1. YAZARLAR

  2. Ali Değirmenci

  3. Ölmeden Önce Beni Sever misin Anne?

Ölmeden Önce Beni Sever misin Anne?

Eylül 2006A+A-

Bana son bir kez sevgiyle bak anne. Yumuk ellerimi öp, kucağına al, başımı okşa. Bağrına bas incitmeden, babamı anlat, bir güzel söz söyle. Bir yudum su ver, bir güzel dua et, bir dilim ekmek uzat. Bir direniş öyküsü oku, o kara gözlerini uzaklardan çağırarak.

Ortadoğulu çocuklardan biriyim ben. Bir besmele boyunda, adı bilinmez. Lübnanlı, Filistinli, Iraklı olmam hiç fark etmez. Zamanla kavlimiz yok, bilirim. Beni son bir kez sev anne, birazdan ölebilirim. Birazdan ölebilirsin anne, birazdan ölebiliriz, hepimiz.

Birazdan gözümden bir damla yaş düşebilir anne, bir melek usulca tutabilir elimden. Birazdan bir bomba düşebilir üstümüze, evimize tanklar girebilir, ateş toplarıyla çullanabilirler üstümüze. Ayrı ayrı diyarlara uçuşabilir saçlarım, kollarım bacaklarım un ufak olabilir, paramparça olabilir çehrem. Enkaz altında kalabilirim, yahut kalbura dönebilir gövdem. Birazdan öpecek bir çocuk bulamayabilirsin anne, birazdan gözyaşlarını silecek bir annem olmayabilir benim.

Bana son bir kez sevgiyle bak anne.

Sevgiyle soluklansın rüzgârın bile cimri davrandığı bu toprak. Korkak komşularımızın içini irkiltmeyen, çıkarlarını düşünmekten uzaklaştırmayan bu toprakta uçsun son kez hayat kuşumuz. Fakat sen kimseye yalvarma anne, kimseye bel bağlama, çalma kimsenin sağır kapısını. Kimsenin elini eteğini öpmeyelim. Kaçmayalım. Korkmayalım. Hiçbir yere gitmeyelim. Evimizde ölelim anne. Evimizin satılık olmadığını herkese gösterelim.

Ölüm tarlasında büyüyen çocuklarız biz. Direndikçe, gürbüz ve doğurgan bir orman yeşeriyor inadına tutunduğumuz çölden. Utandırıyoruz efendilerini dünyanın. Kocaman bir utanç duvarı büyüyor içlerinde onların. Kıysa da güzelliğimize bir bir murdar yüzlü Kabiller, direnen ve çoğalan bir Ortadoğu doğuruyor ha bire annelerimiz. Ebrehe'nin ordusu tutunamıyor karşımızda işte, kalleşçe ateşe vererek her yeri çekip gidiyor kendi korkusunu büyütmeye. Ne yokluk yoksulluk tüketiyor bizi, ne de açlık ve alçaklık. Sen sesini ateşe ver anne, sen intifadanın o bitimsiz türkülerini söyle:

"Yalnız bırakılsak savaş yolunda / Kalmasa yanımızda yol arkadaşı / Karşımıza çıksa bütün bir dünya / Dönmek yok sürdüreceğiz savaşı. / Sayı, silah, zaman hepsi bahane / Tutamaz mı elin yerdeki taşı / İman ve sabır olduğu müddetçe / Dönmek yok sürdüreceğiz savaşı."

Bana son bir kez güneşi göster anne.

Yerle bir edilen kasabaların, kaderine terk edilmiş kampların, çocuk cesetleriyle dolu sığınakların yüzünde dolaşsın ellerimiz. Gözü dönmüş İblis'in ordusuyla birlikte dövünüp durduğu yerlerde büyüyen gonca gülleri göster. Her katliam ertesinde küllerinden doğan o güzelim çocuklarla, direniş erleriyle buluşsun çığlığımız.

Bırak dünya yüzünü tırnaklayıp dursun. Bırak, ısırgan otları bürüsün sinsiliğin, korkaklığın, kalleşliğin, duyarsızlığın avlularını. Sen Allah'a adanmış bir avuç yürekle berkit teslimiyete geçit vermeyen saflarımızı. Ve umudumuzu müstezafların gönlünde büyüt.

Beni son bir kez Kitab'ın koynunda uyut anne. Ölümü öldüren beşiklerde yatır. Birazdan ölebilirim anne. Birazdan minik alnımda dolaşabilir düşlerimden hiç çıkmayan, nebilerin ve salihlerin o ışıltılı avuçları, o tertemiz dudakları.

Dikkat et, hiçbir şey ıslatmasın namluları!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR