1. YAZARLAR

  2. Bünyamin Doğruer

  3. İnsanlara Tevhidi Mücadele Yolunu Göstererek Saflarımızı Sıklaştırmalıyız

Bünyamin Doğruer

Yazarın Tüm Yazıları >

İnsanlara Tevhidi Mücadele Yolunu Göstererek Saflarımızı Sıklaştırmalıyız

Temmuz 1999A+A-

Göklerin, yerin ve tüm kainatın sahibi, kendisinden başka tapılacak, kanunlarına uyulacak ilahlar olmayan tek ilaha, şanı yüce Rabbimize, zatına ve azametine layık övgüler, şükürler olsun. Hz. Muhammed(s)e, temiz ailesine, O'nu takip eden tüm muvahhid mü'minlere selam olsun.

Uğrunda cihad edenlere, alınterini, gözyaşını, kanını dökenlere, yollarını göstereceğini, onlara yardım edip, tağut, şirk, küfür, zulüm cephesi olan şeytanın taraftarlarına karşı, Allah (c.c) taraftarlarını galip kılacağını vadeden, Allah'ın izniyle Nisan 91'de söz adıyla İslami yayıncılıkta yeni bir yorumla, tevhidi bir ses olarak çıkan derginiz, bugüne kadar ilkeli, izzetli ve onurlu bir yayın çizgisi takip etmiştir. Tüm yazar kardeşlerim ve emeği geçen yayın kurulundaki kardeşlerimi kutluyor, kalbi sevgilerimi sunuyorum.

Çağımızda insanların tek korkulacak varlık olan Allah'tan daha çok tağuti otoriteden ve süper güçlerden korktuğu bir zamanda, insanları bir tek Allah'a kulluğa davet eden, zulme uğrayan tüm insanlığı kuşatan bir yayın çizgisi takip ederek, belli konularda şu veya bu şekilde eksikliğine rağmen, samimiyeti ve ihlası ile ümmet binasında bir tuğla olma görevini üstlenen Haksöz dergisini ilgiyle izliyorum, zevkle okuyorum.

Kendisine müslüman isminin dışında başka isimler bulan ve müslüman adı ile yaşamayı ve ölmeyi şereflerin en büyüğü bilmeyen illetli ruhların çoğaldığı bir zamanda, (Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve gerçekten ben müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir. 41/33) ayetini bayraklaştırıp yayın hayatına atılmanız bizleri sevindirmişti, bu sevinç hala devam etmektedir.

Her türlü şirkin, zulmün, sömürünün sapkınlığın ve her türlü sınıfa-ulusçu saplantıların tebelleş edildiği böylesi toplumlarda, toplumun yanlışlarına rağmen iyiyi ve doğruyu görmek, toplumun kötülüğüne rağmen iyiyi-güzeli tercih etmek her kişinin değil er kişinin işidir. Çünkü böylesi bir tercih, toplum ve toplumsal değerlere karşı çıkmak, toplumun baskısına göğüs germeyi getirir. Çünkü böyle bir tercihte, yanlışın çoğulcu kalabalığından çıkıp, doğrunun ıssız gölgesine sığınmak vardır. Haksöz'ü bu bağlamda doğrunun gölgesinde görüyorum.

Nefsi ve beşeri çıkarlara, pragmatik ilişkilere, iki yüzlü uygulamalara sapmadan, sadece Allah'ın rızasını gözeterek, İlkesizliğe, teslimiyetçiliğe, hile ve yalana, uyuşukluğa kesinlikle ödün vermemenin haklı sevincini yaşayabilirsiniz. Zulme karşı direnişi öğütlerken, zalimlerle her türlü uzlaşmayı ve teslimiyetçiliği reddeden bir ruhla insanlara gitmeniz, böylesi Nebevi bir tavrı güncelleştirmeniz ayrıca sevinç ve gurur verici: Çünkü, biliyoruz ki Peygamberin tavrı ve tercihi kıyamete kadar gelecek bütün mü'minler adına yapılmış mübarek bir tercih olup, bize düşen bu tercihi ve uzlaşmaz tavrı en iyi bir şekilde tebliğ ve taklid etmekten başka bir seçenek yoktur.

Haksöz dergisi, müslümanların inançlarına musallat olan kör teslimiyetçiliği, hurafeleri ve her türlü ölçüsüzlüğü, dengesizliği gidermek ve onları ıslah etmek için, insanların gündemine, Kur'an'ı getirme gayreti içinde olmuştur. Ortak paydamız cennete gitme amacımızdı. Ancak oralara nasıl gidilirdi?. Allah'ı birleyen muvahhid mü'minler kendilerini Allah'ın hoşnutluğuna götürecek cennet yolunu, Kur'an ve sünnette ararlarken, bazıları Firavunun izinde, bazıları sahte din adamlarının izinde ve fetvalarında, bazıları resmi ideolojinin dayattığı dini yaşamakta, bazıları ise sapıkların tekke ve zaviyelerinde aramaktadırlar. Asr-ı saadet döneminde sadece efendimiz Hz. Muhammed (s)in pak eteğine tutunarak cennete girebileceğini zanneden tek bir müslüman yokken, günümüz dünyası hem kirli eteklerle ve nemde cennet umuduyla bu eteklere tutunan etekçilerle dolu. İşte böylesi çarpık bir cennet umudu, birçok insanların şirke yönelmesine neden olmaktadır. Cennet umuduyla cehenneme yönelmek yaygın bir çağdaş hastalık halini almıştır. Legal ve illegal putlar, şirkler ortamında insanlara vahyin diriltici soluğuyla yeniden ruh vermek, onlara vahyi doğruların gereği gibi kavranmasında ve onların sosyalleştirilmesinde öncülük gayretlerini takdire şayan buluyorum.

Vahiyle tanışmamış, Kur'an'ın terbiyesinden geçmemiş/geçirilmemiş müslümanların, cahiliye karşısında günüleri gaflet ve bilinçsizliğe boğulmuş, cihad ve nehyi anil münker önemini kaybetmiş, camilere, tekkelere, evlere kapanıp soyut zikirler okumakla meşgul, kavramlar alt-üst edilmiş, bozulmuş, Kur'an anlaşılmazlığa-kapalılığa terkedilmiş, donuklaşan iman, fedakarlık ve kahramanlığa çağıramaz olmuş, tağutlara ses çıkarmayışlar, iktidar adamlarının koyun gibi yöneltilen halkları istemesi kabul gördüğü bir ortamda, Kur'an'ın anlaşılıp hayata geçirilmesinde, cahilliğin giderilmesi noktasında mesafe alınmıştır. Bu tür çalışmaların ısrarla çoğaltılarak devam etmesi gerekir.

Zulme ve sapıklığa karşı sukut değil, direniş ve haykırışı ön plana çıkaran, biçimsel İslam'dan gerçek İslam'a davetin çaba ve gayretleri hüsnü kabul görmektedir. Şu gerçeği ısrarla vurgulamamız gerekir ki, Allah ve İslam düşmanları olanca güç ve düzenbazlıklarda insan fıtratını bozup işlevsiz bırakmaya yönelmişlerdir. Çünkü Kur'an'ı hayattan uzaklaştırmanın tek yolu, buyruklarını karşılıksız bırakmaktır, onu yaşamamaktır.

Haksöz dergisinin yukarıda bahsettiğimiz gerçekliklerden hareket ederek insanlarımızın İslami bilinçlendirme sürecinde önemli bir katkısının olduğuna inanıyorum. Bu bağlamda şunu da hemen verim alınması açısından hatırlatmakta fayda görüyorum: Dergi çalışması okuyucuya hitap etmelidir. Kendi düşünce eksenindeki kitleye değil. Yani taraftar ve okuyucu ayrışmasını iyi yapıp, okuyan insanlara, araştıran insanlara hitap etmenin gayreti içinde olunmalıdır. İşte Haksöz Dergisi bu gerçeği gözden ırak tutmadan, İslami bilinçlenmede ki katkılarına devam ederse daha çok verim elde edeceğine inanıyorum.

Kur'an araştırmaları, soruşturmalar, gündem tartışmaları, kültür-edebiyat alanında ki çalışmaların kalıcı, derinlikli, ufuklu ve kuşatıcı olmasına önem verilmelidir. Kısacası insanı ilgilendiren her konuda herkesle konuşabilen, diyaloglara açık, samimi çabaların ürünü olan bir dergi olma özelliğini kazanmak, böyle bir sıfatla anılmak lazım. İşte Haksöz dergisi Türkiye müslümanlarının ihtiyaç duyduğu alandaki bir boşluğu dolduruyor olması, istikrarlı, ilkeli yayın hayatını sürdürmesi, ölü dergiler mezarlığında yerini almaması, haklarını herkese açarak yayın hayatına devam etmesi, vahdet ve tevhidi sürekli önceleyerek gündeme taşımasını, ümmet bilinci içinde, insanlara tevhidi mücadele yolunu göstererek safların sıklaştırılmasını, omuz omuza, el ele, küfre ve tuğyana karşı, evrensel istikbarın tüm hile ve tuzaklarına, direnişle karşı koyma yolundaki çaba ve gayretleri, insanımızı motive edici samimi yazılarıyla, zannediyorum Türkiye'de ve ulaşabildiği diğer yerlerde unutulmaz bir iz bırakmayı hak etmiştir, soğuk damga vurmuştur...

Haksöz dergisi son bir kaç senelik konjonktürde; izzetli ve onurlu bir tavrı ortaya koymaya çalışmıştır. Çünkü mü'min, Allah'tan başka bütün mabut ve ilahlar karşısında başını vakarla ve onurla yükseltmek, direnmek mecburiyetindedir. Bunu yapmak için, Kur'an'dan beslenmek ve Kur'an'ın terbiyesinden geçmek, fikri temellerimizi Kur'an'la bütünleştirmek, sağlamlaştırmak gerekir. Çünkü Kur'an zulme, tuğyana, isyana, kötülüğe, aldatmaya karşı amansız bir devrim körüğüdür... Derginizin, özellikle 28 Şubat sürecinden sonra başörtüsüne uzanan kirli ellerin zulümlerine karşı koymadaki çaba ve gayretlerin bu zulümleri kamuoyuna ifşa ederek, mazlumların yanında yer almasını, onları her türlü eylemlerinde desteklemesi noktasında ki tavrını, izzetli ve onurlu buluyorum ve kutluyorum...

-Çağın kahpeliklerine, zulümlerine, aşağılıklarına, vahşetlerine kayıtsız kalmamaya,

-İnsani ve ruhi zenginlikleri sunmaya,

-İnsanlara gül yerine direniş sunmaya,

-Zorla dayatılan resmi ideolojinin dini yerine, Allah'ın dinini tebliğe,

-İlahi vahyin, mesajın yapısına uygun olarak, şirkle uzlaşmayı reddeden, onun egemenliğini tanımayan ve onun içerisinde onun bir parçası olarak değil, ondan ayrılarak, halkı Allah'tan başka ilahlardan ve onlara kul olanlardan uzaklaşmaya çağıran Nebevi hareket üzere yürümeye,

-Vahiy doğrultusunda atılan her adım küfre karşı bir kurşundur, sağlıklı adımlar atmaya...

-Müslümanları müslümanlaştırmaya, devam... Son sürat devam edelim, yazalım ve gündeme taşıyalım. İslami bilinçlenme sürecini hızlandıralım.

Biz inanıyoruz ki, her şey Allah'ın takdirine bağlıdır, zalimlere mühlet veren de Allah'tır. Onlarında düzenlerinin bir eceli vardır. Yeter ki biz tavizsiz mücadele edelim. Biz işimize bakalım. Kaypaklık yapmadan tebliğle arınmaya ve arındırmaya devam edelim. Çıkar ve menfaatler peşinde koşmayalım. Ahiret bizim için daha hayırlıdır. Şeytan ve dostları dünyada ebedi kalma gediğini kullanarak müslümanların damarlarında ezelden beri dolaşıyor. Bu gediği Allah için kapatalım ve bu hususta birbirimize ve tüm insanlara yardımcı olalım. Yoksa Allah akıllarımızı, gönüllerimizi, kalplerimizi inanın kaydırır... Allah'ın razı olduğu dini yüzüstü bırakırsak, O da bizi yüzüstü zillet içinde yaşamaya mahkum eder, şimdi ümmet böyle değil mi? Yeter ki bizler Allah'a layık kullar olalım. "Zulmedenler yakında nasıl bir inkılabla devrileceklerini bileceklerdir. Şura/227" ayetini gündemden düşürmeyelim ki Allah'ın vadi İnşaallah gerçekleştirecektir.

Yukarıda bahsettiğimiz, ifade etmeye çalıştığımız, hakikatleri okuyucuya taşımada Haksöz'ün üzerine düşen görevi yapmaya çalıştığına daha da güzelini yapacağına inanıyorum ve bu yöndeki çalışmalarında başarılar diliyorum. Maddi ve manevi emeği geçen tüm kardeşlerimi tebrik ediyorum, uzun soluklar diliyorum.

Son olarak şunu belirtmek isterim ki red ve direniş çığlıklarımız susmamalı, bu zorbaların içinde Kur'an'ı hayata dönüştürerek, muvahhid mü'minler olarak yaşamalı, yaşatmalı ve şahidliğimizi sürdürmeliyiz.

Rabbimiz salih ve seçkin kullarından eylesin bizleri...

Selam böyle mü'minlerin üzerine olsun...

Selam, kirletilmiş dünyada tertemiz kalan ve kalma mücadelesi verenlere...

Selam ve dua ile...

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR