1. YAZARLAR

  2. Murat Kurt

  3. Haksöz Adında Bir 'Köprü'

Haksöz Adında Bir 'Köprü'

Temmuz 1999A+A-

Haksöz dergisi bu elinizdeki sayı ile 9. yılında 100. sayısına ulaştı. Nisan 1991'de yayın hayatına başlayan Haksöz dergisi "çıkarken.." adlı yazıda "Kur'an-ı Kerim'in okunmasının ve anlaşılmasının önündeki engelleri gidermek, Kitap ile insanlar arasında köprüler kurma"nın bir zorunluluk olduğunu vurgulamıştı. Kitabımız olan Kur'an ile insanlar arasında köprü olma iddiası tutarlı ve dürüst olmaktan geçer, tutarlı ve dürüst olmanın ilk koşulu ise, söz ve eylemin bütünlüğüdür. Haksöz dergisi okuyucuları tevhidi, adaleti ve özgürlüğü getirecek yolun bilgi, inanç ve eylem yolundan geçtiğini bilirler.

Dergi çıkartmak hiç bir zaman müslümanlar için tek başına bir amaç ve hedef olarak görülmemeli; yapılabilecek diğer birçok faaliyetlerde olduğu gibi Allah'ın rızasını kazanmada ve Allah'ın dinini hakim kılmada kullanılan bir imkan olarak ele alınmalıdır. Hangi imkan kullanılırsa kullanılsın taviz verilemeyecek olan kimliğin netliği ve ilkelerdir. Egemen iktidara muhalif bir kimlik ise, her zaman ve her yerde vurgulanmalıdır.

Haksöz Dergisi başından beri sistemi gerçek yüzüyle tanıtmaya çalıştı ve dayatmalara karşı onurlu davranışlarda bulundu, teslimiyeti değil, zulme karşı direnişi seçip, ancak ve ancak bu yol ile mücadelenin kazanılabileceğini gösterdi. Yazarken, konuşurken, tavır koyarken ilkelerini gündemleştirebilmeye, gündeme ilkeleriyle müdahil olabilmeye öncelik verdi. Gerek müslümanlara yönelik baskı ve saldırıların yoğunlaşmasına karşı net tutumundan taviz vermeyip bilakis daha da açık bir tavır ortaya koyan yayınları ile; gerekse sahifelerini ticari reklamlara açmadan okuyucunun desteğiyle kesintisiz olarak yayınlandı. Türkiye'de ve Avrupa'da yaşayan Türkiyeli müslümanların bilinçlenmesine, aydınlanmasına, paylaşmasına, birbirleriyle tanışmasına, kendi seslerini duyurabilmesine ve kendilerini geliştirmesine katkı sağladı. Yeni yaklaşımlarla ve farklı perspektiflerle konuları ete alırken farzında ve üslubunda bir değişiklik olmadı.

Bunlara karşılık birçok dava açılıp mahkemelerle ve para cezalarıyla önü kesilmek istendi; ancak bu engellemeler sadece kararlılığın ve direncin artmasına vesile oldu.

Haksöz dergisinin Avrupa temsilcisi olarak, sık sık gündem olan "Türkiye bizi burada yaşayanlar olarak ne kadar ilgilendirir? Merkez olarak nereyi görmeliyiz?" konularına, burada yaşayan Türkiyeli müslümanların Türkiye gündeminden bağımsız olmadıklarını ve olamayacaklarını vurgulamak istiyorum; her ne kadar "biz artık burada misafir değil, kalıcıyız. Dolayısıyla gündemimizi, ilişkilerimizi ve çalışmalarımızı Türkiye'ye değil buraya yönelik ele almalıyız" dense bile; bu iddiayı dile getirenlerin yapıp ettikleri ile-bu iddialarını tekzip ettiklerini görüyoruz. Avrupa genelindeki tüm endişe sahibi Türkiyeli müslümanlar gibi bu insanların da gündemlerinde ve ilişkilerinde "Türkiyeli" kimliklerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu da gayet doğal bir durum olsa gerek. Allah'ın dininin toplumsal alanda da hakim olması hedefini gözeten her birey, İslam'ın iktidarını hedeflemek ve bunun için çalışmak zorundadır. Bu iktidar hedefinin biz Türkiyeli müslümanlar açısından gerçekleşmesi en muhtemel coğrafyanın ise, Türkiye toprakları olduğu açıktır.

Bununla birlikte bu hedefe sahip olmak Türkiye dışında bir faaliyet içinde bulunmamak anlamına gelmez. Bilakis içinde bulunduğumuz her ortamda bu hedefe ulaşmak için yapılması gereken sayısız işin var olduğu hepimizin malumudur.

Bu noktada Haksöz'ün vurgulamaya ya da öne çıkartmaya çalıştığı kimlik sadece Türkiye coğrafyasıyla sınırlı olmayıp evrensel planda bir ümmet kimliği olduğunu da burada hatırlatmak istiyorum. Müslümanların diğer coğrafyalarda kazandığı başarılar ise ümmet bilinci ile sahiplenmelidir. Dünyanın her neresinde olursa olsun başarılı olabilmemiz ve daha da önemlisi, Allah'ın razı olacağı bir mücadele verebilmemiz için net ve katışıksız bir İslami kimliğe sahip olmamız gereklidir.

Tevhidi mücadelenin sesi olan Haksöz dergisini kutluyor, yayın hayatında başarılar diliyorum.

"Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve "gerçekten ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim alabilir" (Fussilet 33)

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR