1. YAZARLAR

  2. Yılmaz Çakır

  3. Aşk Muhabbetlerinin Dayanılmaz Hafifliği

Aşk Muhabbetlerinin Dayanılmaz Hafifliği

Temmuz 1998A+A-

Yeni Şafak Gazetesi, birçok iyi niyetli yazarına ve çizerine rağmen, yayın hayatına başladığı günden beri müslüman camiada büyük oranda soğuk ve donuk bulundu. Bunda olaylara ciddi ve entellektüel birikimle yaklaşma adına, çok kere "tarafsız" gözükmek ile uzun bir zamandır "müslüman mahallesinde" pazarlanmaya çalışılan liberal anlayış ve tavırların yüceltilmesinin de önemli etkileri oldu.

"Gelenek" söyleminin, modern zamanların yeni ideolojisi liberalizmle harmanlanması neticesinde ortaya çıkan bir neşriyat gibi durdu Yeni Şafak. Moderninden, gelenekçisine kadar birçok kesimin kendi dünyasının renkleriyle boyadığı ve diktiği, nev-i şahsına münhasır bir "bohça" görüntüsü hiç eksik olmadı üzerinden. Öyle ki, birçok kez yayın kurulu değişti, yazarları değişti ama, görüntü genel hatlarıyla aynı kaldı.

Gazete bu günlerde yine bir değişim içine girdi. Bu sefer değişim, daha da liberal olmaya dönük bir istek taşıyor gibi. Başta Nazlı Ilıcak olmak üzere, gazeteye transfer edilen yeni kişilerin kimliği ve kişiliği, değişimin yönünü göstermektedir.

Bir dönem holding medyasının çıkarttığı gazetelerden birisine transfer olup, gazete batınca da soluğu yine Y. Şafak'ta alan kimi "muharrirler" de yazmaya devam ediyorlar.

Bunlardan, gazetenin yeni anlayışı ile de önemli oranda uyuşan Ömer Çelik, kadınlara ve aşka dair yazmayı "aşk ile" sürdürüyor.

12 Haziran tarihli Y. Şafak'ta, gazetenin "Ev Hali" sayfasını hazırlayan Nuran Ürkmez adlı hanım da Ö. Çelik ile "aşk üzerine" söyleşiyor. Hanımefendi soruyor: "Bir gazetenin köşe yazarı durmadan aşk aşk desin. Bu bizim okuyucunun çok da iyi anlayabileceği bir şey değil. Olur mu böyle köşe yazarı diyenler var. Onlara cevabınız ne?". Ömer Çelik, "Cevabım yok. Onlara sadece 'eyvallah' diyebilirim..." deyip buna aşka layık görülmek istenmeyen okuyucunun cevap vermesi gerektiğini söylüyor.

Öyle ya bunun cevabını okuyucu vermeli elbette. Mesela okuyucu demeli ki; Sayın Ö. Çeliksiz, "Erkekler aşktan eğlence çıkaracak kadar cesur ve yetenekli değiller" derken ya da "Kadınlar aşk gibi biricik bir şey karşısında kudret gösterisine girecek kadar pervasızlar" buyururken hangi kadınlardan ve hangi aşktan bahsediyorsunuz? Sizin Yeni Şafak okuyucusuna layık görüp de onlardan bazılarının bunu bir türlü anlamayıp kendilerine yakıştıramadıkları "aşk" ne menem bir şeydir. Ve mesela "Lale Devri" ile akrabalığı var mıdır? Asgari ücretle; öğrenci burslarıyla, başörtüsü yasaklarıyla, direnişlerle, MGK kararlarıyla, gece baskınlarıyla, irtica senaryolarıyla, gözaltılarla, işkencelerle, faili meçhullerle, baskı ve zulümlerle tanışıklığı nasıldır? "Aşktan eğlenti çıkartan" söyleminiz "öncelikli tehdit sıralamasında" kaçıncı sıradadır?

Ve sahi kimdir sizin yazılarınızı "erkeklerin muhalefetine rağmen kesip saklayan" hatun kişiler?

Bu hanımlar örneğin başörtüsü mücadelesine nasıl bakarlar, irtica senaryolarına karşı duyarlılıkları nasıldır?

Yazılarınızı kesip saklayan "nezih hanımefendiler", mezun olmaya bir hafta kala okuldan atılan öğrencilerin, hüzünlü ama bir o kadar da onurlu bakışlarını yansıtan fotoğraflarını da kesip saklarlar mı?

Yoksa ifade buyurduğunuz şekilde "sadece iki kişiye ait bir mevsim yaratmak için" çabalayan aşıkların dünyasında bunlara yer vermek "aşk üzerinde kahredici" etkiler mi yapar? Ne buyurursunuz?

Kutlarız sizi bay Ö. Çelik; Bayan N. Ürkmez sizi de kutlarız, "kadın sesinin haramlığı" tartışmalarından, kadın erkek "aşk üzerine" eğleşmeye ve söyleşmeye gelmek, kolay değil doğrusu. Siz aferinleri ve "aşkolsunları" çoktan hakettiniz ve tarihteki unutulmaz yerinizi şimdiden aldınız.

Bize gelince, beliğ üslubunuzla beyan ettiğiniz şekilde söyleyecek olursak, hala sindiremedik içimize ve hala yakıştıramadık kendimize, "sadece iki kişiye ait bir mevsim yaratmayı".

Doğrusu "Bir vücudun azaları gibi" olmayı hatırlatan kutlu sözü önemsiyor ve hâlâ "iki kişilik" dünyaların bencil coşkusunu, tutkusunu aldatıcı buluyoruz.

Size iyi "eğlentiler" diliyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR