1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. İkiyüzlülük Egemenlerin Karakteridir!

İkiyüzlülük Egemenlerin Karakteridir!

Ocak 2006A+A-

Şemdinli vakıasının üzerinden neredeyse 2 aya yakın bir zaman geçti ve hükümet halen yerinde sayıyor. Hatta daha da kötüsü olayın giderek unutulmaya, unutturulmaya terk edileceği izlenimi güçleniyor. Demek ki, sorumlular 2 astsubay ve 1 itirafçı elemandan ibaretmiş! Sorunun gittiği yere kadar götürüleceği vaadinde bulunan hükümet ise herhalde gidilebilecek yere gelindiğini düşünüyor olsa gerek! Bu noktada konunun dava dosyaları, mahkeme koridorları arasında buharlaşıp gitmemesi herkesin hayrına, bu yüzden duyarlı tüm kesimler bu konuda ısrarlı olmalı ve gelişmeleri yakından takip etmeli.

Türkiye'de her zaman sıcak tartışma gündeminde yer alan yargı mekanizması son günlerde medyatik davalarla birlikte yeniden gündemin ön sıralarına taşınmış halde. Bilhassa Van Yüzüncü Yıl Ünv. Rektörü Yücel Aşkın ve romancı Orhan Pamuk davaları bu tartışmayı hararetlendirmiş görünüyor. Gerek Orhan Pamuk, gerekse de Yücel Aşkın davasında ortaya konulan tavırlar, verilen tepkiler bu ülkede ikiyüzlülük ve çifte standartlılığın ne kadar yaygın olduğunun birer göstergesini sunmakta.

Bu ülkede düşüncelerini ifade ettiği için yıllardır devletin baskısına uğrayan, cezalandırılan insanlara değil sahip çıkmak, bizzat zulmedenler cephesinde yer alarak daha fazla baskı ve eziyet görmelerine katkıda bulunanlar Orhan Pamuk üzerinden "demokrasi" oyunu sergiliyorlar. AB çevrelerinin ilgisine mahzar olunca içerideki zevat açısından da bir anda "demokrasi kriteri" haline gelen bu davada, ne sayıları ne etkinlikleri ciddiye alınmayı hak etmeyen milliyetçi, şoven gruplar hariç tutulduğunda, iktidarıyla muhalefetiyle, işçi ve işveren örgütleriyle, medyasıyla neredeyse her kesim ortaklaşmış halde. Ne kadar güzel! Öyle ya, farklı kesimlerin özgürlükler paydasında buluşması gayet olumlu bir durum. Ne var ki, tam bu noktada ikiyüzlülük sırıtmakta. Muhtemelen gündeme gelebilmek, Batı kamuoyunda itibar kazanmak adına oldukça sarsıcı ifadeler sarfeden Orhan Pamuk'un özgürlüğünü savunanların nesine inanalım? Aynı hassasiyeti "deprem ilahi ikazdır!" dediği için hapse atılan Mehmet Kutlular için ya da İslami kimliklerini izhar ettiklerinde en temel hakları ellerinden alınanlar için gösterdiler mi? Tam tersine, adeta arenada aslanların önündeki kurbanların çaresizliğinden zevk duyan seyirciler gibi, daha fazla yasak ve daha fazla zulüm için tempo tutuyorlardı.

Van Rektörü davasında da aynı iki yüzlülük sergilenmekte. Yolsuzluk sanığı bir kişi, üstelik tüm icraatlarıyla emri altındaki insanlar üzerinde akıl almaz yöntemlerle baskı uygulamış bir despot neredeyse aziz ilan edilecek! Neymiş Rektör'ün tutuklu yargılanması ayıpmış! Bugün Rektör'ün tutuklanması üzerinden insan hakları nutukları çekenler, Sincan Belediye Başkanı başında bulunduğu belediye adına tertiplenen bir gecede oynanan bir oyundan ve yaptığı konuşmadan dolayı tutuklanıp hapse atıldığında Sincan'da yürüyen tanklarla beraber demokrasi ve hukuk devleti iddialarının üzerinden geçiyorlardı.

Konjonktürün dayatmasıyla söylem geliştiren ya da tavır belirleyenler inandırıcı olamazlar. Temel tercihlerinde ahlakiliği ön planda tutmayanların adil ve tutarlı davranmaları zaten beklenemez. Biz Müslümanların ise, gelişmelere göre yön belirleyen, günün gerektirdiği tavırlara yönelenlerden farklı olarak; inancımız, ilkelerimiz ve ahlakiliğimizle gelişmeleri belirleme çabası içinde olmamız bir zorunluluktur. Bu doğrultuda hayırlı ameller işlemek üzere çaba sarfeden tüm kardeşlerimizin, dostlarımızın Kurban Bayramı'nı tebrik ediyor, gelecek sayımızda yeniden birlikte olmayı Rabbimiz'den diliyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR