1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Dünyadan Haberler

Dünyadan Haberler

Temmuz 1993A+A-

Kaddafi de 'Değişim' Sürecinde!

Dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce müslümanın Mekke'de Hac için toplandığı günlerde 194 Libyalı, Mısır üzerinden Kudüs'e gitti. Libya yönetiminin işgalci siyonist varlığı fiilen tanıması anlamına gelen bu beklenmedik ziyaret, FKÖ yetkililerini şoka uğratırken ziyaretçiler, Kudüs'ün müslüman halkı tarafından yoğun bir tepki ve kızgınlıkla karşılandılar. Öte yandan İsrail Polis Bakanı Moşe Şahal ülkesi ile Libya yönetimi arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için gizli görüşmeler yapılmakta olduğunu açıkladı. Ülkesinde müslümanlara karşı acımasız bir saldırı kampanyası başlatan ve kısa bir süre önce tüm Arap ülkelerinin yöneticilerine "fundamentalist İslamcılar'i bir köpek gibi vurma" tavsiyesinde bulunan Albay Kaddafi'nin İsrail'i ne zaman ziyaret edeceği merakla bekleniyor!

(Impact International)

Tunus'ta Dikta Pratikleri

İsrail'in Mağrib ülkeleriyle ilişkileri gözle görülür şekilde artıyor. 500'den fazla İsrailli turist Cerbe Adası'nda dini bir kutlama düzenlemek için 5 Mayıs'ta Tunus'a gitti. Bu ziyaretçiler, Tunus'a girmelerine izin verilen ilk İsrail vatandaşlarıydı.

Bu siyonistlerle ilişkilerini geliştiren Bin Ali diktasının Nahda hareketini sindirme operasyonu sürüyor. Geçtiğimiz ay Nahda ile ilişkili oldukları belirlenen 62 kişi, 7 ile 11 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. 14'ü gıyaplarında yargılanan sanıklar silahlı eylem timlerine mensup olmakla suçlanmaktaydılar.

Öte yandan kadın haklan konusunda Arap dünyasında öncü olmakla övünegelen Tunus'ta sofi zamanlarda kadınların maruz kaldığı baskılar, Tunus'un bu imajını oldukça sarsmış görünüyor. 3 Haziran'da Uluslararası Af Örgütü tarafından yayınlanan bir raporda, çoğunlukla Nahda mensuplarının eşleri veya akrabaları olan yüzlerce kadının mesnetsiz olarak tutuklanması, dövülmesi ve tecavüze uğraması gibi olayların sistematik bir artış gösterdiği ifade edilmiştir. Raporda, gizlenen veya Tunus dışına kaçan Müslüman militanları ele .geçirmek için 1990 yılından itibaren polisin, kadınlara yönelik baskıları bir yöntem olarak kullanmaya başladığı belirtilmektedir

(Middle East International,-Impact Int.)

Kral Hasan'ın Kudüs'ü Kurtarma Çabası!

Fas Kralı Hasan İslam Konferansı Örgütü'nün Kudüs Komitesi'ne başkanlık etmekte. Temel amacı Kudüs'ün kurtuluşunu sağlamak olarak belirlenen bu komitenin kurulması da bilindiği gibi Kral Hasan'ın fikriydi. Geçtiğimiz ay Fransız televizyonunun 1. kanalında kendisiyle yapılan bir röportajda Kral Hasan Orta Doğu sorunu ve İslami hareketlerin nasıl engellenebileceği üzerine ilginç açıklamalarda bulundu.

Kral Hasan en ilginç açıklamasını ise Kudüs'e ilişkin olarak yaptı ve sadece Kudüs'ün müslüman kesiminin kendilerine iade edilmesiyle yetinebileceklerini söyledi, Ve "müslüman kesimi" ifadesini de "müslümanların dini mekanlarının bulunduğu yerler" diye sınırladı. Kral Hasan'ın bu açıklaması "Kudüs Komitesi"nin gerçek niteliğini anlama konusunda önemli ipuçları veriyordu.

(Impact Int.)

Cezayir'de Cunta Yargılamaları

Başkent Cezayir'in uluslararası havalimanının bombalanması davasına bakan devlet güvenlik mahkemesi, 26 Mayıs'ta açıkladığı kararında 38 mücahidi idama mahkum etti. Toplam 50 sanığın yargılandığı mahkemede idama mahkum edilen sanıkların yalnızca 12'si tutuklu bulunuyor. İdam cezasına çarptırılan 26 kişiye ise ceza, gıyaben verildi. Son cezalarla Cezayir'de cuntanın idam cezasına çarptırdığı mücahit sayısı 100'ü geçti. Fakat şimdiye kadar cunta yalnızca 6 kişinin idamını infaz edebildi. Müslümanları katletmenin İslami hareketi daha da tırmandırmaktan başka bir şeye yaramadığını gören cunta idam kararlarını bekletiyor.

Öte yandan FLN lideri Abdulhamid Mehri cuntaya FIS ile diyaloga geçme çağrısında bulundu. Mehri, halktan "üç milyon oy almış bir gücün gözardı edilmesinin mümkün olamayacağını" söyledi.

(Impact Int.- Middle East Int.)

FIS'in bildirisi

FIS'in siyasi işler ve dış ilişkiler komisyonu 16 Haziran Çarşamba günü son olaylarla ilgili bir kısmını aşağıya alıntıladığımız bir bildiri yayınladı:

"FIS, Allah'a ve cemaata karşı sorumluluklarına bağlı kalacak ve bütün komplolara karşı her zaman direniş gösterecektir.

Alman yetkililerinin Rabah Kebir'i tutuklama kararı, bu ülkeyi kendi anayasasını ihlal eder bir hale getiren haksız bir karardır.

Cezayir halkı bu komploları son derece hassasiyetle takip etmektedir. Kesinlikle ifade ediyoruz ki, bizleri zafere ulaştıracak olan şey sadece cihaddır.

Arap ülkelerinin, Almanya'nın ve diğer Batılı ülkelerin yetkililerine bir halkın iradesinin zorbalık ve baskılarla asla sindirilemeyeceğini; cunta ve işbirlikçilerinin devrilmelerinin işaretlerinin giderek daha açıkça görülmeye başladığını hatırlatıyor ye onları uyarıyoruz, Bu ülkelerin bir İslam devletiyle gelecekte iyi ilişkiler kurmak için hazırlanmaları, kendileri açısından daha hayırlı olacaktır."

(Resistance)

Mısır'da İdam Cezaları

27 Mayıs'ta Kahire'de askeri bir mahkeme Enformasyon Bakan Safvet Şerife suikast düzenlemek de dahil olmak üzere, polis ve güvenlik güçlerine yönelik çeşitli saldırılara girişmekle suçlanan Cemaat-i İslami üyesi 6 kişiyi ölüm cezasına çarptırdı. Böylelikle Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in çabasıyla İslami militanların yargılanmalarının sivil ceza mahkemelerinden, hükümet denetimindeki askeri mahkemelere devredilmesinden bu yana idam cezasına çarptırılan Cemaat-i İslami mensuplarının sayısı 22'yi buldu.

(Middle East Int.)

Sudan'a Yönelik Baskılar

Sudan'da Ömer el-Beşir yönetimine karşı dış baskılar artıyor. Suudi Arabistan'ın, özellikle Sudan'ı hedef alan "Afrika'da İslamcı terör hareketlerine mali destek veren ülkelere karşı mücadele edeceğine" ilişkin resmi açıklamasının ardından, Arap Para Fonu Sudan'a kredi vermeyi durdurduğunu açıkladı. Arap Para Fonu bu kararı Sudan'ın 220 milyon $ tutarındaki borcunu geri ödememesi üzerine aldığını bildirdi.

Öte yandan Sudan'ın Güney sorununa ilişkin karşı karşıya olduğu Batı baskısı da yoğunlaşma işaretleri veriyor. Sudan yönetimine karşı silahlı isyan sürdüren ayrılıkçı SPLA hareketinin birbiriyle çatışma içindeki iki fraksiyonu arasında 28 Mayıs'ta ABD'nin Hartum büyükelçisi Donald Peterson'un aracılığıyla bir ateşkes anlaşması imzalandı. Sudan yönetimini oldukça rahatsız eden bu gelişmenin ardından Birleşmiş Milletler Güney Sudan'daki durumu incelemek için bir heyet görevlendirdi. Bu arada İrlanda Dış İşleri Bakanı'nın Nisan ayı içinde gerçekleştirdiği ziyaretin peşi sıra, .vrupa Topluluğu'nun da Belçika, İngiltere ve Danimarkalı görevlilerden oluşan üçlü bir heyeti bölgeye göndermesi bekleniyor.

 (Middle East Int.)

Somalili Gerillalar Sudan'da eğitiliyor

Birleşik Somali Kongresi Başkanı Ferah Aidid'in geçtiğimiz Nisan ayının 20'sinde İran'a gittiği öğrenildi. Tahran'da Sudan ve İranlılarla özel bir görüşme yapan Aidid bu ülkelerden mücadelesine destek sözü aldı. Aidid, Somali'yi Amerika için Vietnam'a çevireceğini ve halk intifadasını başlatacağını belirtti.

Aidid ile Tahran arasındaki ilişkiler 1992'nin başlarında Rafsancani'nin Hartum'u ziyaretinden bir ay sonra başladı. İlk önce Sudan'la ilişkiye geçen Aidid, Hasan Turabi ile temaslarda bulundu. Daha sonra Sudan aracılığı ile İran'la görüşmeler yaptı. Şu anda Somalili müslümanlar Sudan'da Hizbullah kamplarında Devrim Muhafızları tarafından eğitiliyorlar. Tahran'daki buluşmada devrim rehberi Ali Hamaney, Aidid'in büyük şeytan ABD ile yaptığı mücadeledeki gayretini överek İslam Cumhuriyeti'nin hiç bir yardımı esirgemeyeceğini belirtti.

(el-Vatanü'l-Arabi)

Somali Katliamı Müslüman Askerlere Yaptırılıyor

Pakistan hükümeti 6 Haziran'da yaptığı açıklamada 5 Haziran Cumartesi günü Somali'de meydana gelen çarpışmada BM'ye bağlı Pakistanlı 22 askerin öldürüldüğünü ve 50'sinin de yaralandığını duyurdu.

Olay BM'nin Güney Mogadişu'da Somalili General Muhammed Aidid'e ait radyo istasyonunu ele geçirmesini protesto eden bir grup silahsız halka ateş açılması üzerine vuku buldu, Çatışma sırasında ölen Pakistanlı askerler havayoluyla ülkelerine gönderildi. Pakistan askerlerini Somali'ye gönderen İlk ülkeydi ve 18 bin BM askerinin 4.750 tanesi Pakistan'a ait.

(Daily News)

Güney Irak'lı Mültecilere Suudi Zulmü

Suudi Arabistan'ın kuzeyindeki Refha kampında Iraklı mültecilerin kötü yaşam şartlarını ve baskıları protesto etmek amacıyla yaptıkları gösteride, göstericilerin üzerine ateş açan Suudi polisi 9 kişiyi öldürdü bir çok kişiyi yaraladı. Çıkan çatışmalarda 4 Suudi polisi mülteciler tarafından linç edildi. Mayıs ayı içinde gerçekleşen olayları Irak El-Cumhuriyye gazetesi ancak Haziran ayı içinde haber olarak açıklayabildi,

Refha kampında Körfez Krizi sırasında Irak'tan kaçan Kuzey Iraklı 28 bin mülteci bulunuyor. Kampa yakın bir köyde ise 10 bin Irak savaş esiri barındırılıyor. ( Refha kampındaki kötü hayal şartlan ve baskıları dile getiren iki mektubu dergimizin Kasım 1992 sayısında neşretmiştik. Hak Söz)

(El-Alem)

Sürgündeki Filistinlilerin Üniversitesi

Lübnan'ın dağlık Merc-el Zuhur bölgesinde zorunlu ikametlerini sürdüren 396 Filistinli mücahidin yaşadıkları kampta eğitim faaliyetleri kesintisiz sürdürülmekte. Kampta açılan "İbn Teymiyye Üniversitesi"nin programında; İbranice dili de dahil olmak üzere 22 farklı ders yer alıyor. Sürgünler arasından 88 öğrencisi bulunan bu "Üniversite"nin en belirgin özelliklerinden biri öğretim üyesi sıkıntısının hiç bulunmayışı.

(Middle East Int.)

Kenya'da Müslüman Lider Tutuklandı

Kenya İslami Parti kurucularından Şeyh Halid Salim tutuklandı. Salim'in tutuklanması Mombasa şehrinde polisle müslümanlar arasında çarpışmalara yol açtı. İslami Parti, Kenya'da seçimlere başka parti listesinden girerek parlementoda sandalye kazanmıştı. Ülke anayasası parti kurmaya izin vermesini rağmen, mevcut iktidar İslami parti çalışmalarını engelliyor.

(el-Alem)

Eritre İsrail'in Peyki mi

Eritre nüfusunun %50'den fazlasını oluşturan müslümanlar, 1 Eylül 1961'den bu yana Habeşistan'a (Etiyopya) karşı kurtuluş mücadelesi vermişti İsrail ve SSCB destekli işgalci Etiyopya'ya karşı verilen mücadelede 100 bine yakın müslüman can verdi.

SSCB dağıldıktan sonra ve İsrail pazarlık ilişkilerine giriştikten sonra işgalci Etiyopya geri adım atmış ve Eritre'nin başşehri Asmara kurtarılmıştı. 23 Nisan 1993 günü yapılan referandumda halkın %99.9'u bağımsızlıktan yana oy vermiş, Eritre Kurtuluş Cephesi Lidere İssais Afewerki geçici olarak Devlet Başkanlığı'na getirilmiş ve Eritre'nin bağımsızlığı da BM tarafından kabul edilmişti.

Ancak bağımsızlıkla beraber Eritre'nin İsrail'in peyki olma ihtimali belirmeye başladı.

Marksist gerilla guruplarının müslümanların elinden zorla aldıkları topraklar "Atajin" adlı İsrail şirketine verildi Dünyanın en zengin balık rezervine sahip olan Eritre'nin balıkçılık sektörünün %95'i İsrailli şirketlerin eline geçti. Eritre'de İthalat ve ihracatın tamamı "Harun Kardeşler" isimli bir İsrail şirketinin elinde bulunuyor. Ayrıca İsrail, Sudan ve Mısır'ı sulayan Nil nehrinin Eritre'den çıkan sularını, büyük bir baraj yapımıyla kesme projesi üzerinde durmaktadır. Ve Eritre'nin hayati stratejik öneme sahip Dehlek adası, İsrail'in üstün teknolojiye sahip casus uçakları için bir üs olarak kullanılıyor.

(el-Arab)

Eritre'nin Kronolojik Tarihi

Eritre, Kızıldenizin kıyısında, 117.40C km kare büyüklüğünde bir alana sahip. 9 halk gurubunun oluşturduğu ülke nüfusu 3.5 milyon civarında. Halkın %90'ından fazlası müslüman ve kipti hıristiyan. Bu oran içinde müslümanlar daha büyük bir dilimi oluşturuyor. Yaklaşık 100 yıldır bu bölge yabancı hakimiyetinde.

16. yüzyılda Eritre Osmanlı Devleti'ne bağlıydı.

1890: Bir kaç misyonerlikle ticaret merkezinin kurulmasından sonra İtalyan kolonisi oldu.

1936: Kanlı bir savaştan sonra Mussolini, Etiyopya'yı İtalyan hakimiyetine zorladı.

1941: İngiliz birlikleri İtalyanları kovdu. II. Dünya savaşından sonra Eritre, BM namına İngiltere tarafından yönetilmeye başlandı.

1952: BM Eritre'nin Etiyopya'yla federasyon kurmasına müsade etti.

1961: İslamcı Eritre Kurtuluş Cephesi (EKC) kuruldu.

1962: Kral Haile Salassie bölgeyi ilhak etti ve Eritre'yi Etiyopya'nın bir vilayeti ilan etti. Bunun üzerine Etiyopya'ya karşı silahlı direniş başladı.

1970: Eritre Halk Kurtuluş Cephesi (EHKO kuruldu. 1981'e kadar EKC ile şiddetli çarpışmalara girdi. Bu çarpışmalardan EHKC güçlü çıktı. Yıllar içinde de kontrolünü, ülkenin ülkenin büyük bir bölümüne yaydı.

1987: EHKC sosyalist ideolojiye veda etti ve çok partili sistem için çaba harcamaya başladı.

1991 : ETüyopya birlikleri Eritre'de savaşı kaybetti, Onbinlerce EHKC savaşçısı başkent Asmara'ya yürüdü. Bir kaç gün sonra Addisababa'daki diktatöı Mengistu tarafından yönetilen askeri rejim yıkıldı. İki tarafın iktidar güçleri. Eritre'nin bağımsızlığı hakkında karar verilecek referanduma kadar, iki yıllık bir geçiş süreci kararlaştırıldılar.

1993: Nisan ayında yapılan referandumda halkın %99.8'i bağımsızlık yönünde oy kullandı. (24 Mayıs'ta bağımsızlık ilan edildi, BM, Eritreyi 192. devlet olarak tanıdı.)

(Die Woehe)

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR