1. YAZARLAR

  2. Süleyman Ceran

  3. Her Direniş Kan Kardeşidir Yek Diğerinin

Her Direniş Kan Kardeşidir Yek Diğerinin

Eylül 2006A+A-

"Bilinsin isteriz! Bizler Şeyh Ragıp Harb'ın silahlarıyız!. Bizler Seyyid Abbas el-Musavi'nin arzuladığı şeyiz! Bizler Samir el-Kintar, Nassim Nisr, Yahya Skaf, Muhammed Farran ve tüm esirlerimiz için özgürlüğün adıyız! Bizler Şeba Çiftlikleri'nin ve Kafashouba Tepeleri'nin özgürlüğüyüz. Biz İmam Hüseyin'in aşıklarıyız ve biz düşmanlarımız için sürprizlerin adıyız!" (Cepheden, Şeyh Hasan Nasrallah'a yazılan mektuptan.)

Akdeniz kıyısına yakın, ateşböcekleri aydınlatır evlerini bu karartma gecelerinde. Sahil kenarlarına mukim yerlerde bulunan zakkum çiçekleri, ev olmuş, sığınak olmuş, liman olmuş güneyden gelen muhacirlere. Her yer yıkıntılarla dolu; çiçek tozları, tonozlara karışıyor. Eli Yishai adlı İsrailli politikacı, güney Lübnan'ı bir "kum sandığına" çevirmeyi öneriyor, taş üstünde taş kalması yetmiyor, onların da ufalanmasını istiyor. Öyle de oluyor hani. Toz haline gelmiş enkazın altından üzerinde zıbınlığıyla, "Vaad" adında bebeğin cesetçiğini çıkardılar; göbek bağı anasından alınıp hayata bağlanalı 10 gün olmuş. Tastamam 10 gün. Bir kelebek ömrü kadar. Yaşamının her gününü bomba sesleri, yıkımlar ve acılarla geçirmiş.

İstilacı İsrail, saldırılarında, gereğinden çok daha fazla bomba ve de sık sık kimyasal silah kullanıyor. Toz haline gelmiş binaların enkazından canlı çıkarma şansı kalmıyor böylece. Sığınaklar halk için toplu mezara dönüşüyor; işgalciler için de bir gövde gösterisine. Bu saldırılar sonucu ekranlara paramparça olmuş, kavrulmuş, vücudunun her tarafı tuhaf bir şekilde kabarmış ve kapkara kesilmiş insan vücutları yansıyor. İstilacılar, normal ölümlerin etkisiz olduğunu düşünüyorlar. Ölenlerin ve yaralananların görüntüleri işgalcinin beklediği gibi moral bozukluğu, yılgınlık ve korku değil, öfke doğuruyor. Bu aşamadan sonra unutulacak, es geçilecek bir öfke de değil bu. Endonezya'daki gösterilerde bir eylemci, İsrail bayrağını dişleriyle parçalıyordu. Adana taraflarında bir pazarda da esnaf, İsrailli olduklarını öğrendikleri turistlere meydan dayağı çekip, suratlarına tükürmüştü. Amerika'da öldürülen İsrailliler de unutulmamalı tabi.

Beyrut'un Şeyya Mahallesi'nde, Bekaa Vadisi'ndeki Maşgara kasabasında, Ruvesy'de, Kana'da, Gaziye'de katliamlar yapan İsrail'de zonkluyor beyni Hayfa'nın: Fecr, Zilzal, Hayber füzeleri Zülfikâr olmuş: Dan Dan Dan, uyutmuyor: Mülteciliği tadın bakalım! Direnişçiler, "Vaad" ismini verdikleri füzeyle düşürdüler katillerin helikopterlerini. "Dağların çeliği" dedikleri Merkava tanklarından onlarcası güney Lübnan'da çocukların oyuncağı olacak artık. İstilacıların seçilmiş birlikleri Merkavaların, zırhlı taşıyıcıların içinde can verirken, kaçmaya çalışan altını ıslatmış askerlerin görüntülerini sansürlesinler bakalım. İsrail'in surlarında onulmaz bir gedik açıldı, gerisi, çorap söküğü…

Dünyanın ayağı, İsrail'e sürçüyor son atmış yıldır. Yıllardır süren bu istilanın ilk muhatabı olan Filistinlilerin açlıkla, ablukayla, suikastlarla, işkenceyle ve katliamlarla örülü imtihanına yeni bir cephe açarak yardım elini uzatan Hizbullah, tarihi bir kardeşlik hareketine imza attı; kan kardeşliğine! İslam'ın kendi tarihi içinde elbette ezilenlere yardım eli uzatıldı, elbette yeni cepheler açıldı, fakat şimdiye kadar bilinçli bir tercihle, kendi hayatının dışında ailesini, ocağını, yurdunu, çoluğunu çocuğunu da bir bedel olarak sunup, kardeşiyle aynı acıyı tadan bir halk olmamıştı. Lübnan halkını da arkasına alan Hizbullah'ın Filistin için ödediği ve zaferle sonuçlanan bu karar, insanlık tarihinin ve bunun paralelinde İslam tarihinin de övünç ve gurur kaynağıdır. Bu ilham verici gelişmeler bir kırılma noktasına işaret etmektedir: İnanarak, ilkeli davranarak, geçmişi ve geleceği iyi okuyarak, ahlaki davranarak ve ciddi bir şekilde hazırlanarak çok şeyler yapılabilir. Altı gün savaşlarında hangi nedenlerden dolayı Arap devletlerinin rezil olduğu daha iyi anlaşılıyor artık. Bugünden sonra, BOP ve YOP türü masa başında hazırlanan toplum mühendisliği çalışmalarının arazideki karşılığı da budur artık. Filistin sokaklarında duvarlara yazılan "Kill all Araps!" (Bütün Araplara ölüm!) sloganlarının yalnızca Filistinliler için geçerli olmadığını artık herkes biliyor. Filistin'in, Lübnan'ın, Suriye'nin ve İran'ın onurlu duruşunu yutkunarak izleyen ve "Meak ya Lübnan!" (Seninleyiz ey Lübnan!) nidaları ile meydanları dolduran halkların daha fazla tahammül etmelerini kimse beklememeli. Sınırları kanla değil cetvelle çizilmiş Arap halklarının, İslam perspektifi ile kukla yönetimlerini ekarte ederek bir araya gelmeleri artık bir hayal değildir. Ortadoğu'nun sınırları değişecek diyordu Rice, öyle olacak ama istilacıların istediği gibi değil.

Lübnan halkı ve Hizbullah, Filistinli kardeşlerinin yanında "Habil"vari bir tutumla kanlarıyla, canlarıyla ve mallarıyla saf tutarak, onurlu bir galibiyet elde ettiler. Yaşanan süreçte bedel ödemeyi göze alamayan, kardeşlerinin ölümünü izlemekle aslında onlara bir darbe de kendileri indiren Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Türkiye yönetimlerinin de içinde bulunduğu ülkelerin hükümetlerine de, "Kabil" gibi hain kardeşlikten başkası düşmüyor şimdilik!

Hizbullah İsrail'in yoğun bombardımanı altında mücadele etti ve düşmanı püskürtü. İsrail'e gönderdiği füzelerde sivil yerleşim birimlerine, altyapıya saldırmamaya özen gösteren Hasan Nasrallah, dünyaya, Müslümanların savaş ahlakını bir kere daha gösterdi. Arap hükümetlerinin kayıtsızlığına rağmen direnişini sürdürdü ve tüm İslam coğrafyalarında direnç dalgaları yarattı. Bunlar yetmiyormuş gibi, Güney Lübnan'da bulunan Marcayun kasabası'ndaki Lübnan ordusunun garnizonunu kuşatan İsrailli askerlerle savaşmak yerine onlarla çay içme ahlaksızlığını gösteren tugay komutanı Tuğgeneral Adnan Davud gibi Lübnan ordusunun pısırıklığı ve kaçamaklarıyla da uğraştı. 34 gün süren yıkımın ardından Hizbullah örgütünün, yardımları organize etmesi, yolları temizlemesi, su dağıtması ve evleri yıkılanlara ya da hasar görenlere 1 yıl boyunca kiralarını ödemeyi taahhüt etmeleri, evlerin tamirinde Hizbullah üyelerinin bizzat inşaatlarda işçi olarak dahi çalışabileceklerini açıklaması gözlerimi doldurdu. Eylüle geldiğimiz şu günlerde, ikindi vaktinin insana güven veren ılıklığıyım şimdi, basiretim daha bir açıldı sanki, göğsüm genişledi. Hizbullah örgütü ve Şeyh Hasan Nasrallah,  BLU 109 bunker buster ve GBU 28 bombalarının, üzerine nükleer başlıklar takılmış Harpoon füzelerinin, fosforlu, zenginleştirilmiş uranyumlu füzelerin, Apachi helikopterlerinin, Merkava tanklarının değil, kardeşliğe inanmanın asıl zaferi getireceğini tüm dünyaya gösterdi.

Biliyoruz!

Sizler, Şeyh Ragıp Harb'ın silahlarısınız! Sizler Seyyid Abbas el-Musavi'nin arzuladığı şeysiniz! Sizler Samir el-Kintar, Nassim Nisr, Yahya Skaf, Muhammed Farran ve tüm esirleriniz için özgürlüğün adısınız!

Sizler, istilacılar için "Bugün siz kiminle savaştığınızı bilmiyorsunuz. Siz, Muhammed'in (S), Ali'nin, Hasan'ın, Hüseyin'in ve Resul'ün ehl-i beytinin ve ashabının evlatlarıyla savaşa girdiniz. Siz, inançları bu yer küredeki tüm insanlardan daha üstün olan kimselerle savaşa girdiniz. Siz tarihiyle ve kültürüyle iftihar eden, maddi güçlere, imkânlara, yeteneğe, akla, sükûnete, rüyaya, azme, kararlılığa, cesarete sahip kimselerle topyekûn savaşa girdiniz. Allah'ın yardımıyla sizin de bizim de yaşadığımız günleri göreceğiz." diyen lideriniz Hasan Nasrallah'ın ve tüm Müslüman halkların iftiharısınız.

Sizler, inancın, ahlâkın, zekânın, siyaset bilincinin ve kardeşliğin sembolüsünüz!

Sizler, nice az topluluğun, inanıp adandığında nice büyük topluluklara galebe çalabileceğini bir kez daha gösterdiniz.

Sizler, ırkdaşlarınızın gözünde bir gulyabaniye dönüşen, dokunulmaz olarak algıladıkları istilacıları, ikinci kez dokunulur kıldınız, basiret kazandırdınız.

Sizler, yeniden inşa ve ihya edilen yitik ümmet belleğinin ilk harçlarısınız.

Sizler, Bedir'siniz, Uhud'sunuz, Hendek'siniz, en çok da Hayber'siniz artık!

Sizler, bu toprakların adağısınız ve yeni adakların işaret fişeklerisiniz!

Sizler, İslam ümmetinin gururu ve hepimiz için iham kaynağısınız!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR