1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. ‘OHAL Komisyonu Masumiyet Karinesini İhlal Ediyor’ İddiası
‘OHAL Komisyonu Masumiyet Karinesini İhlal Ediyor’ İddiası

‘OHAL Komisyonu Masumiyet Karinesini İhlal Ediyor’ İddiası

Levent Mazılıgüney, OHAL Komisyonu’nun masumiyet karinesini ihlal ettiğini iddia ettiği yazısında FETÖ ile mücadele adı altında büyüyen mağduriyetlerin Türkiye’nin önüne altından kalkması zor tazminat faturaları çıkarabileceğini söylüyor.

14 Mayıs 2019 Salı 14:52A+A-

Levent Mazılıgüney’in Meridyenhaber.com sitesinde yayımlanan yazısını ilginize sunuyoruz:

OHAL Komisyonu Masumiyet Karinesini İhlal Ediyor

OHAL Komisyonu 03/5/2019 tarihinde yaptığı duyuruda, kendisine yapılan 126.120 başvurudan 70.406’sını sonuçlandırdığını, bu başvurulardan 65.156’sını ret, 5.250’sini de kabul ettiğini belirtmiştir. Sayılardan da anlaşılacağı üzere, Komisyonun kabul oranı %7,5 civarındadır. Diğer etkenler yanında, kabul oranına ilişkin rakam bile tek başına Komisyonun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları bağlamında “sonradan oluşturulan etkili bir hukuki yol” olmadığının göstergesidir.

Ancak bugünkü yazımızın konusu Komisyonun etkili bir yol olmadığı hususu olmayıp, Komisyonun aynı oranda ret kararı vermesi halinde 100 binden fazla dosyada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinde düzenlenen “masumiyet karinesinin” ihlaline sebebiyet vereceği, ülkemizin bu kararlar nedeniyle ciddi bir tazminat yüküyle karşılaşacağı ve bunun bir sonucu olarak insan hakları karnemizin daha da zayıflayacağı hususudur. Peki, bu düşüncemizin kaynağı ve dayanağı nedir? Kaynak ve dayanak OHAL Komisyonunun vermiş olduğu kararlardır.

Zira Komisyon başvuruların tamamına yakınını “kurumu tarafından Komisyona intikal ettirilen personel bilgi dosyasında; başvurucunun kurumu tarafından FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu yönünde değerlendirmelerin bulunduğu” gerekçesiyle reddetmektedir.(1) Yani ret kararlarının gerekçesi, ilgililerin kurumları tarafından hiçbir yasal dayanağı olmayan ve Türk Ceza Kanunu’nun 134 ve devamı maddelerinde düzenlenen “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” kapsamında cezalandırmayı gerektiren ve kurum kanaati denilerek “hukukileştirilmeye” çalışılan fişleme bilgileridir.

Acaba kurumların gönderdiği fişleme bilgilerine yer vermek suretiyle Komisyon ilgililerin masumiyet karinelerini nasıl ihlal etmektedir? Bu sorunun cevabı için AİHM’in yerleşik içtihatlarına bakmak yeterli olacaktır. Zira AİHM, kamu otoriteleri veya resmi yetkililer tarafından hakkında soruşturma ya da kovuşturma yürütülen bir kişiyle ilgili olarak, yargılama süreci mahkûmiyet hükmüyle sonlanmadan ya da mahkûmiyet hükmüyle sonuçlansa bile bu aşamaya kadar (2) kişinin suçluluğuna ilişkin kanaat ifade edilmesi veya ceza yargılaması mahkûmiyet dışında kovuşturmaya yer olmadığı (3) ya da beraat kararlarıyla (4) sona ermesine rağmen yahut disiplin yargılamaları kapsamında verilen kararlarda (5) ilgilinin suçlu olabileceğinin belirtilmesinin masumiyet karinesinin ihlaline neden olduğunu (6) belirtmektedir.

AİHM’in konuyla ilgili ülkemiz hakkında da verdiği kararları bulunmakta olup bu kararlardan birine konu olay şöyle gerçekleşmiştir; öğretmen olan başvurucu hakkında Hizbullah terör örgütü üyesi olma suçlaması ile ceza davası açılmış, açılan dava devam ederken Milli Eğitim Bakanlığı, savcılığın elindeki delillerin başvurucunun yasadışı örgüt mensubu olduğunu gösterdiği kanaatiyle başvurucuyu öğretmenlik mesleğinden çıkarmıştır. Sonrasında Diyarbakır DGM belirli suçlara ilişkin kovuşturmaların ertelenmesine ilişkin 4616 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle başvurucunun "yasadışı örgüte yardım ve yataklık" suçunun söz konusu yasa kapsamında olduğuna hükmederek hakkındaki yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir. Başvurucunun meslekten çıkarma kararına karşı açtığı iptal davası Diyarbakır İdare Mahkemesi tarafından başvurucu hakkındaki DGM kararına atıfla "ceza yargılamasında, faaliyetlerinin yardım ve yataklık teşkil ettiği tespit edilen" başvurucunun meslekten çıkarılmasının yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun davasını reddetmiştir. AİHM bu başvuruyla ilgili verdiği kararında, masumiyet karinesinin ceza gerektiren herhangi bir suç isnat edilen kişiye ilişkin bir hukuki kararın, şahsın yasaya göre suçu kanıtlanmadan önce suçlu olduğu yönünde bir görüşü yansıtması halinde ihlal edilmiş olacağını belirterek Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin başvurucunun masumiyet karinesini ihlal ettiğine karar vermiştir. (7)

Yakın tarihli başka bir kararında da, idare mahkemesinde görülen bir disiplin davasının gerekçeli kararında henüz kesinleşmemiş olan ağır ceza mahkemesinin kararındaki bazı hususlara atfen ve idari yargılama neticesinde elde edilen bilgiler yerine bu karardaki bilgilerden hareketle başvurucunun terör örgütü üyesi olduğunu belirten ifadelere yer verilmesini masumiyet karinesine aykırı bulmuştur. (8)

Bu kararlardan çıkan sonuç, yasa dışı bir örgütle tespit edilen irtibata dayanılarak idari ceza verilebilmesi örgütün yasa dışı olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit olmasına bağlıdır. Başka bir ifadeyle, bu sebebe istinaden verilecek disiplin cezası ancak kararın kesinleşmesinden sonraki dönem için geçerli olabilir. Örgütün bu yönünü bilmeyenler için idare kendisi ayrı bir araştırma dahi yapsa, AİHS'in 7. maddesi gereğince suç ve cezalar geriye yürütülemeyeceğinden kişilere ceza verilemez. Yani, ihraçlarda geçmişteki değil, bugünkü bağ ortaya konulmalıdır.

AİHM’in konuyla ilgili içtihatları bu yönde olsa da, OHAL Komisyonu haklarında verilip kesinleşen bir mahkûmiyet kararı bulunmayan, hatta hiçbir adli soruşturma bulunmayan, takipsizlik (9) ya da beraat kararı (10) verilen kişilerle ilgili sadece kurum kanaatine dayanarak ret kararları vermekte ve bu kararlarında ilgililerin silahlı bir terör örgütüyle irtibatlı veya iltisaklı olduğuna, yani terör örgütü üyesi olduklarına karar vererek ilgililerin masumiyet karinelerini ihlal etmektedir.

Bu aşamada ilgililerce yapılması gereken, Komisyonun ret kararından sonra idare mahkemesine açtıkları davada bu hususları belirterek masumiyet karinelerinin ve dolasıyla adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini belirtmeleridir. 

---------------------

 

1.            Karar örnekleri için bkz. https://www.memurlar.net/haber/801657/ohal-komisyonundan-kurum-kanaati-karari.html; https://www.memurlar.net/haber/783287/ohal-komisyonu-ndan-dosyasinda-sadece-kurum-kanaati-olan-personel-hakkinda-karar.html.

2.            AİHM'in Matijasevic/Sırbistan Kararı, B. No: 23037/04, 19/12/2006, P.49; Nestak/Slovakya Kararı, B.No: 65559/01, 27/5/2007, P.90.

3.            AİHM'in Lutz/Almanya Kararı, B.No: 9912/82, 25/8/1987, P. 50-64.

4.            AİHM'in Sekanina/Avusturya Kararı, B.No: 13126/87, 25/8/1993, P.20-31.

5.            AİHM'in Daktaras/Litvanya Kararı, B.No: 42095/98, 17/01/2001, P.42-45; O./Norveç Kararı, B.No: 29327/95, 11/5/2003, P.33-41; Agosi/Birleşik Krallık Kararı, B.No: 9118/80, 24/10/1986, P.64-67.

6.            AİHM'in Panteleyenko/Ukrayna Kararı, B.No:11901/02, 29/6/2006.

7.            AİHM Çelik(Bozkurt)/Türkiye Kararı, B.No: 34388/05, 12/7/2011.

8.            AİHM'in Urat/Türkiye Kararı, B.No: 53561/09 ve 13952/11, 27/11/2018, P.58.

9.            https://www.memurlar.net/haber/773373/ohal-komisyonu-takipsizlik-dosyalarinda-kurum-kanaatine-nasil-yaklasiyor.html

10.          https://www.memurlar.net/haber/801657/ohal-komisyonundan-kurum-kanaati-karari.html

 

 

HABERE YORUM KAT