1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. İran'ın Sistan-Belucistan'daki ayrılıkçı Sünni hareketle mücadelesi derinleşiyor
İran'ın Sistan-Belucistan'daki ayrılıkçı Sünni hareketle mücadelesi derinleşiyor

İran'ın Sistan-Belucistan'daki ayrılıkçı Sünni hareketle mücadelesi derinleşiyor

al-Monitor yayınladığı haberde, İran'ın Sünni gruplarla yaşadığı çatışmaları ve Sünnilere yönelik baskıyı analiz ediyor.

02 Mart 2025 Pazar 16:15A+A-

al-Monitor sitesinde yayınlanan bu yazı HAKSÖZ HABER tarafından tercüme edilmiştir.


İran devlet medyasına göre, Sistan-Belucistan eyaletindeki stratejik Çabahar kentinde düzenlenen bir operasyon sırasında, İran güçleri Ceyş el-Adl'ın bir üyesini öldürdüklerini ve altı kişiyi de tutukladıklarını açıkladı. 

Ceyş el-Adl, Şii teokrasisi ile yönetilen bir ülkede Sünni İslam'ın takipçisi olan etnik-dini Beluç azınlığın haklarını savunmak amacıyla kurulmuş silahlı bir yapılanma olarak ortaya çıktı. İran ve ABD tarafından “terörist” örgüt olarak tanımlanan grup, 2012 yılından bu yana İran hükümet güçlerini hedef alan ve çoğunlukla komşu Pakistan'dan gelen ölümcül sınır ötesi saldırılar düzenlemesiyle biliniyor.

Ceyş el-Adl bu hafta, İranlı yetkililerin "terörizm" olarak değerlendirdiği Çabahar'daki patlamayla başlayan bir dizi yeni saldırının sorumluluğunu üstlenmesinin ardından, eyalet başkenti Zahedan'daki yerel konut vakfında da bir hükümet çalışanını vurarak yaraladığı bir başka saldırı gerçekleştirdi.

İran düzenlediği ayrı bir istihbarat operasyonunda gruba ait  ait büyük bir silah zulası keşfettiklerini bildirdi. Tasnim Haber Ajansı'na göre operasyon sırasında tekfiri militanlara ait 200'den fazla ateşli silah, makineli tüfek, RPG ve 20 kg'dan fazla patlayıcı ve fünye içeren dört silah deposu ele geçirildi. Silahların yakıt konteynerleri içinde İran'a sokulduğu bildirildi. İranlı yetkililer Sünni gruplara atıfta bulunmak için “tekfiri militanlar” sıfatını kullanıyor.

Pakistan ve Afganistan'la sınır komşusu olan vilayette uzun süredir çatışmalar yaşanıyor ve İran hükümeti Sünni isyancıların ülkeyi istikrarsızlaştırmak, iktidarı zayıflatmak ve nihayetinde devirmek için mezhepçi bir misyon üstlendiğini iddia etmeye devam ediyor.

İran; ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'ı Sünni isyanları finanse etmek ve eğitmekle suçladığı bir açıklama yaptı. İstihbarat Bakanı İsmail Hatib Perşembe günü bölgeyi ziyareti sırasında, "Düşmanın Sistan-Belucistan'da güvenliği zayıflatma girişimlerinin başarısızlığa mahkum olacağını" söyledi. Hatib, İran düşmanlarını komploları gerçekleştirmek üzere “yabancı ajanlar” kiralamakla suçladı. 

İran'da Sünni isyanların yeniden canlanması, Batılı ve bölgesel rakipleriyle jeopolitik gerilimler yaşayan İran için, özellikle hassas bir döneme denk geliyor. Ülke içinde ise İran son üç yılda yaygın hükümet karşıtı protestolar, kötüye giden bir ekonomi ve etnik ve dini azınlıklar arasında artan hoşnutsuzlukla baş etmeye çalışıyor.. 

Özellikle Sistan-Belucistan, Eylül 2022'de 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin gözaltındaki ölümünün ardından, ülkede huzursuzluk zirveye ulaştı. Zahedan'da, Amini'nin ölümünden iki hafta sonra “Kanlı Cuma” olarak bilinen kaotik protesto gününde güvenlik güçleri 100'den fazla sivili öldürdü. 

Uzun vadeli çözüm yok 

Belucilere ve daha geniş Sünni topluluğa yönelik sistematik ayrımcılık sadece evlerinin yakınında uygulanmıyor. Kırk yılı aşkın bir süredir İran hükümeti, Şii nüfusun çoğunlukta olduğu başkent Tahran'da yaşayan Sünnilerin, Cuma namazlarını kılabilecekleri bir Sünni camisi inşa edilmesi yönündeki taleplerini defalarca reddetti. Sünni din adamları tarafından özel binalarda kurulan gayri resmi ibadet mekanları bile İran güvenlik güçleri tarafından sık sık kesintiye uğratıllarak ve şiddetle basılmaya devam ediyor. 

Ceyş el Adl'ın faaliyet gösterdiği Sistan-Belucistan, İran'ın en az gelişmiş bölgelerinden biri olmaya devam etmekte olup, yoksulluk ve işsizlik seviyeleri endişe verici olan bir bölge olarak öne çıkıyor. Tarihsel şikayetler ve mezhepsel gerilimlerle daha da şiddetlenen devlet güdümlü marjinalleşme, bölgeyi isyanlar için verimli bir zemin haline getirdi.

Yaşanan son gerilimler Tahran'ın durumu kontrol etmeye çalışırken karşı karşıya kaldığı hassas dengeyi gözler önüne seriyor. Silahlı grupların artan varlığı, sınır güvenliği endişeleriyle birleşince zaten istikrarsız olan duruma yeni bir istikrarsızlık katmanı daha ekliyor. 

Tahran'ın etkili ekonomik ve siyasi reformlar yapmadan sert önlemlere başvurması, yerel halkı daha da yabancılaştırma ve şiddet döngüsünü tetikleme riskini de aynı oranda artırıyor.

İran hükümeti periyodik olarak Ceyş el Adl ve diğer sünni gruplara karşı askeri operasyonlar başlatmış olsa da, Sünni silahlanma sorunu hala çözülememiştir. Pakistan ve Afganistan ile olan gözenekli sınırlar da silahlu gruplara geri çekilme ve yeniden toplanma şansı vererek İran güçlerinin varlıklarını ortadan kaldırmasını zorlaştırıyor.

Buna ek olarak, devletin kenara ittiği Sünni topluluğun, anlamlı bir siyasi katılımını reddetmesi de krizi daha da derinleştiren önemli unsurlardan biri.

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum