1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Kurban; Günümüzün İbrahim ve İsmail'leri
Kurban; Günümüzün İbrahim ve İsmail'leri

Kurban; Günümüzün İbrahim ve İsmail'leri

Hayatı ile Allah yolunda kurban olmaya aday olmayanın, en sevdiği şeyleri fedaya hazırlık için değil, eti ve başka menfaatler için kurban kesenin kurbanı, Habil'in değil, Kabil'in kurbanına benzer ve geçersizdir Allah katında.

13 Ekim 2013 Pazar 17:21A+A-

Kurban; Günümüzün İbrahim ve İsmail'leri

Mustafa SİEL

Kur 'ana Göre Kurban İbadetinin Menşei ve Hikmetleri

37.Saffat Suresi 99'dan 113'e kadar olan ayetlerde; İbrahim (as)'ın oğlu İsmail (as)'ı, gördüğü rüyalara yaptığı yorumlara istinaden Rabbinin emri olduğu kanaatiyle kurban etmeye teşebbüsü ile, oğlunun bu kanaati paylaşarak kurban olmayı kabullenmesi; kurban olayının tam gerçekleşeceği anda Yüce Allah'ın duruma müdahale ederek bu teşebbüsü gerçekleşmiş gibi kabul ederek, baba oğulun bu dehşetli teslimiyetini, mü'minler için kıyamete kadar hatırlatacak teslimiyet numunesi - sembolü olmak üzere kurban ibadetini tesis etmesi vakıası, ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

Kurban, birine - bir şeye yakın olmak kök anlamındaki Arapça garabe kökünden gelen bir terim olup, kişinin Allah'ın rızasına ulaşmasına, yani manevi anlamda Allah'a yakınlaşmasına vesile olan şey manasına gelmektedir.

Kur 'anı Kerimde, 22.Hac Suresi 33'ten 37'ye kadar olan ayetlerde, bazı hayvanları kesmek suretiyle eda edilen Kurban ibadetinin meşruiyeti, uygulanması ve diğer hikmetleri ile ilgili açıklayıcı bilgiler verildiği gibi;  5.Maide Suresi 27'den 31'e kadar olan ayetlerde de, Adem (s)'in iki oğlunun takdim ettiği kurban kıssası üzerinden kurban ve takva ilişkisi hakkında açıklamalarda bulunulmaktadır.

Kurban, Şahitlik ve Şehitlik İlişkisi

Tüm bu ayetlerden anladığımız kadarıyla kurban ibadeti en temelde, Allah'ın kendisine vermiş olduğu varlığa şükredip, bu şükrün gereği bu varlığını Allah yolunda ve onun ilkelerine göre yaşamak suretiyle (takva) salih amel olarak ta ifade etmek suretiyle hakka şahitlik eden bir Müslümanın; bu yolda en değerli varlıkları olan ailesini ve canını dahi Allah yolunda feda - armağan - kurban etmeye hazır olmasını ve gerektiğinde feda ederek şehit olmasını ifade ediyor, sembolik olarak.

Nitekim 33.Ahzab Suresi 22 ve 23. ayetlerde, Allah yolunda yalpalamadan cihad ederek hakka şahitlik eden iman sözüne sadık erler övülürken, onlardan bir kısmının sevdiği şey olan (nahbehu) şehitlik makamına eriştiği, bir kısmının da şehit olmayı gözledikleri (yenteziru), Allah'a olan ahitlerini, O'nun rızası dışında başka beklentilerle değiştirmediklerini bildirmektedir.

Suriye'de Ateş Hendeklerinde Şehit Edilen Kurbanlar

Hepimizin bildiği gibi 85.Buruc Suresinde, sırf tek Rabbimiz Allah'tır dedikleri için ateş dolu hendeklerde yakılarak şehit edilen mü'minlerden övgüyle bahsedilmektedir. Bu gün benzer sahneleri başta Myanmar, Suriye ve Mısır olmak üzere pek çok islam beldesinde gördüğümüz gibi, bilhassa Suriye'de daha yalın ve sıkça şahit olmaktayız. Bilhassa Suriye'li mü'minlerin Esed'i Rab tanımaya ve secde etmeye zorlanmaları, bu uğurda diri diri yakılmaya kadar varan işkence ve katliamlara tabi tutulmaları, günümüzde müminleri yok etmek için ateş hendekleri kuranları ve bu hendeklerde yakılarak şehit edilen müminleri ortaya koymaya yetmektedir.

Bu gün Suriye'de mallarını ve canlarını ortaya koyarak hakka şahitlik eden ve yüz binden fazlası şehit edilen Müslümanlar, Habil'in ve ateş hendeklerinde yakılarak şehit edilen kurbanların izinde olduğu gibi; onlara bu canavarlıkları reva gören rejim güçleri de, Kabil'in ve ateş hendeklerinde müminleri yakanların izindedir.

Bu gün her kim ki Suriye'de kıyam eden müminlerin yanında ise, Habil'in ve hakkın yanında; her kim de Esed rejiminin yanında ise, Kabil'in ve batılın safındadır. Habil'in ve hakkın safında olanlar ahirette onlarla beraber olacakları gibi, Kabil'in ve Esed rejiminin safında olanlarda ahirette onlarla beraber olacaklardır. Hak batıl savaşında tarafsızlık söz konusu olmayıp, böyle olduğunu sananlar aslında batılın saflarındadırlar ve akibeti onlarınki gibi olacaktır.

İbrahim'ler, İsmail'ler ve Meryem'ler Mısır'da

Mısır'da Yusuf (as)'ın ve Musa (as)'ın izini takip eden İhvan safındaki Müslümanlar, firavunların izini takip eden batı aşığı ve uşağı Mübarek ve çetesinden iktidarı almaya ve Yusuf ile Musa'nın tevhidi yönetimini hakim kılmaya niyetlendiler. Bu uğurda gerektiğinde şehitliği göze aldıklarını kefenleriyle meydanlara çıkarak ortaya koymak suretiyle hakka şahitlik ettikleri meydanlarda, günümüz Firavun, Haman, Karun ve ordularınca binlercesi şehit edildi. Böylece yukarıda değindiğimiz 33.Ahzab Suresi 22 ve 23.ayetlerde ifade edildiği gibi, hakka şahitlik edenlerden kimi şehit edildi, kimi de sıkıntı ve işkenceler altında şehitliği bekliyorlar. Batı ve uşağı firavunları karşısında eğilmeyerek, Allah'a olan ahitlerini O'nun rızası dışında başka beklentilerle değiştirmediler.

Öyle ki, şehit edilenler arasında İhvan hareketinin öncülerinin çocukları ve damatları da vardı. Bu öncüler, tıpkı İbrahim gibi kendi canlarını ve çocuklarının canlarını ortaya koydular. Neticede bu öncüler Mısır'ın yeni Firavuni yönetimince hapis ve işkencelere tabi tutulurken, çocuklarından ve damatlarından bir kısmı, keskin nişancılarla kasıtlı hedef alınarak vurulmak suretiyle meydanlarda şehit edildi.

Bilhassa İhvan liderlerinden Muhammed Bilatici'nin kızı Esma'nın şehadeti sarstı yürekleri. Günümüzün Ali İmranlarını, Zekeriyya'larını, İbrahim'lerini, İsmail'lerini ve Meryem'lerini (hepsine selam olsun) gördük Mısır meydanlarında ve zindanlarında.

Yazının Devamı…