1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. Karargâh Evleri'nde neler oluyor?
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

Karargâh Evleri'nde neler oluyor?

20 Mart 2009 Cuma 13:12A+A-

Karargâh Evleri soruşturması, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın bir ihbarıyla başladı. MİT, 2005'te Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde, içinde albayların da yer aldığı illegal bir yapılanmayı rapor etti. Raporda, Karargâh Evleri'nin şemasına da yer veriliyordu.

Karargâh Evleri'ni, Ergenekon Terör Örgütü davası tutuklu sanıklarından İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'in TSK'da yapılanmak için kurduğu ileri sürülüyor. Karargâh Evleri hakkındaki beş sayfalık 'çok gizli' rapor, İP Genel Merkezi'nde ele geçirilince tuhaf bir durum ortaya çıktı. Ciğer, kediye servis yapılmış. Bu aşamadan sonra olay, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların da ilgi ve yetki alanına girmiş oldu. Savcı Zekeriya Öz, İP'te bulunan gizli raporu 3 Nisan 2008'de Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı'na gönderdi ve nasıl bir işlem yapıldığını sordu. Askerî savcılığın, 2 Haziran 2008 tarihli cevabından, soruşturmanın yeni başlatıldığı ortaya çıktı.

Albay Cengiz Köylü, Ergenekon'a üye olduğu gerekçesiyle 9. Ağır Ceza tarafından tutuklandı. Köylü, Karargâh Evleri şemasında yer alan üst düzey subaylardandı. Bu aşamadan sonra ilginç gelişmeler yaşanmaya başlandı. İP'lilerin 'hayırlı olacak' diye alkışladığı bir operasyon gerçekleşti. Aralarında İP'lilerin de bulunduğu bazı siviller askerî savcılık tarafından gözaltına alınarak sorgulandı. Daha sonra serbest bırakılan siviller arasında hayatında cep telefonu kullanmamış yaşlı kişilerin bulunduğu ve bunların üzerinden onlarca hat alındığı anlaşıldı. Azıcık bir ön araştırmayla bunun bir saptırmaca olduğu fark edilebilecekken, alakasız siviller askerî yargının önüne çıkarıldı. Sonra İP yöneticisi bir kişinin 'bilirkişi' olarak adı geçti. Onlarca elektronik mühendisliği hocası dururken yapılan tercihi izah etmek zor. Akademisyenlerin de bileceği bir konuda, yargılanan kurumun yöneticisini bilirkişi kabul etmek, soruşturma ile ilgili soru işaretlerine sebep oluyor. Ergenekon davasının geciktiğini savunanların 2005'te başlayan bir sürecin hâlâ dava aşamasına gelmemiş olmasıyla ilgili şikâyet etmemesi manidar. Enteresanlıklar son günlerde çoğaldı. Kayseri'de üç astsubayın konuyla ilgili sorgulandığı haberlerini 'nihayet' diye değerlendirecektik, fakat hevesimiz kursağımızda kaldı. Astsubaylara, Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Komutanlığı'nın emrini tutuklu Albay Köylü lehinde düzenledikleri gibi muğlâk bir suçlama yapıldı. Bugün Gazetesi ise tutuklanan astsubayın sözlü emri, safça intranete (kurum içi internet) atarak alenileştirdiğini yazdı. Yani Ergenekon tutuklusu Cengiz Köylü için yapılan yardım kampanyasını alenileştirdiği için komutan Tümgeneral Rıdvan Ulugüler'in gazabına uğramışlar. Karargâh Evleri soruşturmasındaki yavaşlığı ile rekora giden Askeri Savcı Ahmet Zeki Üçok'un, astsubaylar konusundaki hızı da şaşırtıcı. Bugün Gazetesi'nin diğer iddialarının ise gerçek olmamasını diliyorum. Zira haberde hipnoz ve ilaçla ifade alındığı ileri sürülüyor. Avukatlar ve astsubayların yakınlarının ifadeleri maalesef Bugün'ü doğrular nitelikte. Avukatların görüşememesi, sağlık kontrolleriyle ilgili şüpheler kafa karıştırıyor.

EMİNAĞAOĞLU NOTU: YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Nuriye Akman'a 'sandıktan çıkanın her şey demek olmadığını' söylüyor. Yargıyı da millî iradenin bir parçası olarak anlatıyor. Tespit doğru ama buradan varılan sonuç yanlış. Ömer Bey'e şunu sormak gerekiyor: Millî irade, yasama organı ile iletişimini sandık yoluyla kuruyor. Yargı ile iletişimi hangi yolla kuruluyor? Bizim bilmediğimiz telepatik bir kanal mı var acaba ya da yargı mensuplarının içine mi doğuyor milli iradenin ne istediği? Evet yargı da millî iradenin bir parçasıdır, millet adına denetler, yargılar ve ceza verir. Millî irade ile iletişim ise yasama organı vasıtasıyla ve yine SANDIK üzerinden kurulur. Zira yargının dayandığı bütün mevzuatı yasama organı üretir. Millî iradenin yargıya tecellisi bu şekilde gerçekleşir. Demek ki, sandık tam da Ömer Bey'in söylediğinin aksine her şeydir, demokrasinin tek belirleyici unsurudur. Onu küçümseyerek ve hatta reddederek millî iradenin parçası olunamaz.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT