1. YAZARLAR

  2. Rasim Ozan Kütahyalı

  3. Kemal Kılıçdaroğlu, Sezen Aksu ve Orhan Gencebay
Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

Yazarın Tüm Yazıları >

Kemal Kılıçdaroğlu, Sezen Aksu ve Orhan Gencebay

08 Eylül 2010 Çarşamba 12:00A+A-

Türkiye’nin bir Kendini Saklayanlar Cumhuriyeti olduğunu daha evvel yazmıştım... Bu ülkenin yurttaşları kendi kimliklerini saklayarak, yok sayarak ya da inkâr ederek var kalmaya çalışıyorlar. Bu durum birey birey yurttaşların suçu değil bir bütün olarak sistemin suçu... Bu ülkede “kökenli” olmak serbest ama o kimlikte olmak yasaktı yıllar yılı. Bazen bu yarı-faşist sistem daha da azmanlaşıyor ve o inkâr edilen “köken”inden ötürü bile insanları sorumlu tutuyordu...

Kemal Kılıçdaroğlu da hayatı boyunca bu yarı-faşist sistemin tasallutu altında yaşamış bir insandı... Dersimliydi, Alevi ve Kürt idi. Daha geriye gidildiğinde birçok Dersimli gibi İttihatçıların alçak katliamından hayatını zor kurtarmış bir Ermeni ailesinden gelme olasılığı yüksekti. Kılıçdaroğlu bu kimliğini hep inkâr etti, hiç yaramazlık yapmadı, sistemin arzu ettiği tip bir adam oldu. SSK Genel Müdürlüğü makamına kadar geldi... Fakat Kılıçdaroğlu’nun atalarını katletmek isteyen o alçak zihniyet, peşini bırakmadı...

28 Şubat darbesinin insanların hayatını bitirmekle görevli en önemli kurumu Batı Çalışma Grubu 1998 yılında Kılıçdaroğlu’ya dair bir rapor yazdı. Gizli ibareli olup Başbakanlık’a sunulan o raporda Kılıçdaroğlu için “Kürtçü, Mezhepçi ve Bölücü” deniyordu... “Gerçek soyadı Karabulut olup, Dersim isyanına katılan Kureyşan aşiretindendir” deniyordu... “Annesinin ismi Yemuş’tur, Ermeni’dir” deniyordu... “Kurumun yaptığı ihalelerde kendisi gibi Alevi-Kürt ve Ermeni dönmesi müteahhitlere 25 trilyonluk ihale kazandırmıştır” deniyordu...

Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP, Ergenekon avukatlığını sürdürmeye devam eder mi bilemem ama “Ergenekon nedir?” diyenlere yukarıda Kılıçdaroğlu’ya dair yazılmış bu alçak fişlemeleri dikkatle okumasını tavsiye ederim... Bu ülkede Dersim isyanına katılan bir ailedenseniz, bunu belli eden soyadınızı değiştirseniz de fişlenmekten kurtulamazsınız... Sabah akşam “Ben Türkmen’im, Horasan erenlerinden geliyor ailem” gibi inkâr cümleleri edin yine de size Ermeni annenizi ve Kürt-Alevi babanızı hatırlatırlar... Kimliğinizden utansanız, reddedip “Ne Mutlu Türk’üm diyene” de deseniz, ailenizin destek verdiği Seyit Rıza’yı katledenlere “Ulu önderlerimdir” de deseniz, bu alçak zihniyet kökeninize dair bilgileri yedekte bekletip sizin üstünüzde yine hegemonya kurar...


Ve bugün maalesef Ergenekon zihniyetinin, darbecilerin BÇG’sinin, hakkında böyle rapor tuttuğu Kılıçdaroğlu bu alçak zihniyetle aynı saflarda mücadele ediyor
... Türkiye’de sistemin bir başarısı varsa işte böyle devşirme yaratma yeteneğinden kaynaklanan bir başarıdır. Sistemin kökeninden ötürü hakkında böyle nefret dolu raporlar yazdığı bir adam bu sistemin en büyük savunucusu partinin başına geliyor ve bu raporu yazan Ergenekon zihniyetindeki insanların “umudu” oluyor... Ustaca bir kaset operasyonuyla partinin başına getiriliyor ve bu operasyon sonucu CHP’nin oylarını arttıracağı ve Ergenekon rejimini yeniden kurtaracağı hesaplanıyor Dersimli Kemal Bey’in... Ergenekon yapılanması tarafından “Kürtçü, Mezhepçi, Bölücü, Ermeni” diye fişlenmiş olup, bugün o alçak fişlemecilerin umudu olan Kemal Bey...

İşte bu Kemal Bey bu zihniyete direnmiş, kendisi gibi devşiril(e)memiş onurlu sanatçıları fişlemeyi de kendine görev sayıyor bu aralar... Kendi gibi Stockholm sendromundan mustarip bir kişiye konuşmuş Kemal Bey, uydurma şeyler bularak Sezen Aksu’ya “Kenan Evren’i desteklemiş, darbeciymiş, şimdi de bu anayasaya ‘Evet’ demesi tutarlı” diyor... Aynı şekilde Orhan Gencebay’ı da itham ediyor...

Sezen Aksu 2002 yılında, daha AKP iktidarda değilken Ergenekon generallerinin ve Ergenekon medyasının küfürleri altında Kemal Bey’in utandığı ve reddettiği kimliğinin şarkılarını söylemiş bir insandır... Kılıçdaroğlu meydanlarda habire “mertlik ve yüreklilik”ten bahsediyor. 30 ağustos gibi bir günde hem de o 2002 konjonktüründe Kürtçe ve Ermenice şarkılar söyleyebilmektir esas mert ve yiğit tavır... Sezen’in hayatının aşkı Onno Tunç’un anadiliyle şarkılar söyleyerek o güzel insanı yâd etmek ve bununla gurur duymaktır yürekli insan olmak... Sezen çıkıp “Onno da aslında Horasan erenlerindendir. Türkmendir, valla Ermeni değildir” deyip o zırva ulusalcı marşlardan birini söyleyip “Hayır” cephesinde olsaydı ne güzel olacaktı değil mi Kemal Bey? Ya da Orhan Baba kendisinin şarkılarını yıllarca yasaklamış, kasetlerinin satılmasını engellemeye çalışmış, Orhan Gencebay’ı sevenlere yıllarca hakaret etmiş bu zihniyetle aynı cephede olsaydı ne harika olacaktı...

Aksu ve Gencebay kendi kimliklerini, aşklarını, inançlarını ve sanatlarını inkâr etmedikleri için büyük insanlardır... Kendi kimliğinden utanıp, kendini aşağılayan sistemin adamı olanlar bu büyüklüğü kavrayamazlar...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum