1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Koronavirüsle Birlikte Günlük Dile Bulaşan Yabancı Kelimeler
Koronavirüsle Birlikte Günlük Dile Bulaşan Yabancı Kelimeler

Koronavirüsle Birlikte Günlük Dile Bulaşan Yabancı Kelimeler

Mehmet Doğan yazısında, koronavirüs gündemi içinde kendi kültürümüze ait kelimeler olmasına rağmen yabancı kelimelerle hastalığın tanımlanmasını eleştiriyor.

04 Haziran 2020 Perşembe 13:44A+A-

KARAR / Mehmet Doğan

Yeni tanrımız: Hijyen!

Korona/taçkıran salgını, günlük dile bazı kelimelerin bulaşmasına yol açtı. İzolasyon, enfeksiyon, dezenfekte, karantina, pandemi ve hijyen, bunlardan sadece birkaçı, fakat en çok kullanılanları. Hatta bir üçleme (teslis) bile dillere dolandı: Maske, mesafe, hijyen! 

Bir tek “mesafe”miz kalmış. Boşa yorulmayalım, “mask, distance, hygiene” diyelim bitsin!

Fakat İngilizler öyle der mi? Mesela üçüncü kelime “hygiene” midir? Yoksa “kleaning”mi, “healt” mi?

Biz bilmediğimiz kelimeleri kullanmayı severiz. Bildiğimiz kelimeler meseleyi sıradanlaştırır. Mesela izolasyon yerine tecrid veya yalıtma desek, bu sıradan bir şey olur. İzolasyondaki büyüleyici tesiri meydana getiremeyiz. Bütün kelimeleri örneklemeye gerek yok, böyle bir psikolojik zemin var. 

İşte bu zeminden beslenen bir kelime: Hijyen. Hijyen aşağı, hijyen yukarı. Nedir bu kelimenin aslı? Eski fransızcadan türkçeye sözlüklerimiz “hygiyéne”i hıfz-ı sıhhat, yani sağlık koruma olarak çevirmişler. İngilizceden türkçeye sözlükler ise “hygiene”e “sağlık bilgisi, hıfzıssıhha” demişler. 

Ya “hijyenik”? Ona da “sıhhî” diyorlar. Buna kullanılmasına göre, “sağlıklı” diyebiliriz. (Aman ha, “sağlıksal” deyip de başımıza iş açmayın).

Bugün en meşhur tıp otoriteleri dahi hijyeni “temizlik” karşılığı olarak kullanıyorlar. “El hijyeni” ne demek? “El sağlığı” değil elbette, böyle denilince işin içine başka şeyler de girer. Kast edilen el temizliği olmalı. O zaman hijyenik de temiz olur! Acaba, bu otoriteler steril, yani mikroplardan arıtılmış mı demek istiyorlar? 

Velhasıl, çok kullanılan bir kelime ve belirsizlikten besleniyor, gücünü belirsizlikten alıyor!

Peki bu kelimenin aslı ne? 

Bu batılılar acayip! Binlerce yıllık kelimeleri var! Hijyen de öyle. Bu kelimeyi, eski bir Yunan ilahesine borçlular: Hygieia (galiba, Hayecia okunur). 

Yunan mitolojisinde sağlık tanrıçasının adı bu. Yunan tıbbının tanrısı Asklepios’la birlikte Hygieia’ya da tapılırmış. Sağlığın temelinde neden inanç var? Başlangıçta Hygieia ile Asklepios arasında bir münasebet kurulmazmış. Fakat, zamanla Hygieia, Asklepios’un kızı olarak kabul edilmiş, daha sonra da nasıl olduysa, eşi olmuş!

Zincirin bir halkası daha var: Latince. Hygieia ve Asklepios kültleri milattan üç asır önce Roma’ya geçmiş. Hygieia’yı küçümsemeyin sakın, Hygieia’nın sembol hayvanı yılandır. Bazı tasvirlerde gösterişli bir yılan, Hygieia’nın tuttuğu kaptaki sıvıyı içerken resmedilir.  

Tıbbın bu yılanına her yerde rastlarız!

Hygeia, sıhhat ilahesi/tanrıçası olunca, hygeian sıhhat ilahesine mahsus, teşmilen de sağlık koruma ilmine ait oluyor. 

Dedik ya, kelime eski yunancadan latinceye, oradan da bütün batı dillerine geçmiş. Neden, İngilizler, Fransızlar, Almanlar…bizim gibi dillerini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için harekete geçmiyorlar? 

Yerleşik kelime artık o dilindir, etimolojisine bakıp ırkçı bir tavırla hareket edilmez. Bir taşı yerinden sökersen, başka taşlar da oynar ve sonunda duvar yıkılır. 
Peki, nasıl oldu da biz, Yunan tanrıçasına yöneldik? Biz kelimeyi, kavramı kendi kültürümüz ve medeniyetimiz içinde “hıfzıssıhha” olarak ifade ettik, mitolojiyi görmezden geldik. 

Tıpta latinceye yöneliş, dil devrimi yıllarında oldu. Neden? Bu uzun bahis. Zaten bu sorunun cevabını verdiğimizde, dil devriminin asıl amacı da ortaya çıkıyor. 

Ankara’da Hıfzısıhha Müessesesi vardı. Sonradan sağlık bakanı ve başbakan olan Refik Saydam’ın adıyla anılmıştır. Bu müessese, 1928’de kurulmuş, bu yüzden ismi böyle. Yoksa 1934’te kurulsa idi, ne olurdu? Bunu tahmin etmek zor!

Hıfzıssıha Kurumu sağlığımızı korumak için bir hayli hizmet görmüştü. Serum üretmiş, aşılar üretmiş…1992’ye kadar canlı bir kurum. 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2/11/2011’de Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devredilmiş.

Biz hıfzıssıhhayı muhafaza edemedik, onu muhafaza edebilse idik, hem köklü bir kurumumuz devam edecekti, hem de 19. Yüzyılın ortalarında oluşturduğumuz tıp dili korunacaktı. “Efendim ne gereği var, bunu kimse anlamaz.” Peki beyler, Avrupalı “hygene”yi anlar mı? Eğer mitoloji bilgisine vakıfsa anlar. Bilmesi de gerekmez, böyle bir kavram vardır ve kullanılmakta, bilinmektedir. 

Biz “hıfzıssıhha”yı sildik, yerine “sağlık koruma”yı getirdik. Neden yahu? Bu bir geçiş, bu burda durmaz; işin varacağı yeri söyleyeyim: Bir adım sonrası, Hijyen Kurumu! Belki zamanda “kurum”da gider, gelir institution! Yok canım derseniz, “hijyen enstitiüsü” neyinize yetmez!

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT