1. YAZARLAR

  2. Bülent Şahin Erdeğer

  3. Sinemada bir “Kur’an çalışması”: Hz. Meryem

Bülent Şahin Erdeğer

Yazarın Tüm Yazıları >

Sinemada bir “Kur’an çalışması”: Hz. Meryem

Ocak 2003A+A-

Sinema alanında Müslümanların en verimli coğrafyalarından biri olan İran'dan bu sene Türkiye izleyicisine sunulan "Hazreti Meryem" filmi, hem sanatsal açıdan hem de İslami kimlik açısından önemli bir örnekliği de göstermiş oldu. Yönetmenliğini Şehriyar Behrani'nin yaptığı, başrollerde Şebnem Gülhani, Perviz Purhussıni ve Muhammed Kasebi'nin yer aldığı çalışma 11 VCD halinde hazırlanmış. Seyircinin daha önce "Ashab-ı Kehf" çalışmasından tanıdığı birçok oyuncu, bu çalışmadaki performanslarıyla filmin akıcılığını artırmış.

Dizi film olarak tasarlanmış olan Hz. Meryem çalışmasında, "Hristiyan Batı dünyasına İslami bir tebliğ" ve "Müslüman dünyaya örnek bir kadın söylemi" sanatkârâne bir şekilde sunulmaya çalışılmış. Hz. Meryem'in iffetinin seçilen oyuncunun performansı ile gerçekçi bir tarzda filme yansıtılması, çalışmaya apayrı bir kalite katmış. Eserin içeriğinin Kitab-ı Mukaddes (Tevrat ve İncil)'deki tarihi bilgilere ve Kur'an'daki tarihi ve tevhidi içeriğe uygun bir biçimde hazırlanmış olması, seyirciye belgesel bir gerçeklik hissi de vermekte.

Hz. Meryem'in dünyaya gelişiyle başlayan eserin konusu, Filistin'de Roma İmparatorluğunun himayesinde özerk bir yönetim konumundaki Yahudiye Krallığı'nda Kral Hirodes (Herod) döneminde geçmekte. Hirodes döneminde Yahudiler kendilerine vaat edilen Mesih'i beklerken din adamları içinde üstün bir konuma sahip olan İmrân'ın eşi Hanna (Anna), erkek çocuk beklentilerinin aksine bir kız çocuk dünyaya getirir. Hanna'nın koruyucusu, Zekeriyya Peygamberdir. Hz. Zekeriyya da kurumsallaşmış geleneksel dini kurumca kabul edilmemektedir. Bu atmosferde film, Yahudilerin gelenekselleştirdikleri ve kutsadıkları atalarının diniyle nasıl kadın karşıtı bir söylem geliştirdikleri, kadının nasıl toplumsal hayattan dışlandığı ve necis, aklı eksik gibi nitelemelerle aşağılandığı görsel örneklemelerle izleyiciye sunuluyor. Bu süreçte Hanna, kızına "Allah'ın hizmetkârı" anlamına gelen Meryem ismini koyar ve onu (ilk kıble) Süleyman Mâbedi'ne adar. Din adamlarının büyük itirazlarına rağmen Hz. Zekeriyya'nın himayesindeki yetim Meryem, mabette bir çiçek gibi yetişir...

Meryem(a)'ın Kur'an'da anlatılan yaşam tecrübeleri filme de yansıtılmış. Ayrıca eser boyunca Meryem dışında Zekeriyya Peygamberin kişiliği, zalim iktidarla ve yozlaşmış kültürle mücadelesi, Rabbimizin ona, yaşlanmış olmasına rağmen Yahya Peygamberi müjdelemesi gibi Kur'ani anlatımlar görselleştirilmiş.

Meryem'in yetim bir kız evladı olarak toplumsal baskılara maruz kalması, Zekeriyya Peygamberin Meryem'den aldığı örneklikle Rabbine yalvarması, eşi Elisabeth'in kısır olması dolayısıyla toplumda aşağılanması ve onun Rabbine tevekkülü de duygusal bir yoğunlukta seyirciye aktarılmış. Aynı sürece paralel olarak iktidar sahibi zalim kralın, tahtını kaybetmemek için halkı ezmesi, din adamlarıyla işbirliği yapması ve en yakınlarını dahi (karısı, ablası ve oğlunu) teker teker öldürtmesi ve sonunda kendi cahiliyyesinin karanlıklarında yalnız kalarak delirmesi gibi saray içi entrikalar da ibretlik olarak sahnelenmiş.

Eserde, Meryem'in saf ve temizliğinin karşısındaki geleneksel din adamlarının oluşturdukları çıkarcı, dinin özünden uzaklaşarak, şekilsel kalıplara sıkıştırılmış katı, yoz bir din anlayışının ürettiği "dine karşı din"in karakteristik özelliklerini gözlemleyebiliyoruz. Yer yer solo, yer yer koro halinde kadın-erkek seslendirilen ilahiler ve ezgiler, senaryonun akışına, filmin mesajına ayrı bir ahenk katmış.

Cebrail(as)'in insan suretinde Meryem'e gözükmesi sahnesinin yansıtılması, İsa Mesih(as)'in alaycı ve iftiracı din adamlarının meydan okumaları karşısında Allah'ın izniyle Meryem'in kucağında konuşması, kendisinin Allah'ın kulu ve rasulü olduğunu ilan etmesi çok yerinde seçilmiş bir sonuç sahnesi olarak hazırlanmış.

Özellikle Âl-i İmran ve Meryem surelerindeki sahnelerin canlandırılmış olmaları Kur'an'daki tasvirlerin farklı araçlarla ortaya konmasıyla muhatapları daha da yüksek bir düzeyde etkileyebileceğini göstermektedir. Müslümanların Kur'an'daki diğer edebi tasvirleri ve kıssaları da, Ashab-ı Kehf ve Meryem örneklerinde olduğu gibi sahnelemelerini umut ediyoruz.

Daha önce ortaya konmuş olan "Çağrı" (İngiltere), "Çöl Aslanı: Ömer Muhtar" (İngiltere), "Propaganda" (İran), "Ebu Zerr" (İran), "Ebu Hanife" (Mısır), "Filistin'e Veda" (Suriye-İran) gibi örneklerin, kapitalist Batı kültürünün, zihinleri Hollywood filmleriyle kirlettiği, tüketim azgınlığını yaygınlaştırdığı çağımızda alternatif iletişimin yeşermesini, sanat bilincinin yeni eserlerle geliştirilmesini diliyoruz.

Bu alanda Kur'an'daki kıssalar, İslam tarihindeki devrimci mücadeleler, Hz. Ömer dönemi gibi örnek adalet dönemleri ve diğer kültürlerdeki fıtrat merkezli adalet mücadeleleri gibi birçok konu işlenmeyi bekleyen bakir alanlar konumunda. Örneğin halen İbn-i Teymiyye'nin, Cemaleddin Afgani'nin, Seyyid Kutub'un, Ali Şeriati'nin, Cevher Dudayev'in yaşamları, İran İslam Devrimi'nin ya da Çeçenistan mücadelesinin sineması beyaz perdeye aktarılmış değil.

Velhasıl Hz. Meryem'in destansı yaşamı, yetim bir kızın saltanat sahibi din bezirganlarının ve zalim sultanların düzenini mütebessim bakışıyla sarsması, sanatsal anlatımla pekiştirilerek bir tebliğ manzumesi haline getirilmiş. Bizlere düşen ise bu çalışmaları desteklemek ve yaymak, kapitalizmin kültürel saldırılarına karşı yeni nesillere Kur'ani bir miras bırakmak olmalıdır...

Eserin Künyesi:

Hazreti Meryem (The Blessed Saint Mary) 11 VCD, Yönetmen: Sharyar Bahrani Başroller: Parviz Pourhossini, Muhammad Kasebi, Shabnam Gholi-Khani Türkiye Temsilcisi: Sera Kasetçilik Genel Dağıtım: Azim Dağıtım (0212)445 88 80

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR