1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Mülteci Sorunu Değil, Batılı İkiyüzlülük!

Mülteci Sorunu Değil, Batılı İkiyüzlülük!

Ekim 2015A+A-

Çarpıcı bir ikiyüzlülük ve açık bir sahtekârlıkla karşı karşıyayız. Çoğunluğunu Suriyeli mağdurların oluşturduğu mülteciler üzerinden herkes vicdanını aklama peşinde. Sahte gözyaşları, ikircikli çözüm çabaları, fon biriktirme toplantıları vs. vs. Ne enteresandır ki, yeryüzü vicdanı ancak denizde onar, yirmişer, ellişer boğulan insanların cesetleri Batılı ülkelerin kıyılarına vurunca ortada bir insanlık dramı olduğunu fark ediyor. Bu insanların Şam’da, Dera’da, Humus’ta, Halep’te pazar yerlerinde, okullarda, camilerde her gün varil bombalarıyla katledilmeleri ise pek bir sorun teşkil etmiyor. Gözden uzak oldukça masumların ölü bedenleri hiç dert değil! Dünyanın efendileri, Batılı beyler ve bayanlar bir araya gelip hummalı bir şekilde sığınmacı sorununa nasıl çözüm bulacaklarını tartışıyorlar. Ve bu manzara bir kere daha çözüm kavramının ne kadar muğlaklaştırıldığını açıkça beyan ediyor.

‘Çözüm’ hangi zengin Avrupa ülkesinin ne kadar sığınmacı alacağının belirlenmesi ya da kimin ne kadar para harcayacağı tartışmalarında aranıyor. Oysa sorunun kaynağını görmezden gelen bir yaklaşımla sorunun çözülemeyeceği açık değil mi? Sığınmacı sorunu denilen şeyin temelde Beşşar Esed rejiminin her gün halkın üzerine bomba yağdırmasının doğal neticesi olduğu daha ne kadar görmezden gelinecek? Uçuşa yasak bölge uygulamasına karşı çıkanlar, güvenli bölge oluşturulması teklifine yanaşmayanlar, muhaliflere silah ambargosu uygulayarak rejimin vahşi saldırıları karşısında halkı korumasız bırakanlar hangi çözümden söz ediyorlar?

Adım atmamak için bin tane yalana sarıldılar. BMGK’dan onay çıkmadı dediler, Cenevre görüşmelerini öne sürdüler vs. Bir yılı aşkın bir süredir ABD ve İngiltere kendileri için tehlike olarak gördükleri IŞİD mevzilerini vuruyorlar. Şimdilerde buna Fransa da katıldı. Hatta sadece IŞİD de değil; Nusra’dan Ahrar’a tüm İslami muhalefet hedef alınıyor. Peki, ne değişti? BMGK’dan izin mi çıktı? Esed rejimine ait hedefler söz konusu olduğunda geçerli sayılan uluslararası egemenlik, Rakka’da, Deyruz-Zor’da, Halep’te engel teşkil etmiyor mu?

Rusya’nın açıktan devreye girmesi Batı’da kaygıyla karşılanmış! O da yalan! Aynen Suriye’nin küresel güçlerin bir rekabet sahası olduğu yalanı gibi!

Rusya, ABD ve AB Suriye’de ve genelde tüm İslam coğrafyasında rakip değil, müttefikler. Bu gerçeği görmezden gelenler çok uzağa, çok eskilere değil, Afganistan’a, Irak’a baksınlar; tabloyu net biçimde göreceklerdir.

‘Uzmanlar’ Rusya’nın Suriye’de açıktan ve büyük bir güçle devreye girmesinin belirleyici sonuçlar doğuracağını söylüyorlarmış! Kitab-ı Kerim ise “Allah yardım ederse size galip gelecek yoktur.” buyuruyor. Biz ABD’nin, Rusya’nın gücüne değil, Kitab’a iman ediyoruz. Unutmayalım ki, Rusya’nın zaten her şeyiyle desteklediği rejimi açıktan arkalaması, bunca kirliliğine, zilletine rağmen hâlâ bazı ahmaklarca kendisine anti-emperyalist payesi atfedilen Esed rejiminin gücünden ziyade çöküşün eşiğinde oluşunun bir göstergesidir. Rabbimiz bu mücadeleye başladıkları andan itibaren, “Menne ğayrek ya Allah!” diyerek izzeti kuşanan kardeşlerimizin ayaklarını sabit kılsın, üzerlerinden nusretini esirgemesin!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR