakları ve gizlenemeyecekleri için girmeyecekleri bir döner kavşakta duruyorlardı. Çok sayıda görgü tanığı, ara sokaklardaki silahlı çatışmanın, gazetecilerin toplandığı yerden biraz uzakta olduğunu söylüyor.

Görgü Tanığı Gerçeği

Vurulduğunda Ebu Akle’nin yanında bulunan gazeteci Şasa Hanayşa’nın Middle East Eye’a verdiği ifadeden de anlaşılacağı gibi, gazeteci grubu, yokuş yukarı kampa doğru hareket etmeden 10 dakika önce İsrail güçlerine burada olduklarını bildirmişti. Herhangi bir uyarı ateşi açılmadı. Meslektaşı, el-Cezire yapımcısı Ali es-Samudi, önce arkadan vuruldu. Şirin Ebu Akle ile Hanayşa sokağın diğer tarafında siper alarak sırtları duvara dönük bir şekilde mahsur kaldılar.

Hanayşa, “Tam o sırada başka bir kurşun Şirin’in boynunu deldi ve hemen yanımda yere düştü.” dedi ve ekledi: “Adını seslendim ama kıpırdamadı. Ona ulaşmak için kolumu uzatmaya çalıştığımda bir kurşun daha sıkıldı ve bir ağacın arkasına saklanmak zorunda kaldım. Askerlerin beni görmesini engelleyen tek şey o ağaç olduğu için hayatta kaldım.”

İsrail ordusu, askerlerin o sırada bölgede bir operasyon yürüttüğünü kabul etti ve olayı, hızla Filistinli savaşçıların üzerine yıkmaya çalıştı. Askerler ile Filistinli savaşçılar arasında karşılıklı ateş açıldığını ve “gazetecilerin muhtemelen Filistinlilerin açtığı ateş sonucu yaralanıp yaralanmadığını” araştırdıklarını söyledi.

Bu savı kanıtlamak için hem ordu hem de İsrail Büyükelçiliği, Cenin’deki Filistinli silahlı adamların bir ara sokakta ateş açtığını gösteren bir videoyu tweetledi ve bu kişilerin sorumlu olduğunu öne sürdüler. Görüntülerin çekildiği yeri ziyaret eden İsrailli sivil toplum örgütü B’Tselem, Ebu Akle’nin oradan vurulmasının imkânsız olduğunu açıkladı.

ABD Büyükelçisi, belirgin bir hoşnutsuzlukla soruşturma çağrısında bulundu.

Riyad’dan gönderilen bir ölüm timi tarafından, Türkiye’de öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, Virginia’da ikamet ediyordu ancak Amerikan vatandaşı değildi. Filistinli Ebu Akle ise ABD vatandaşıydı. Kaşıkçı cinayeti, Washington ile Riyad arasında üç yıldan fazla süren ve çözülmemiş büyük bir diplomatik sürtüşmeye yol açmıştı.

‘Özre Gerek Yok’

İsrailliler özür dileyecekleri bir şey olduğunu düşünmüyorlar. İsrail ordusu sözcüsü Ran Kochav, Ordu Radyosuna şunları söyledi: “Askerler olaya karışmayan birine ateş açsa -ya da Tanrı korusun, yaralasa- bu, bir çatışmada, Filistinlinin ateş edenlerle birlikte olduğu bir çatışma sırasında meydana geldi. Yani bu durum olabilir.”

Kochav, Ebu Akle için “Silahlı Filistinlilerin ortasında bir medya kuruluşu için film çekiyor ve çalışıyor. Kameralarla donatılmışlar.” diye de ekledi.

Kochav’ın meslektaşları da aynı fikirde. Eski İsrail ordusu sözcüsü Avi Benayahu, “Şirin Ebu Akle’nin ordunun kurşunlarıyla öldürüldüğünü varsayalım. Bunun için özür dilemeye gerek yok.” dedi.

İsrailli aşırı sağcı Knesset üyesi Itamar Ben-Gvirde tweet atarak: “El-Cezire muhabirleri kasıtlı olarak savaş alanının ortasında durup çalışmalarını sık sık engellediği için İsrail askerlerini tamamen destekliyorum.” ifadelerini kullandı.

Görünüşe göre cevap şu: “Onu öldüren İsrailli bir keskin nişancı olsa bile, gazetecileri vurmakla ilgili sorun ne?” Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetiyle ilgili verdiği yanıttan farklı olmayan bir yanıt alıyoruz.

Ebu Akle, İsrail keskin nişancı ateşiyle öldürülen ilk gazeteci değildi. Sadece iki hafta önce, Filistin’de çalışan gazetecilerin sistematik olarak hedef alındığını iddia eden yasal başvurular, Uluslararası Ceza Mahkemesine sunuldu. Başvurular, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Filistin Gazeteciler Sendikası (PJS) ve Filistinliler İçin Uluslararası Adalet Merkezi tarafından Gazze’deki gösterileri takip ederken öldürülen veya sakat bırakılan dört gazeteci -Ahmed Ebu Hüseyin, Yasir Murtaza, Muaz Amarneh ve Nidal Eştayeh- adına açıldı.

PJS, 2020’de, 2000’den bu yana Filistin’de en az 46 gazetecinin öldürüldüğünü ve tek bir İsrail askeri veya subayının hesap vermediğini açıkladı. Yasal başvuru iddialarına göre bu olaylar, savaş suçu teşkil ediyor.

Filistin Davası İçin Şehit

Rusya’nın, Ukrayna’daki savaş suçları konusunda bu kadar haklı olan ülkeler hakkında tek bir şeyden emin olabiliriz: Bu ölüm, diğer tüm ölümlerde olduğu gibi bu yıl öldürülecek 58. Filistinli hakkında da tam bir sessizlik getirecek.

Ancak Filistin tarafında tam bir sessizlik olmayacak. Hastane çıkışından itibaren, Ebu Akle’nin cesedi, her Filistinli grup tarafından Cenin sokaklarında taşındı. Burada din önemli değil! Müslüman savaşçılar düzenlenen Hristiyan yas töreninde onun için dua etti.

Filistinli bir Hristiyan olan Ebu Akle, bugün Filistin davası için şehit oldu. Uzun zamandır dünya çapında milyonlarca Filistinli tarafından ikinci intifadanın yüzü olarak biliniyordu. Herhangi bir siyasi fraksiyonla bağlantısı olmayan deneyimli gazeteci, o zamandan beri her olayı, Çarşamba sabahı Cenin’deki o kavşakta olmasına neden olan aynı profesyonellikle ele almıştı.

Ebu Akle, el-Cezire’nin kuruluşundan itibaren oradaydı. 25. yıldönümünü kutlayan bir videoda, mesleğe devam etme motivasyonunu şöyle açıklamıştı: “Yıkımın miktarını veya ölümün bize bu kadar yakın olduğu hissini asla unutmayacağım. Evlerimizi zar zor görüyorduk. Kameralarımızı taşır, askerî kontrol noktalarından ve bozuk yollardan geçerdik. Gecelerimizi hastanelerde veya tanımadığımız insanlarla geçirirdik. Tehlikelere rağmen işimize devam etmekte kararlıydık. Bu, Batı Şeria’nın 1967’deki işgalinden bu yana tanık olmadığı bir işgalin yaşandığı 2002 yılındaydı... Zor anlarda insanlara yakın olmayı ve gazeteciliği seçtiğim için korkumu yendim. Belki gerçeği değiştirmek benim için kolay değil ama en azından o sesi dünyaya sunabildim.”

İsrail ordusu, Ukrayna’daki Rus ordusu veya Sina’daki Mısır ordusunun yaptıklarıyla ilgili bağımsız haberleri bastırma arzusunun aynısıyla hareket ediyor. Eylemlerinin meşru olmadığını bilerek olayların kendi söylemlerinden farklı olan ve rekabet eden herhangi bir versiyonunuyok etmek istiyor.

Bu şekilde Cenin’de düzenledikleri operasyonlardan çıkan tek bir gerçek olacak: Onların gerçeği! Ve bunu böyle tutmaya giderek daha kararlılar. Ebu Akle’nin varlığı buna engel oldu, bu yüzden onu öldürdüler.

Alaycı Sessizlik

Ancak İsrail’in bunu yapmaya devam etmesi için uluslararası bir desteğe ihtiyacı var ve bu, Rusya ile savaşan ülkelerin ‘eylemlerinin doğruluğu konusundaki ahlaki kesinlikle’ beraber “istekle” sağlanıyor.

Yalnızca 24 saat önce, Birleşik Krallık Kraliçesinin konuşması sırasında ortaya atılan; yerel konseylerin ve diğer kamu kurumlarının boykot ve tecrit kampanyalarına katılmasını yasaklayan yasaya ABD ve Birleşik Krallık hızla onay verdi. Bu yasanın hedefinde Filistin’in BDS (Boycott, Divestmentand Sanctions) hareketi yer alıyor. Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketinin mücadele alanını daraltmak isteyen Batı, İsrail’e olan desteğini yinelemiş oluyor.

“Boykotları yasaklıyoruz, şiddet içermeyen eylemleri yasaklıyoruz ve İsrailli keskin nişancılar, gazetecileri kasten öldürdüklerinde onlara koruma sağlıyoruz!” İsrail’e yaptığı şeye devam etmesi için bundan daha parlak bir yeşil ışık yakılamazdı.

İşte bu! Bir hafta önce, İsrail’in yüksek mahkemesi, işgal altındaki Batı Şeria’nın bir bölgesinden, 1000 Filistinlinin tahliye edilebileceğine ve arazinin askerî kullanım için yeniden kullanılabileceğine hükmetti. İşgalin, 1967’de başlamasından bu yana, Filistinlilerin en büyük sınır dışı edilmelerinden biri daha!

Şirin Ebu Akle dünyaya gerçekte neler olduğunu göstermek için hayatını feda etti ve o hiçbir şekilde yalnız değil. Aynı şeyi yapan başka cesur Filistinli kadınlar da var. Yaptıkları işler, yeri geldiğinde ahlaki değerleri benimseyen, uygun olmadığında ise toplu atık imha birimine yollanan Batı dünyasının vicdanında bir lekedir.

Batı, düşmanlarıyla savaşında demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü savunduğunu iddia ederken, müttefiklerinin ihlalleri konusunda ise alaycı bir sessizliğe bürünüyor. Bu leke zamanla da çıkmaz, silinmez.

Birbiri ardına açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı ile küstah bir sağcı veya eli sıkı bir liberal olsun hepsi, en az, Ebu Akle’nin öldürülmesinde parmağı tetikte olan keskin nişancı kadar suçludur.

Middle East Eye / 11 Mayıs 2022 / Çeviren: Fatih Demir

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR