1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Küresel operasyon söylemi bir tuzağa dönüşmesin
Küresel operasyon söylemi bir tuzağa dönüşmesin

Küresel operasyon söylemi bir tuzağa dönüşmesin

Hiç mi önemi yok marinada ezici bir tekebbürle resim veren Mehmet Ağar, Alaattin Çakıcı, Korkut Eken ve Engin Alan’ın 90’lı yıllar Türkiye’sinden 2020’ler Türkiye’sine taşımak istediklerinin?

28 Mayıs 2021 Cuma 09:59A+A-

Kenan Alpay’ın yorumu:

Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde Kemalist kadronun ispat-ı vücud sadedinde başvurduğu en önemli argüman siyaseti, kültürü, kurumları, kaynakları ve hedefleriyle Osmanlı’nın köklü ve radikal bir biçimde reddine dayanıyordu. Arkeolojik ve antropolojik yöntemlerle10-15 yıl gibi bir zamanda kökleri Etilere, Hititlere ve Sümerlere dayanan yepyeni bir Türk ulusu inşa edilmiş, Batı’ya meydan okuyan Müslüman-Osmanlı siyaseti yerine Batı hegemonyasına boyun eğmeyi ve medeniyetine tabi olmayı kabul etmiş laik bir ulus devlet ikame edilmişti. Ne var ki toplum, devlet marifetiyle kendisine dayatılan seküler-ulus kimlik modeline direnç göstermiş, Batı’ya karşı hadım edilmiş ama kendi toplumuna karşı alabildiğine ceberrutlaştırılmış devlet yapılanmasını tasfiye etmek üzere fırsat kollayıp imkânlar üretmeye çalışmıştır.

Yurtta sulh, cihanda sulh” sloganı Tek Adam ve Tek Parti Cumhuriyeti açısından bölgesel ve küresel düzlemde mevcut statükoya teslimiyetin en özlü ifadesi olarak işletilmiştir. Bırakın yüzyıllarca hâkimiyet altında tutulan Balkanları, Kafkasları ve Orta Doğu’yu Musul-Kerkük’le, Kıbrıs’la, Ege adalarıyla ilgilenilmesi dahi tehlikeli bir macera, bile isteye bataklığa sürüklenme sayılmıştır her zaman. NATO’ya girmek için Kore’ye binlerce asker gönderme zilleti Amerika-Türkiye ilişkileri bakımından en önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. SSCB’nin işgal ve nüfuz siyasetine karşı Truman Doktrini ve Marshall Yardımı kapsamında Türkiye’nin hızlı adımlarla Amerika’nın nüfuzuna girmesi çok boyutlu ve yapısal sorunları arttırdıkça arttırdı. Bu sorunların belki de en önemlisi 27 Mayıs ve 12 Eylül’den 28 Şubat ve 15 Temmuz’a uzanan askeri darbeler geleneğinin bu nüfuz sürecinden neşet etmesiydi.

Yazının devamı >>>