1. YAZARLAR

  2. Azad Essa

  3. Keşmir’de Hindistan Ablukası: Dünyanın Sağır Eden Sessizliği İçinde 100 Gün

Keşmir’de Hindistan Ablukası: Dünyanın Sağır Eden Sessizliği İçinde 100 Gün

Aralık 2019A+A-

Ekim ayının sonunda Hindistan Başbakanı Narendra Modi, iki ülke arasında görüşmeler yapmak üzere Suudi Arabistan’a gitmişti.

Basında çıkan haberlere göre,  Hindistan’ın Keşmir’de Ağustos ayında başlattığı ve bölgenin yarı özerk statüsünü ortadan kaldırıp iletişim kanallarını engelleyen hamlesi görüşmelerde tartışma konusu bile olmadı. Toplantıdan sonra yayınlanan ortak açıklamada, “İki taraf, bölgesel ve uluslararası ortak çıkarlarla ilgili meseleleri tartıştılar ve iç ilişkilerde her türlü müdahalenin kategorik reddini yinelediler.” dendi.

Bu şaşırtıcı değildi. Özetle bu, Suudi Arabistan ile Hindistan arasındaki enerji ve güvenlik çıkarları ile tanımlanan yeni ilişkilerin simgesidir.

Dünya çapında zulüm gören Müslümanların Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri veya bu konuda başka bir Arap ülkesinden bir dayanışma görmeleri mümkün olmasa da diğer Müslüman çoğunluk ülkelerin sessizliği şok edici oldu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Hindistan’ın zulmüne karşı yaptığı açıklama sonucu Hindistan Başbakanı Modi’nin planladığı Ankara ziyareti ertelenmişti. Aynı şekilde Malezya Başbakanı Mahathir Mohamad, BM zirvesindeki konuşmasında, Hindistan'ın, Keşmir’i istila ve işgal ettiğini söylemişti.

Hatta Ağustos’tan beri davayı savunan Pakistan Başbakanı İmran Han’ın dahi buharı bitiyor gibi görünüyor. Öyleyse sessizlik Batı dünyasının neredeyse her yerinden geliyordu.

100 Gün

Kasım ayının ortasında ablukanın Keşmir'de başlamasından bu yana 100 gün geçmiş oldu ve meselede şimdiye kadar çok az değişiklik oldu.

Ağustos ayının ilk günlerinde gönderilen on binlerce ek asker sokak köşelerinde ve insanların evlerinin hemen dışında kalıyor. Gökyüzünde, İsrail’den ilhamla kullanılan çok sayıda drone silahlı kuvvetlere sorun çıkaranları belirlemede yardımcı oluyor.

Keşmir sıkı bir kontrol altında, insanlar işgal ediliyor ve hareketleri izleniyor.

İnternet bağlantısı hâlâ kesikken, sadece sabit hatlar ve sonradan ödeme yapılan cep telefonları yeniden etkinleştirildi. Yabancı gazetecilerin bölgeyi ziyaret etmeleri yasaklanırken, muhalif liderlerin ziyaretleri de engellendi.

Keşmir'e seyahat etmesine izin verilen tek yabancı delegasyon, Avrupa Birliği'nden çoğunlukla sağcı milletvekillerinden oluşan seçkin bir gruptu.

Sadece Keşmir’in özgürlük yanlısı liderleri değil, aynı zamanda yıllardır Hindistan’ın Keşmir’e olan tutkusuyla bütünleşmiş olan Keşmir toplumunun Hindistan yanlısı siyasi liderleri bile kilitli kalmaya devam ediyor.

Hindistan’ın silahlı kuvvetleri tarafından alıkonulan çocuklar da dahil olmak üzere binlerce kişi tutuklandı, bazıları birkaç saat bekletildi, bazıları ise süresiz olarak tutuluyor.

Ebeveynler çocuklarının herhangi bir suçlama olmaksızın bir hapishaneden diğerine sevk edilip durduğunu söylüyorlar.

Ekim ayının ortasında, 82 yaşından büyük 18 kadın eylemci ve akademisyen sessiz bir protesto gösterisi düzenledikleri için tutuklandılar. Sadece Hindistan'a karşı konuşmayacaklarına ya da protesto etmeyeceklerine dair söz verdiklerinde serbest bırakıldılar.

Gazeteciler, haberlerini dosyalamak için hükümet internet merkezlerinde sıraya girmek ve hükümetin saldırısına uğramaktan korkarken işlerini 15 dakikada halletmek zorundalar.

Geçtiğimiz hafta boyunca, olağanüstü kar yağışı sırasında Keşmirliler üç gün elektriksiz kaldılar. Komşularına, acil servislere ya da dış dünyaya yardım çağrısı yapmadan karanlıkta ve dondurucu soğukta bırakıldılar.

Bir Yerleşimci-Sömürge Projesi

31 Ekim’de Hindistan hükümetinin Keşmir’e yarı özerklik ve münhasır toprak haklarını garanti eden yasalar kabul edildi. Böylece Hindistan’ın, bölgedeki demografiyi değiştirme hırsıyla Keşmir’deki yerleşimci-sömürge projesi başladı.

Keşmirliler, evlerinin İsrail’in yerleşim yerlerine çevrileceği konusunda endişe duyuyor. Bu geçerli kaygılar uluslararası alanda tam sessizlikle karşılandı.

Keşmirliler, bu kötü durumun, dünya çapındaki Müslümanlara yönelik bir dizi kötü amaçlı ve politik olarak motive edilmiş kampanyalar arasında olduğu konusunda habersiz değil.

Keşmir, sadece Hindistan ile Pakistan arasındaki tartışmalı bölgelerle ilgili bir mesele değil. Her iki ülke de bölgeden akan suya büyük ölçüde güveniyor.

Batı Afrika'dan Umut

Dünya güçlerinin bu denli kayıtsızlığı arasında, Keşmirlileri her şeyin kaybedilmediğine dair bir inançla besleyebilecek olan şey küçük bir Batı Afrika hükümetinin eylemleri olabilir. Pazartesi günü, Gambiya, Myanmar'ı Uluslararası Adalet Divanına aldı ve Arakan Müslüman azınlığa karşı soykırımla suçladı.

Gambiya Adalet Bakanı ve Başsavcı Abubacarr Marie Tambadou'ya göre: “Davanın dosyalanması Myanmar'a ve dünyanın geri kalanına vahşet karşısında hiçbir şey yapmadan duramayacakları konusunda açık bir mesaj gönderecek. Soykırım kendi gözlerimizin önünde açarken hiçbir şey yapmamak bizim neslimiz için utanç verici.

İslam İşbirliği Teşkilatının emriyle açılan dava, Arakanlıya adalet ve hesap verebilirlik arayışında bir olanak verdiği için tarihî bir dava olarak ortaya çıktı.

Dışarıda başarı ihtimali var. Keşmirliler için bir umut ışığı var. Belki bir yerlerde birileri de onlar için hareket etmeyi izliyor ve planlıyor.

2017'den bu yana, binlerce Arakanlı öldürüldü ve 700 binden fazla kişi, Myanmar ordusunun önderlik ettiği etnik temizlik kampanyasının ardından kaçmak zorunda kaldı. Evler yakıldı, kadınlar tecavüze uğradı ve genç erkekler öldürüldü.

 

Middle East Eye / 12 Kasım 2019 / Çeviren: Gökhan Ergöçün

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR