1. YAZARLAR

  2. ASIM ÖZ

  3. Neden Gazzeli Gülsüm İçin Ağlamıyoruz?
ASIM ÖZ

ASIM ÖZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Neden Gazzeli Gülsüm İçin Ağlamıyoruz?

05 Ocak 2009 Pazartesi 18:56A+A-

Salt şiir yazmadığı için vicdanını kaybetmeyen herkesin sevgisini kazanmış bir şairden, adalet ve özgürlüğün şairi Nizar Kabbanî’den onun bir yazısından söz etmek istiyorum. Kabbanî 25 Mart 1997’de El-Hayat’ta yazdığı bir yazıda şunu soruyordu:“Kana’da, Nabatiye’de öldürülen Arap kızlarımız için, Güney Lübnan’daki Cübeyl kızı için kim ağlıyor? Sina’da Bahr el-Bakar okulunun kız ve erkek öğrencileri için kim ağlıyor?” Kabbanî’nin sorularını Afganistan’dan Irak’a ve Filistin’e binlerce çocuk için tek tek sormak mümkün…

İsrail’in Gazze’ye dönük çirkin, ürkünç ve iğrenti verici saldırı eylemi bir haftayı aşan bir süredir devam ediyor. Kuşkusuz bu çirkin saldırıda en büyük zararı/yıkımı hayatın özü, ömrün çiçekleri ve gelecek yaşamın üreticileri olan kız/erkek çocuklar görüyor. Belki bu boyutu da gündeme taşımak amacıyla geçtiğimiz Cumartesi günü Özgür Çocuk Kulübü ve İHH'nın çağrısıyla Galatasaray Lisesi önünde velileriyle toplanan binlerce çocuk, Gazze katliamını protesto ettiler.

Öte yandan çocukların katledilişini şiir diliyle işleyen duyarlılıklar da gündeme getirilmeli. Bu zihinlerde şöyle bir soruyu çiçeklendirebilir: Şiir dili sıradan dilin dışında bir şey midir? Bu soruya yanıt vermek için dilin birbirinden farklı iki kullanımına veya boyutuna dikkat etmeliyiz. Bu dilin yazı ve konuşma dili olarak kullanımı ile şairin yaşadıklarından/yaşananlardan hareketle kendinde oluşan duygulanımları başkalarına açma ve onlarla paylaşmaya dönük kullanımına ilişkin boyutlardır. Elbette anlamların iletilme yolu salt şiir değildir. Şairin burada yaptığı anlamla birlikte içinde bulunduğu ruhsal durumları yansıtmaktır. Şiirin muhayyel bir söz olduğu bilinen bir şiir tanımıdır. Bununla kastedilen şiirin muhatap veya okuyucuda herhangi bir hal meydana getirmesi gerektiğidir. Şair bu amaç uğruna elindeki tüm araçlardan yararlanmak zorundadır.

  Bunca sözü şunun için söyledim: Toplumsal duyarlık noktasında çeşitli eylemlilikler içinde olan Ahmet Mercan’ın 3 Ocak’ta söylediği/yazdığı Gazzeli Gülsüm şiirini okudum bu gün. Kelimelerin aktarma gücüyle yaşanan duyarsızlıklara isyan eden bir şiirdir Gazzeli Gülsüm:

“Altı miyar eksiksiz seyrettiniz
Ben canlı yayında ölen Gazzeli Gülsüm
Zulüm ağını yıllara geriyordu siz sessizdiniz
Bir bomba aldı beni aniden
Kapı önünden gidişimi hissetmediniz

Kayıtsız bakarsa taştır gözbebeği
Sağır vicdanlara kurulur füze rampaları
Bilirim gitmeyi ben
incitmeden bir kelebeği
Yaşayabilenlere bıraktım
bakarken görmemeyi

Gazzeli Gülsüm ben
Bombalar yağarken doğdum;
taşlar havalanırken büyüyordum
dört yaşında kırk yıl gibi
Dostlar gelinmez diyarda
Düşman kapı dibi
Gazzeli gülsüm ben
ölenlerden sadece biri

Şemsiyeni aç anne dedim
bomba gelmesin
Önlemez şemsiye bu kini dedi annem
Öfke yerden kalktı karardı gökyüzü
Bombalar yağıyordu üzerimize
Annemle elele son defa baktık yeryüzüne

Ben gazzeli Gülsüm
ellerim küçücük
Bu yüzden yenildim
Yetim bir çocuk bulunsa yeryüzünde
Filistinli’dir der melekler
Oyun parkımız var cennette
Düşman çok, dostlar azaldı günden güne
Küçüldü dünya en güçlü yerinden
Bekliyorum şimdi hesapların açılacağı yerde

Ben Gazzeli gülsüm,
tanırsınız beni, her yerde ve evinizde;
çocuklar birbirine benzer alabildiğine
acemi bulut kadar sevimli ve temiz
Ölülerin isyanı var bu hale
Nerde diyorlar ebabiller,
gökyüzü neden sessiz

Mercan’ın şiiri yaşanan acıların bir parçası olmayı hedeflemiş bir şiir. O da tıpkı Kabbanî, Derviş ve diğer pek çok şair gibi acılara, sömürgecilere duyarsız kalmayarak şiirinin zekatını ödüyor. Şiirin üzerimize yüklediği sorumluluk üzerine pek söze gerek yok sanırım...

Yazı bittiğinde İsrail tankları üç Filistinli çocuğu daha katletti.

Ve bitmeyen sorular:

Dünya ölen İsrailliler için ürperirken Filistin’in kızları Meryem’in, Ayşe’nin, Hatice’nin, Fatıma’nın ve Gülsüm’ün öldürülmeleri karşısında niçin ürpermiyor?

İnsanlık, çocukluk her yerde bir değil mi?

Tel Aviv’deki, Siderot’taki çocukluk Gazze’deki çocukluktan daha mı üstün?

Çocuklar için iki ayrı adalet terazisi mi kullanılmalı?

Yoksa birinci, ikinci, üçüncü derece çocukluklar mı var?

Savaş makinesi İsrail’i ekonomik olarak finanse edenler duygusal olarak da finanse etmeye devam ediyorlar..

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum