1. YAZARLAR

  2. SÜLEYMAN CERAN

  3. Modern Salgında Son “Trend”: Tebowing
SÜLEYMAN CERAN

SÜLEYMAN CERAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Modern Salgında Son “Trend”: Tebowing

24 Ocak 2012 Salı 00:20A+A-

Fast food denen hızlı tüketim çılgınlığı, yalnızca beslenme alanında değil yaşam biçimlerinden inanışlara, tutum ve davranışlardan fikir sahibi olmaya kadar pek çok noktada etkisini belirgin olarak göstermekte. Bu değişikliklerin kalıcı olmamakla birlikte hızlı, eşzamanlı ve kitlesel seyrettiğinin de altı çizilmeli. Flash Mob ve Planking olarak beliren bu “trend”lere yeni bir akım eklendi: Tebowing.

tebowing.jpg“Tebowing” denen popüler etkinliklere, Amerikan Futbolu Ligi NFL’de Denver Broncos'da forma giyen Tim Tebow ilham kaynağı olmuş. Tebow, her maçı son çeyrekte geriden kazandıran “touchdown”larıyla yani altı sayıyla ödüllendirilen golleri ve maç öncesi yaptığı dualarıyla meşhur olmuş bir sporcu imiş. Modern zamanların kahraman yaratma savaşında son nokta Tim Tebow. Hakkında yazılan kitaplar, satılan tişörtler ve sanal âlemde atılan sayısız mesajlarla şöhreti, oynadığı sporun sınırlarını aşmış bir insan. Aynı zamanda dindar bir sporcu olan Tebow’un her maç öncesi sol dizi yerde, sağ bacağı 90 derecelik açı oluştururken, sağ dirseğini sağ dizinin üzerine koyarak yaptığı dua uyanık girişimciler tarafından bir akıma dönüştürüldü.

Planking’de yüzükoyun yatarak çekilen fotoğraflar paylaşım sitelerinde boy gösterirken bugünlerde de Tim Tebow’un dua stilini taklit edenlerin fotoğrafları dünyanın her yerinden sanal dünyaya taşınıyor. İşte bu eşzamanlı aksiyona “Tebowing” ya da “Tebowmania” adı veriliyor. Londra’dan Paris’e, İstanbul’dan Pekin’e kadar pek çok genç verdiği pozu uçsuz bucaksız internet dünyasına bırakıp birilerinin görmesini bekliyor.

Tebow’un dua stilinin “Düşünen Adam” heykeliyle benzerliği dikkat çekici. Auguste Rodin’in 20. yy.’ın ilk yıllarında yaptığı “Düşünen adam” heykelinin sayısız kopyası vardır. Bunlardan birinin de Türkiye’de garip bir şekilde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesine yine bir hasta olan Heykeltıraş Kemal Künmat tarafından 1953 yılında başlandığını ve Mehmet Pişdar tarafından bitirildiğini küçük bir ayrıntı olarak buraya kayıt düşelim. Rodin’in heykelinin, René Descartes’ın “Düşünüyorum öyleyse varım” (Cogito ergo sum) cümlesine paralel bir endişe ile yapıldığını bununla birlikte içerisinde “Yanılıyorsam, varım” (Si fallor sum), “Gerçek insanın içindedir” (Veritas est in Komine), “Anlamak için inanıyorum” (Credo ut intelligam) gibi Latince kökenli felsefi, derinlikli bir geçmişin hâsılası olduğunu unutmamak gerekir. Düşünen adam heykeli, bir endişenin, derdin taşa dönüşmüş hâlidir.

Modern insan, tarlalara üşüşen çekirgeler gibi önüne çıkan her şeyi, niteliğine bakmaksızın kullanıp kurutuyor. Düşünen Adam’ın formunu alıp evirerek gündelik kullanıma içini boşaltarak sunuyor. Denizin altında, havada, karada elini başına götürüp “düşünüyormuş” gibi yapan ve yer yer bunu çıplaklıklarıyla da servis eden bir toplulukla karşı karşıyayız. Hatta bazı karikatürlerde iş tamamen çığırından çıkmış durumda. Suriye’de katledilen insanların yakınları cesetlerin yanında dertli dertli düşünürken, uzaktaki bir gazeteci onların Tebowing yaptığını seyircileriyle paylaşır. Afganistan’daki işgalci Amerikan askerleri Afgan polisiyle birlikte Tebowing yapmaktadır; gariban polislerin neyle meşgul olduklarını anlamadıkları her hallerinden belli olur. İçi boş kanaatlerle, umarsızlıklarla dolu asosyal hayatlarını Twetter’da, “What’s happening?” sorusuna 140 harften oluşan anlamsız cümlelerle ve gereksiz fotoğraflarla cevap veren bir yığının dünyaya hızla yayılan virüse dönüştüğünü görüyoruz.

Neoliberalizmin ideolojik tezlerinin dibine, tam merkezine dinamit yerleştiren, işsizlilerin, sigortasızların, antiemperyalistlerin, dışlanmışların, harçların altında ezilen öğrencilerin sesi olan Wall Street'i İşgal Et (Occupy Wall Street) eylemlerinin, böyle bir aşamada ikinci ve önemli bir tercih olduğunu belirtmek gerekir. Arap Uyanışı’ndan ilhamla bir araya gelen gençler Amerikan nesli için bir alternatiftir. Dünya Ticaret Örgütü'nün 1999 yılında Seattle'da gerçekleştirmek istediği zirveyi engelleyen muhalif gençlerin çizgisi, 11 Eylül saldırılarıyla kesintiye uğramıştı. O günlerden tecrübe edinen antikapitalistler, yeni nesil gençlerle bu miras üzerine muhalif bir dil yaratıyorlar. Asya’dan Afrika’ya kadar 82 ülkede geniş kitlelerce mesajları sokaklara taşındı/taşınıyor. Medya tarafından gündeme taşınmasalar da, Nazi, bağımlı yahut Komünist olarak yaftalanmaya çalışılsalar da bu kuşağın 1968 hareketinden daha net, daha sağlıklı izler bırakacağını söylemek abartı sayılmamalı; ne de olsa %99 adına konuşuyorlar.

Uzun yıllardan beri kendi yarattıkları sanal, popüler, görsel dünyada insanlığın kalanından habersiz olarak yaşayan Amerikan halkının önünde iki seçenek belirmiş bulunmaktadır. Bugün gençler, Flash Mob, Planking ve Tebowing gibi günü kurtarmaktan başka kimseyi kurtarmayan, çılgın, sınırsız ve şöhret taşlarıyla döşenmiş bir yolda kaygısızca ilerleyen bir nesil olabilirler. Fast food’un sonu nasıl obezite ise, bu tip trendler de zihnin ve vicdanın obezleşmesiyle nihayet bulacaktır. Yahut kendi ülkelerinin ve tabi kalan dünyanın “öteki”lerinin hâlini umursayıp dertlenebilecekleri, kapitalizmin insanın emeğiyle, alın teriyle, kanı ve gözyaşıyla dönen çarkına bir çomak sokabilirler. Bunun için tüm Amerikalıların Rodin’in “Düşünen Adam” heykelindeki pozisyonundan öte derin anlamlar taşıyan içeriğine odaklanıp düşünerek karar vermeleri gerekmektedir. Ortadoğu kararını verdi. Avrupa her yönüyle çöküyor. Rusya ayakta. Uzakdoğu uzun uykularına devam etme niyetinde. Amerika’nın nihai kararını ise hep birlikte göreceğiz.

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum