1. YAZARLAR

  2. Fevzi Zülaloğlu

  3. Edebi Sanatlarla Kur’an’da Kıyamet Sahneleri

Edebi Sanatlarla Kur’an’da Kıyamet Sahneleri

Aralık 2004A+A-

Kur'an-ı Kerim'de kıyamet sahnelerinde birçok edebi sanat kullanılmıştır. Kullanılan edebi sanatlara rağmen son derece açık ve anlaşılır olan bu sahneler her akıl seviyesinden insanın anlayacağı mesellerle doludur. Ayrıca örneklemeler arasında kurulan denge ve canlandırma yöntemiyle konuşturulan şahıslar, kendisini o kadar yakın ve gerçek olarak hissettirir ki muhatabın batıni savrulmalar yaşamasına adeta geçit verilmez.

Kullanılan edebi sanatlarla kıyamet sahnelerini Rabbimizin beyanlarından yola çıkarak on başlık altında özetlemek istiyoruz.

1. Tasvir Üslubu

Kıyamet Günü'nün dehşeti canlılar üzerindeki etkisi tasvir üslubuyla verilir. Tasvirlerdeki amaç, korkanları, kalplerini arındırmaya açık tutanları uyarmaktır; yoksa zamanını bildirmek değildir. (Naziat, 79/45.)

Cennette hoş kokulu çiçeklerle tatlandırılan içecekler kâsede-fincanda sunulacağı, son derece somut bir tasvirle beyan edilmiştir. (İnsan, 76/5.) Bu tür tasvirlerdeki örneklemeler o kadar somut ve açıktır ki, batınî savrulmalara yol açabilecek yorumlara adeta geçit vermez. Yine de böyle eğilimler tarih boyunca var olagelmiştir.1

Kıyamet sahnelerinde Kıyamet'in kopuşu ile Ahiret Hayatı iç içedir. Birinci sahnedeki korku, tedirginlik ve ürperti ikinci sahneye de aynen taşınmıştır. Bir sahnede bütün uzayı, dünyayı, hayvanları ve insanları kuşatan dehşet ve korku şöyle beyan edilir: Güneş dürülür; yıldızlar sönüp düşer; gökler yerinden oynar; dağlar yürüyüşe geçer; denizler tutuşur; gebe develer başını alıp gider; vahşi hayvanlar bir noktaya doğru koşturur. Hemen ardından gelen sahnede diri diri toprağa giren kıza hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulur; amel defterleri açılır; cennet ve cehennem yaklaştırılır... (Tekvir, 81/1-14; Saffat, 37/19-68.)

2. Diyalog Üslubu

Ezenler-ezilenler, şeytan ve dostları, cehenneme sürükleyenler-sürüklenenler arasındaki tartışmalar neredeyse bütün detaylarıyla ve incelikleriyle, biz yeryüzünde yaşayanlara öğüt olsun diye, Kur'an'ın kıyamet sahnelerinde anlatılmıştır. (İbrahim, 14/15-50.)

2.1. Şeytan ve Dostlarının Tartışmaları

Şeytan ve dostlarının Allah'ın huzurundaki çekişmelerine izin verilmez; çünkü her ikisi de suçludur. Suç tek taraflı değildir. (Kaf, 50/24-29) İnsanın şeytanı veya öz benliğindeki tutkularını suçu atarak sorumsuzluğuna mazeret ileri sürmesine izin verilmez. Çünkü insanın öteki kişiliği olan vicdanı tek boyutlu değildir; iki boyutludur, insan hangisini isterse ondan yana kişiliğini güçlendirebilir.

Kendilerine sağdan –iyi niyetli bir imajla- dindar bir kılıkla yaklaşanlarla onların saptırdıkları kimselerin birbirlerini suçlayarak tartışacakları tam bir hikaye üslubunda beyan edilmiştir.. (Saffat, 37/19-68)

2.2. Mustad'aflarla Müstekbirlerin Konuşmaları

Yeryüzünde zayıf bırakılmış, maddi ve manevi açıdan mahrum bırakılarak sürüklenmiş insanlar kendi suçlarının sorumluluğunu şeytan ve dostlarına atmak isteyecektir. Ancak mustad'afların kendilerini temize çıkarma telaşı, dostlarını yarsız-yardımcısız bırakacak olan şeytan'ın dili ile ve onları günaha sürükleyecek nüfus ve nüfuz sahibi küfrün önderlerince reddedilecektir. (İbrahim, 14/21-22; Furkan, 25/27-29.)

Kıyamet sahnelerinde kafirlerin önderleriyle peşlerinde sürükledikleri fukara takımının tartışmalarına yer verilmiş ve iki kesimin de mazeretleri geçerli kabul edilmeyeceği beyan edilmiştir. (Sad, 38/59-64.)

Mustad'aflar kendilerini ateşe sürükleyen liderleri olan Müstekbirlere "siz olmasaydınız biz mümin olurduk" mazeretini ileri sürdüklerinde, Müstekbirler "siz zaten suçlusunuz, suça meyillisiniz, bizim bir sorumluluğumuz yoktur" diyeceklerdir. Ezilenlerin sömürgeci önderlerine "tuzaklarınız bizi aldanışa sürükledi" mazereti, Allah katında kabul görmeyecektir. (Sebe, 34/32) Ve her iki grubun da boyunlarına demir halkalar takılarak onursuzca Ateş'e atılacaklardır. (Sebe, 34/33)

2.3. Ashab-ı Yemin ile Ashab-ı Yesar-Şimal Arasındaki Konuşma

Amel defterlerini sağdan alacak olan dürüstlüğü ve erdemli olmayı şiar edinmiş salihlerle, namaz kılmadığı, yoksulları doyurmadığı, günah bataklığına daldığı, hesap gününün yalanladığı için soldan alacak olan bozguncular arasında gerçekleşecek konuşma karşılaştırmalı olarak beyan edilmiştir. (Müddessir, 74/38-47)

2.4. Mü'minlerle Münafıkların Konuşmaları

Münafıklar müminlere "biz sizinle değil miydik?" diyerek onlardan imdad bekleyecekler; müminler ise onlara dönerek "siz imanda tereddüde kapıldınız, şüpheye düştünüz, oyalayıcı dürtüleriniz sizi yoldan çıkardı, tutkularınız sizi yanılgıya sürükledi" diyecek ve ateşin ortasında onları yapayalnız bırakarak çekip gideceklerdir. (Hadid, 57/14.)

2.5. Müşrikler ve Önderleriyle, Müminler ve Melekler Arasındaki Konuşmalar

Müşrikler ve onları günaha sürükleyen önderleri arasındaki sert tartışmalara karşılık müminlerle melekler arasında gerçekleşecek sevgi sözcükleri, hoş sohbetlere Kur'an'da örnekler verilmiştir. (Bakara, 2/166.)

2.6. Cennetliklerin Konuşmaları

Cennet ehli birbirleriyle dünya hayatındayken ahiret gününe kuşkusuz iman edişleriyle ilgili, yaptıkları dürüstlük şiarı işlerle ilgili ve o anda kavuştukları sonsuz nimetler hakkında hasbıhal edecekler ve "dünyada hissettiğimiz Allah korkusu ve O'na yalvarışımız bizi korudu" diyeceklerdir. (Saffat, 37/50-59; Tur, 52/25-28)

3. Karşılaştırma Üslübu

Kur'an'ı gaybı anlatım üslubu son derece açık ve etkilidir. Zaten müteşabih ayetlerin "lafız ve mana açısından yürekleri hoplatan, tüyleri diken diken eden, gönüllere huzur ve dinginlik veren bir üsluba sahip olduğu" beyan edilmiştir.2

Bazı ayetlerde helak edilen toplumların kıssasının ardından Kıyamet Sahnesi'ne geçiliyor. Böylece helak etme biçimleri ve başlarına ansızın gelen felaketin içinde kalan insanların hikayesi hatırlatılarak soyut ve gelecekte meydana gelecek bir olayın zihinlerde somutlaşması sağlanmış olmaktadır. (Mürselat, 1-10)

3.1. Ashab-ı Uhdud ve Mağdurları

Müminleri ateş çukurlarına dolduranlar nihai yakalayışla tehdit edildikten sonra, iman edip yararlı işler yapanlara geçiliyor; iki grubun nihai durumları karşılaştırmalı olarak beyan edilmiş (Buruc, 85/11-12.); cehennem halkı ile cennet halkının fiziki-manevi konumları karşılaştırmalı olarak verilmiştir. (Mürselat, 77/28-50)

3.2. Büyük Kıyamet Küçük Kıyamet

İnsanın ferdi ölümü ile tüm insanlığın bir anda ölümü olan kıyamet birbiriyle karşılaştırılarak, benzetilerek anlatılmıştır. (Kıyame, 75/26-33.) Ansızın gelen dünyevi helak azabı ile, kıyametle gelen felaketlerin benzerliği insan tasavvuruna kıyaslama imkanı vermiştir. (Enbiya, 21/9-41; Nahl, 16/25-26.)

İnsanın can çekiştiği an ölüm sarhoşluğu içindeyken nihai gerçekliği anladığı an, artık geri dönülmez bir andır. (Kaf, 50/19.) Bu ferdi ecel ile toplumsal ecelin gerçekleşeceği ilk Sûr'un üfürüldüğü an sanki aynı anda gerçekleşmiştir; o kadar iç içe anlatılmıştır. (Kaf, 50/19-20.)

3.3. Kafirlerle Müminlerin Ruh Dünyaları

Dehşet ve korku içinde bulunan kafirlerin kıskıvrak yakalanıp iyice bağlanması bir sahnede yer alırken; şefkat ve merhametle, yumuşak ve tatlı ifadelerle kendilerine seslenilen müminler diğer tabloda yer alırlar. (Fecr, 21-30)

3.4. Müstekbirlerle Muttakiler, Kafirler-Zalimler ile Müminler-Muttakiler

Allah'a karşı yalan uydurduğu için yüzleri acı ve mahcubiyetten kapkara kesilen müstekbirlerle; ulaştıkları üstün mertebelerden dolayı, Allah'ın sonsuz mutluluklar bahşedeceği, kendilerine asla bir korku ve üzüntü dokunmayacak olan muttakiler: Aptallıklarıyla cehalete gömülen, yeniden dirilişi inkar eden, onunla alay eden, kendisini korkunç azaptan koruyacak hiçbir birikimi olmayan kimse ile, Allah'a karşı sorumluluklarının idraki içinde yaşayarak güzel ameller işlemiş bir muttakinin hali bir olur mu? (Zümer, 39/24, 60-61, 71-73; Zariyat, 51/10-19)

Zalimlerle, iman edip salih amel işleyenlerin ahirette maruz kalacakları olaylar karşılaştırmalı olarak anlatılmıştır. (Nahl, 16/28-30; Kehf, 18/29-31.) İman edip yararlı işler yapan müminlerle, günaha batarak yoldan çıkmış olan fasıklar (Secde, 32/18-20.), yüzleri mutluluktan parıldayacak olan iman edenlerle, hakikati idrak ettikten sonra inkara yöneldikleri için günahlarının yükünün verdiği acıyla yüzleri kararacak kafirler (Ali İmran, 3/106-107), sonsuz nur ve ödüle konacak olan müminlerle yakıcı ateşe mahkum olacak kafirler karşılaştırılmıştır. (Hadid, 57/19)

Muttakilerin varacakları yer ebedi nimetlerin bulunduğu cennetlerdir; kafirlerin varacakları yer ise ateşin türlü işkencelerinin bulunduğu cehennem'dir. (Ra'd, 13/35.)

3.5. Ashab-ı Yemin İle Ashab-ı Şimal'in Başına Gelecekler

Eylemlerinin eksiksiz sicilinin tutulduğu arşivi sağdan alanlar dünya hayatında kendi görüş ve anlayışındaki insanlarla, soldan alanlar da kendi görüş ve hayat tarzlarına uygun insanlarla yaşarlar. (Vakıa, 56/88-95; İnşikak, 84/7-15.)

Günahkarların yüzleri, taşıdıkları suçların ağırlığından bitkin düşmüş vaziyette yere doğru; öte yandan çabalarının meyvesini tatmaktan memnun, yüzleri mutlulukla parıldayan müminlerin yüzleri, alınları açık, başları dik olarak göğe doğru bakacaktır. (Ğaşiye, 88/1-2,8-9.)

İyilerin kaydı illiyyûnda/yücelerde, kat kat soylu, değerli bir şekilde; kötülerin (füccarın) kaydı ise siccinde/kayıpsız kaçaksız bir şekilde bir tür hapishane olan cehennemde tutulur. (Mutaffifin, 83/7-21)3

3.6. Dünya Hayatı'yla Kıyamet Sahnesi-Ahiret Hayatı

Dünya hayatı "oyun ve eğlence" gibi geçicidir; ahiret hayatı ise "çok daha güzel ve kalıcı, ebedi"dir. Dünya hayatını tercih edenlere, kısa süren zevk ve sonsuz azap vardır. Ahireti tercih edenlere ise, kısa süren sıkıntı ve sonsuz saadet vardır. (En'am, 6/32; Lokman, 31/24.)

3.7. Cennet Ehli -Cehennem Ehli, Cennet Nimetleri-Cehennem Azabı

Cennet, cehennem ve içindeki hayat sonsuzdur; "gökler ve yer durduğu sürece" devam edecektir. (Hud, 11/107-108.)

Cennet ehlinin yüzlerini bir karalama, aşağılama gölgelemeyecektir. Cehennem ehlinin yüzlerini kopkoyu bir gecenin karanlığı gölgeleyecektir; cennetteki nimetler bitimsiz mutluluklar verirken cehennem azabı pişmanlık, yakıcı ümitsizliklerle kahru perişan edecektir. (Nisa, 4/57;Yunus, 10/26-27; Saffat, 37/62)

Cehennem de cennet de iki türdür: Cehennem ateşinin vereceği son derece somut, maddi işkencesi içindekilere kat kat acı tattıracaktır. Cennetin maddi ve manevi nimetleri de çifte zevklerle içindekilere kat kat mutluluklar tattıracaktır. (Rahman, 55/43-47)

Cennette sudan, sütten, baldan, şaraptan sarhoşluk-sersemlik vermeyen ırmaklar vardır. Cehennemde ise, aşırı sıcak su ve ateşin türlü türlü azabı. (Muhammed, 47/15)

3.8. Yoktan Var Etme ile Yeniden Diriltme

Her şeyi ilk defa var eden, yeniden diriltmeyi de kolaylıkla yapabilir; Allah'a göre tüm varlık alemini yaratmak tek bir canlıyı yaratmak gibidir. Haince nankörlüğe kapılmayanlar için yeterince delilin serpiştirildiği evrenin uçsuz bucaksız ufuklarında gece, gündüz, güneş ay Allah'ın koyduğu yasalara boyun eğer. (Kehf, 18/48; Enbiya, 21/104; Lokman, 31/25-28)

4. Teşbih/Benzetme

Tozu Dumana Katan Atlar Benzetmesi

Kıyamet'in kopuşu; gruplar halinde harekete geçen, etkili, dokunaklı sesler çıkaran, düşman ordularının içine atik bir şekilde dalan atların hareket tarzlarına benzetilmiştir. (Adiyat, 1-5)

5. Doğrudan Duygulara Hitabeden Etkili Bir Üslup

Kıyamet sahnelerindeki söz ile nağme arasında tam bir uyum ve ahenk vardır; tabloların lafızlarında kulak zarını patlatırcasına bir musiki tonu, rahatsız edici bir melodi hissedilir. Bunu özellikle kısa Mekki surelerde hissetmek daha kolaydır. (örnek olarak Karia, Adiyat Sûreleri vd.)

Kıyamet sahnelerinde, yüksek ve alçak tonajlı nağmeler sağlam temellere oturtulmuş ifade yapılarıyla desteklenmiştir. Sahnenin atmosferiyle uyumlu bir ahenk ve recez üslubunda şiirsel bir musiki kulaklarda muhtevaya uygun olarak ya merhamet ve şefkati ya da dehşeti dillendirmektedir. Cennet tasvirleri tatlı, okşayıcı, merhamet ve şefkat dolu ifadelerle sakin, rahat, dalgalı bir üslup eşliğinde dile getirilir. Cehennem tasvirlerinde ise, dehşet verici, insanı dehşete düşücü ifadeler vardır: cehennem halkını kıskıvrak yakalamak üzere emir bekleyen askerler gibi tabur tabur dizilmiş melekler... (Fecr, 89/21-30.)

Kıyamet sahnelerindeki cümlelerin dizilişiyle, sözcüklerin musikisiyle muhteva arasında tam bir uyum vardır. "Kıyamet ne zamanmış?" diye sormaya kalkan küstah, kibirli ve buyurgan bir eda ile hareket eden insanlara; kesin, keskin ve çabucak hazır cevaplar verilir: "Kamaştı, tutuldu; kaçış nereye? sığınak yok..." gibi. (Örnek olarak bkz. Kıyame, 75/1-33)

Kıyamet sahnelerindeki etkili örneklemelerin, benzetmelerin ve çağrışımların amacı; insanları Kur'an'la dünya hayatında gerçekleştirmeleri gereken hedeflere yöneltmektir.

6. Tehdit ve Meydan Okuma Üslubu

Gaybı yalanlayanlara hile, tuzak, plan ve delillerini ortaya koymaları için meydan okunur. (77/39)

6.1. Zikir ve Uyarı İçin

Tehdit ve meydan okumanın amacı bir sahnede "uyarı" olarak beyan edilmiştir. (Mürselat, 77/ 1-3.) Diğer bir sahnede Zikr için; insana varoluş gayesini hatırlatmak için (Sad, 38/49)

6.2. Tevhid'i Vurgulamak İçin

Kıyamet sahnelerinde "Allah'ın bağladığı gibi kimse bağlayamaz, onun gibi kimse azab edemeyeceği; (Fecr, 89/25-26) kabirdekilerden, onların durumlarından ve başlarına geleceklerden haberdar olduğu; (Adiyat, 100/11) Kur'an'ın kitlelere ulaşmasına engel olmak için tuzaklar kuranların cezasını ihmal etmediği, imhal ettiği (Tarık, 86/15-17) Yaratıcı'nın sonsuz kudret sahibi olduğu vurgulanmıştır.

Bilgisiyle her şeyi kuşatan, ebedi-diri, kendi kendine yeten Yüce Allah'ın gizli davranışları da, açıkça işlenen iyi ve kötü işleri de bütün detaylarıyla bildiği vurgulanmıştır.  (Taha, 20/110)

7. Mev'iza/Öğüt Üslubu

7.1. Genel Anlamda İnsana Yapılan Öğütler

Kıyamet'in sarsıntıları ile korkutulan insanoğlu, hemen bir öğüt üslubu ile muttaki olmaya davet edilmektedir. (Hacc, 22/1; Zümer, 39/16)

Dünyada verilen nimetler hatırlatılarak insana nankörlük etmemesi çağrısı yapılmaktadır. (Mürselat, 77/20-29) Bazı Kıyamet sahnelerinde meleklerin konuşmasının izne bağlı olduğu vurgulanarak, Allah'ın sonsuz kudretinin alan ve sınır tanımadığı, O'nun huzurunda görünür görünmez hiçbir güç izin almadan konuşamayacağı, görüş beyan edemeyeceği anlatılmıştır. (Mürselat, 77/34-36)

Borçlarını eksiltmeye çalışan ama haklarını eksiksiz isteyen insanlara, Alemlerin Rabbi olan Allah'ın huzuruna çıkacakları hatırlatılarak, ölçüyü tam yapmaları, hesapta kalem oynatmamaları, her tür ekonomik hileden kaçmaları öğütleniyor. (Mutaffifin, 83/1-6)

7.2. Müminlere Yapılan Öğütler

Davetin ve mücadelenin daha erken döneminde başlarına gelen sıkıntılardan, ambargolardan yılma eğilimi gösteren müminler zorluklara karşı direnmeye teşvik edilirken; diğer yandan kıyamet gününün kafirler için rahatlama değil, "bir ıstırap ve felaket günü" olacağı beyan edilerek haksızlıklarla mücadele içindekilerin morali yükseltilmiştir. (Müddessir, 74/7-10)

Kafirlerin inkarından, zevk-ü sefa içindeki dünya hayatından dolayı üzüntüye kapılan Elçi ve müminler teselli edilerek "onlara kısa bir süre hayatın zevkini yaşatır, ama sonunda şiddetli bir azaba sürükleriz." Denilerek moral verilmektedir. (Lokman, 31/23-24)

Hiç kimsenin mani olamayacağı azap hatırlatılıyor ve müminler başlarına Allah yolunda gelen sıkıntılara sabretmeye davet ediliyor. (Mearic, 70/1-5; İnfitar, 82/1-5)

7.3. Kafirlere, Suçlulara Yapılan Öğütler

"Dünyanın kozmik yapısının bozulacağı, dağların sarılacağı, göklerin paramparça olacağı, çocukların saçlarının ağaracağı"nın beyan edildiği bütünlük içinde Firavun'un Allah'a ve Elçi'sine isyanından söz edilmektedir. Konunun sonunda ise; sahnelerdeki dehşetten bahsetmenin gayesinin öğüt vererek uyararak doğru yola giden bir yola sevk etmek ve uyarmak olduğu belirtilerek, Kıyamet'in dehşet ve korkusunun hatırlatılmasının sebebi açıklanmaktadır. (Müzzemmil, 73/14-19)

Diğer bir sahnede ise, ağır boyunduruklar, boğazı tıkayan can yakıcı yiyecekler ve korkunç azaplarla tehdit edilerek, servet ve güç sahibi insanlardan tekelcilik yapmadan, ellerindeki imkanları infak etmeleri istenmiştir. (Müzzemmil, 73/16)

8. Yemin Üslubu

Kıyamet sahnelerinin yeminle başlaması hem olaya dikkat çekmek, hem de olayın önemine muhatapları ikna etmek içindir. (İnşikak, 84/16)

Nelere Yemin Ediliyor?

Fırtınalara, meleklere (Mürselat, 77/1-4); geceye, gündüze, ışığı ile karanlığı delen sabah yıldızına (Tarık, 86/1-4); burçlara, göğe, şahitlik edecek olanlara ve şahitlik edilenlere (Buruc, 85/1-3).

9. Aklı Harekete Geçiren Mesel Üslubu

Kıyamet sahnelerindeki birçok mesel ve edebi üslupla "Somuttan soyuta yöntemi kullanılarak insan aklına hitap edilerek Fıtri yeteneklerin harekete geçmesi istenmiştir. (Mürselat, 77/8-34) Yeniden dirilişe Kur'an'da insanın hiç yokken tek hücreden yaratılışı ve yağmurun buharlaştıktan sonra tekrar yağması delil gösterilmiştir. (Tarık, 86/8-12)

Bir sahnede ise ilk yaratma yeniden diriltmeye kanıt olarak ileri sürülmüştür. Çünkü ilk yaratmayı yapan, yeniden diriltmeyi de kolaylıkla yapar; ilk defa örneksiz modelsiz bir şeyi özgün olarak ortaya çıkarmak, onu taklit etmekten daha zordur (Mülk, 67/23-24). Kıyamet ve yeniden dirilme insan için mukadderdir: Nasıl hamilelikten sonra doğum, büyüme, yaşlanma ve ölüm geliyorsa, ondan sonra da kıyamet gerçekleşecektir. (İnşikak, 84/19)

9.1. Göz Kırpma Meseli

Kıyamet anidir "geliyorum" demez. Zaten Allah'ın bir şeyi dilemesiyle yaratması arasındaki zaman dilimi biz uzun algılasak bile O'na göre çok kısa bir süredir. Allah kararlarını süratle uygulamaya güç yetiren bir ilahtır:

"Bizim (bir şeyi) takdir etmemiz ve (onun meydana gelmesi) göz kırpması gibi bir anlık fiildir." (Kamer, 54/50)4

9.2. Karia ve Saçılmış Kelebek ve Saçılmış Yün Topakları Meseli

Karia'dır; kapıya dayanmış, içeri girmeye hazırlanan birinin çıkardığı gürültüdür; o halde Kıyamet kapıya dayanmış bir felaket gibidir. (Karia, 1-4)

Ateşin etrafında dönen, şaşkın vaziyette uçuşan pervaneler gibi insanlar yaşadıkça an be an ateşe yaklaşmaktadırlar, ama kelebekler gibi hem başlarına gelecek olan tehlikenin bilincinde değildirler, hem de şaşkın bir vaziyette rüzgarın önünde sürüklenmekten kendilerini kurtaracak güçleri yoktur. (Karia, 101/4)

Kur'an'ın beyanlarına göre insanlar "yavaş yavaş azaba yaklaşırlar" (Kalem, 44-45). Bu ifade insanların ellerinde bulunan oyalayıcı nimetlere güvenerek Hesap Günü'nü unutmalarını, ona hazırlık yapmamalarını ve aniden bir av gibi yakalanmalarını anlatmaktadır. Çünkü ölüm insanın başına ansızın gelir. İşte Kıyamet de her insana aynı şekilde yavaş yavaş ama ansızın gelir, baskın yapar.

Dağlar da insanlar gibi Kıyamet sahnesinin etkili olayları karşısında direnemeyecek, o sert ve haşin duruşunu kaybedip saçılmış yün topakları gibi yumuşak ve etkisiz hale gelecektir. (Karia, 101/5)

9.3. Ferdi Ölüm Meseli

İnsanın bireysel eceli, toplumun eceli ve hesabın çok kısa bir müddet içinde gerçekleşeceği, ifadelerin biçimine de yansımaktadır. (Kaf, 50/19-21) Kıyamet ölüm kadar yakındır; ölümle sanki eş zamanlıdır yeniden diriliş. (Kıyamet, 75/26-33)

9.4. Aslandan Ürküp Umutsuzca Kaçan Merkep Meseli

Öteki dünyaya inanmayan kafirler; bu dünyada ilahi hakikatten ve onun ortaya çıkaracağı tesirlerden "aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi" kaçarlar. Onların bu kaçışı ne bu dünyada ne de öteki dünyada bir işe yarayacaktır. Çünkü aslandan kaçmak mümkün değildir; eninde sonunda bir av malzemesi olarak nesneleşeceklerdir. (Müddessir, 74/49-56)

9.5. Bahar Meseli

İnsanların ve canlıların yeniden dirilişi Kur'an'da baharda tabiatın yeniden canlanmasına benzetilerek insan aklı harekete geçirilmek istenmiştir. Nasıl kışın cansız hale gelen tabiata baharda Allah, yeniden hayat veriyorsa; cansız hale gelecek olan dünyaya ve içinde bulunduğu aleme de hayat verecektir. (Hadid, 57/17.)

9.6. Dünya Hayatı-Ahiret Hayatı

Dünya hayatı, yağmurun yeşerttiği ürünler ekenlere sevinç verir. Ama sonra sararıp solar, kurur çorak toprak haline gelir: işte bu kadar kısa ve geçicidir. Bu dünya hayatı oyun ve geçici eğlence, gösteriş ve büyüklenme yarışı, çocuk sahibi, nüfus ve nüfuz sahibi olma hırsından ibarettir: Kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Fakat öte dünyada gökler ve yer kadar geniş cennetlerde, sonsuz lütuf sahibinin sınırsız nimetleri ve kafirlere şiddetli sonuz azap vardır. (Hadid, 57/20-21)

Geçici dünyayı severek ona tapınırcasına bağlanan kimseler için kıyamet günü, şiddeti yayılıp genişleyen, sıkıntı ve dehşet dolu bir gün olacaktır; Ahiret'in varlığına yakinen iman ederek eylemlerine aşkın anlamlar katan müminler için ise, aydınlık, sevinç ve mutluluklarla gönüllerin huzura kavuşacağı bir gün. (İnsan, 76/7, 10-11, 27)

10. Muhatabın Görüşlerini Aktarma-Muhatabın İtirazlarına Yer Verme Usulü

Kıyamet Sahnelerinde İnkar Edenlerin Gerekçeleri:

10.1. Akıllarını Kullanmayıp Gözleriyle Görmek İstemeleri

Kafirler, kıyamet sahnesindeki işaretleri görseler dahi "bu alışılagelmiş bir büyüdür" diyecek kadar ön yargılarının esareti altında, heva ve heveslerinin tutsağı durumundadırlar. (Kamer, 54/2-3)

Oysa akıllarını kullananlar için kıyametin varlığı; evrenin uçsuz bucaksız ufuklarında ve bütün mikro organizmalarda var olan gayelilik ve düzen; sonsuz kudret ve adalet sahibi bir ilahın varlığının, yeninden dirilişin ve nihai bir hesaplaşman hakikatine dair kesin deliller sunar. (Mü'minûn, 23/115-116.)

Ayrıca Yüce Allah tarih boyunca kesintisiz olarak uyarıcı elçiler göndermiştir; insanın özünde, çevresinde ve peygamberlerle gelen ilahi vahiy kaynaklarında pek çok delil indirmiştir. (İbrahim, 14/45.)

10.2. Esâtîru'l-Evvelîn Olarak Nitelendirmeleri

Hak ve adalet sınırlarını ihlal eden, günaha batmış kimseler, "eskilerin masalları" diyerek Allah'ın huzuruna çıkmayı inkar ederek yalanlarlar. (En'am, 6/125) Çünkü yaptıkları kötülüklerden dolayı onların kalpleri duyarlılığını kaybetmiş, pas tutmuş, hakikati anlayacak duyguları körelmiştir. (Mutaffifin, 83/10-17)

Bu itirazlara karşılık insanların bizzat kendi organları kendileri aleyhinde şahitlikte bulunacaktır. Canlandırma yöntemiyle insanın kulakları, gözler ve derilerinin sahibi aleyhinde konuşturulacağı beyan edilmiştir. (Fussilet, 41/21-23)5

Dipnotlar:

1- Belki doğrudan batınîlik olarak yorumlayamayız; ama benzeri eğilimlerin, meal-tefsir çalışması yapan Muhammed Esed'de bazı yansımalarını maalesef görüyoruz: Mâun Hamim/Aşırı sıcak kaynar su'yu "yakıcı ümitsizlik iksiri" diye temsili bir şekilde yorumlamıştır. Bkz. Kur'an Mesajı; Hacc, 22/19. ayet, 26. not, s.672; Muhammed, 47/15. ayet, 16. not, s.1038, En'am, 6/70. ayet, 62.not, s.240.

2- Bilinmeyenin bilinene benzetilerek anlatıldığı müteşabih ayetlerin özellikleri için bkz. Zümer, 39/23; mağara arkadaşları kıssasının anlatımı için bkz. Kehf, 18/19-29. Somuttan soyuta yöntemiyle akla hitap eden bir grup ayet için bkz. Mürselat, 77/8-34.

3- Eşkıya/bedbaht olanlarla saadet ehli/bahtiyarların karşılaştırıldığı bir grup ayet için bkz. Hud, 11/106-108.,

4- Allah'ın yaratmayı irade etmesi ile yaratması arasındaki zaman dilimi arasında kavramsal fark yoktur; konuyla ilgili diğer ayetler için bkz. 2/117, 3/47, 16/40, 19/35, 36/82, 40/68.

5- Kıyamet sahneleriyle ve bu sahnelerde kullanılan edebi sanatlarla ilgili daha geniş bilgi için bkz. Seyyid Kutup, Kur'an'da Kıyamet Sahneleri, çev. Mehmet Yolcu, Çizgi yayınları, İstanbul, 1991.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR