1. YAZARLAR

  2. Sezai Arıcıoğlu

  3. İnsana Yatırım Yapmanın Riski

Sezai Arıcıoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

İnsana Yatırım Yapmanın Riski

Haziran 2004A+A-

İnsanı çevreleyen şartların tamamı ne kendinden tamamen bağımsız ne de tamamen bağımlı, kısıtlıdır. Yapısı gereği olsa gerek; insanın olgunlaşması her insan için farklı sosyal, siyasal, ekonomik, etnik ve psikolojik unsurlar içermesi, bahis konusu ettiğimiz şeyi daha bir girift ve karmaşık duruma sokmaktadır. Elbette ki insanın tarihi kadar eski bu problemin çözümünde izlenmesi gereken sürecin en başında yukarıdaki vurgulamaya çalıştığımız sebep ve sonuçların hepsinin birden yahut insan olgusunun imkanlılık-imkansızlık ayrımının sağlıklı ve tutarlı bir şekilde tespiti gerekecektir. Bu ayrım; gereklilik, gereksizlik, yapılabilirlik, yapılamazlık, görünürlük, görünemezlik, keyfilik, mecburilik, işine gelirlik, işine gelmezlik gibi bir çırpıda akla düşen onlarca farklı hususu da kapsayacaktır.

En genel bakışla, imkan denilince algılanan şey, görülen duyulan, dokunulandan öteye geçemeyen ve bu sayede var olduğu zannedilen bir durumdur. Sadece görülen, duyulan, dokunulanlar imkanlıdır gibi en başta kendisi bir açmaz olan bu bunalımlı durumu besleyen her ne kadar materyalizm olsa da insanda da böyle bir meyil olduğu göz ardı edilmemelidir. Oysa insanın bizzat kendisi görünmeyen birçok duygu ile dolu bir varlıktır. Yani insanı insan yapan değerleri yazarken beden ile beraber duyguları da yazmak kaçınılmazdır. İnsan üzerine yapılan araştırmaların tamamında insanın bu "moral değerler" diye özetleyebileceğimiz duygulara ihtiyaç duyduğu ortaya çıkmaktadır

Neyin imkan dahilinde, neyin de imkansız olduğu günümüzde öylesine birbirine girmiştir ki artık insan günümüzde birçok "imkansız"ı imkanlı gibi görmektedir. Bu öyle bir haldir ki çağ insana hem imkansızı imkanlı gibi göstermekte, hem de ona ulaşması için önüne aşılması mümkün olmayan engeller koymaktadır. "Çağa ayak uydurmak", "görmeden inanmamak", "reel politik", "milli menfaatler", "misak-ı milli" gibi imkanlılar arasında gösterilen süslü hedefler aslında varılması çok zor-imkansız hedeflerdir. Adi bir aldatmaca ve oyalamadan başka bir şey değildir.

Niteliksizlik ve ahlaksızlığın zirveye çıktığı bu ülkede insanların önüne konan sahte hedefler ve bunların oluşturduğu kaos ortamı vardır sadece. Verilen eğitim öğretim, uygulanan ekonomi politikaları, süregelen militarist baskı bu kaosu sürekli hale getirmek içindir. On bir milyon gibi bir nüfus açlıkla pençeleşmektedir bu ülkede. Hiç doymayanları doyurabilmek için bunca insan aç sefil çalışıp durmaktadır. Onların imkanı ise asgari ücrettir sadece(!). At yarışıdır, lotodur, piyangodur. Hal böyleyken zengin sınıf semirdikçe şımarmakta, kendini yenilemenin peşinde koşmaktadır. Zira, hem mevcut pozisyonlarını kaybetmemek gibi, hem de asgari ücretlilere şirin görünmek gibi ciddi sorunları vardır.

Bugün için asgari yaşam şartlarını dahi karşılayamayan, geniş halk kitlelerinin düşmüş oldukları bu acınası durumlarından kurtulmanın tek imkanı, insani değer ve imkanları tekrardan gözden geçirmeleridir.

Tüm bu olup bitenlere karşı görünen, görünmeyen dengesini eşsiz bir yaklaşım olan dünya, ahiret dengesi ile tesis etmek isteyen Kur'an'ın yaklaşımını pratize edebilmek ciddi bir alternatif oluşturmada çok önemli bir adım olacaktır. Allah'ı göremezsiniz fakat kendisinden en çok söz edilen, en çok yardımı umulan, en çok sığınılan, dayanılan yegane yaratıcıdır O. Görmediğiniz halde en çok ondan korkarsınız.

Varlık, yokluk çizgisinin inceliği, kalınlığı, derinliği ya da sığlığı burada devreye giren; insanların Allah ile olan ilgilerinin derecesi ile alakalıdır. Bireysel olarak farklı kültürlerin etkisiyle tiz yada kalın değişik sesler yükselse de Allah'ın vahyi ile hemhal olunduğu oranda tüm sesler aynı sesin farklı ve güzel tonları olacaktır. Mutlaka insanlığa bu harika sesi duyurmak gerekmektedir. İmkanın tanımını yapmış, birbirleri ile uyumlu o sesin sahipleri olan Müslümanların sorumluluğu bu noktada artmaktadır. Herhangi bir kötülüğün tavır değiştirmesi, hedef genişletmesi mümkündür belki ama öyle durduk yerde hiçbir etki olmadan var iken yok olması imkansızdır. Tamamıyla ciddi, yerçekimiyle (!) tanışmış, akıllı başlı projeler ile bireyi ve aileyi önemseyen, kapsayıcı, kuşatıcı, düşünsel başlayıp, eylemlilikle gelişen fikri önderlikler oluşturmak lüzumu vardır. Kendilerini insanlar içinden seçilmiş hayırlı bireyler olarak görenlerin ilk görevlerinden biridir bu. Sonra tek tek tüm imkanları birleştirip topyekün bir imkana dönüştürebilmenin çabası verilmelidir. Aynı zamanda bu bir varolma-yokolma mücadelesidir ki dinamik bir durumdur.

Her Müslüman sahip olduğu iradesi dahilindeki tüm imkanları-imkansızlıkları düşünüp, vahyin ve Rasul'ün örnekliğinin önderliğinde gözden geçirmesi, samimi bir eleme yapması topyekün imkanın sağlıklı büyümesine katkısı kaçınılmaz olacaktır. Herhangi bir iş tam başarılma, üstesinden gelinme safhasındayken bireyin sahip olduğu imkanı kullanmaması ile atıl hale gelip bir yıkım oluşturuyorsa bunun tam tersi bir durumla başarısız olunacağı zannedilen bir iş de yapılan ufak yada büyük bir müdahale ile başarıya dönüştürülebilir. O halde ortaya konan irili ufaklı tüm söz ve davranışlar ile bütün imkan ve imkansızlıklarımız ciddi bir önem taşımaktadır.

İnsana yapılan yatırım elbette ki önemli riskler taşımaktadır ve bu vahiyle bildirilmiştir. Belki de en riskli yatırım insana yapılandır. Zira insanın neyi, ne zaman, ne şekilde, nerede, nasıl yapacağı, konuşacağı belli değildir. Ta ki elinde şaşmaz bir ölçü olan Kur'an olana dek.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR