1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Can

  3. Cüzamlılar Ülkesi

Cüzamlılar Ülkesi

Şubat 1999A+A-

"Kent insanları için allın ve kitap kolay ulaşılabilecek yerlerdedir ama her zaman önlerinde boyun eğdikleri sultanlar vardır."

Bir Özgürlük Savaşçısı

Korku ülkesi, dikenli tel örgüler arkasında yükselen lanetli bir şehir gibi, bir ürperti gibi içimize sinmiş, bir cüzamlılar ülkesi gibi kendine hapsetmiştir. Yolcunun hayatında kâbus dolu bir uğrak yeri gibi, bitmez anılar bırakır geride.

İnsani olan her şey bir çıkın gibi nizamiye girişme terk edilirken, ürkek yürekler esaretin İlk korkusunun çırpıntısı içinde, kıyıyı döven dalgaların sürüklediği bir atık gibi karaya vurduğunu hisseder.

Korku ülkesinde her şey bir cüzamlı olmak gibi ölümü beklemektir.

Berberin üç numaraya ayarlanmış makinasının sancılı tıkırtısı, yeşil haki rengin üzerinde askı gibi duran kirli beyinleri temizlerken, düşen parçalar bir cüzamlının vücudundan kopan uzuvlar gibi kendine yabancılaşır. Bir deli gömleği giymişçesine içine düşülen yalnızlık, zamana hapsolan bir tutsağın sessizliği gibi kendinden geçer.

Lanetli şehirde tel örgülerle çevrilidir zihinler. Yorum yok, itaat vardır. Bir karabasan gibi kıvranır zihinler, sancısı sürer. Soğuk duvarlar, soğuk renkler ülkesidir burası. Karanlık geleceğin belirsizliğinde, asık suratlının bir hırs ve kibir ile hata kabul etmez düşlerinin kendini beğenmişliği, bir günah keçisi cüzamlının üzerinde kabarır ve azgınlaşır.

Hadım edilen harem ağası bir uşak gibi zihni kısırlaştırılır cüzamlının. Beklemeyi, sinmeyi, susmayı, hayatı boyunca korkunun efendisine mutlak itaat etmeyi öğrenir.

Adımlar hizaya geçer; sayı sayar, slogan atar, marş söyler, selama durur adımlar.

Bir, Ki... Her şey tekdüzedir. Üç, Dört... Yankısı gelir itaat seslerinin. Bir, Ki, Üç, Dört ... Rap, Rap, Rap, Rap! Baskı, itaat, disiplin, esaret!

Ayakları prangaya vuran zincirin birer halkasıdır sayılar.

Korkunun asık suratlı efendisi hazzına varır ayak seslerinin.

Ritim tutan adımlar, yıllarca kazınmış beyinlere uygun adımlarla yeniden kazınır.

Hizaya sokulur adımlar. Hizaya getirilir cüzamlılar. Lanetli şehirde bir eziyettir zaman.

Bir değirmen taşının ağırlığınca dakika dakika ezilir ve yudumlanır. Bir tel boyu geceyi örten karanlık, düş gezgini yüreklerden yükselen özgürlük çığlıklarının yankısını ulaştırır yıldızlara. Ne gece biter, ne gün başlar.

Lanetli şehirde bir eziyettir zaman.

Buz satıcısı bir tüccarın, aşırı sıcak karşısında sermayesinin erimekte olduğunu görmesi gibi, geçen zaman acı verir çırpınan bedenlere.

Kasvetli gecenin gündüze devrildiği tan sökümünde, soğuk metal parçasının çıplak ve ruhsuz bedeninde donakalmış bir çift el için, zaman çok daha ağırdır. Kolları kelepçeli bir mahkum gibi süzülür ve bir diş ağrısı gibi geçmek bilmez anın acısını verir bedene.

Uyku tutmaz gecelerin basık tavanları, soğuk ve titrek bedenlerin sevdasını taşır sabaha. Dudaklarda bir hasret türküsü iki damla gözyaşı ile yutkunurken, sıcak bir tebessüm arar korku ülkesinin donuk ve soğuk renklerinde.

Sabah ölü doğan yeni bir güne başlarken, zaman hanesinden şafak düşer.

Yetenekleri köreltir lanetli şehir.

İpe asılan bir vücudun salınması gibi gün boyu süren bir boşluk içinde yükselen tehditler, korku üreten bir zihin işkencesine dönüşür. Bir ağır çekimde hayat yavaşlarken, günaşırı açılan bir kuyuyu kapatmak için bir kürek sapına koşulan en az dört çift el, emeği iğfal eder, insan tüketir lanetli şehir.

Bir ömür törpüsü aşındırırken zamanı, ağıla donen sürünün her akşam sayılması gibi, zaman işkencesinde günde beş kere katlanılmaza dönüşen içtimalar, korkunun efendisinin hükümranlığını sağlar cüzamlılar ülkesinde. Cüzamlı sayımla yatar, sayımla kalkar. Bedene geçirilen tek tip kıyafet, beyine giydirilen ideolojik formasyon ile kurşun asker üretir. Yine de, korkunun efendisi için bir serseri mayın gibi tehlikedir cüzamlı.

Gülmez korkunun asık suratlı efendisi bu ülkede. Ürker korkunun bozulacak büyüsünden ve yasak koyar cüzamlının Allah için günde beş kere içtimaya girmesine. Yasak koyar göklerin efendisine.

Bir cüzamlının özgürlük çığlığı yıkar korkunun büyüsünü ve itaatin baskısı kırılır köleleştirilmiş ruhlarda. Hurafesi yıkılır rahmet ocağının. Bir cüzamlının kıyamı, büyüsünü bozar rap rap seslerinin.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR