1. YAZARLAR

  2. M. HASİP YOKUŞ

  3. İran rejimi kime hangi ahlak dersi veriyor?
M. HASİP YOKUŞ

M. HASİP YOKUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

İran rejimi kime hangi ahlak dersi veriyor?

19 Eylül 2022 Pazartesi 17:02A+A-

İran’ın Sakız ilinde yaşayan 22 yaşındaki Jina (Mahsa) Amini; akrabalarını ziyaret etmek amacıyla ailesiyle birlikte 13 Eylül Salı günü Tahran’a gitmiş, Tahran’da Ahlak polisi tarafından giyinme kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, üç gün sonra ise tedavi gördüğü hastane morgunda cenazesi ailesine teslim edilmişti. Hastane doktorları Jina’nın ölüm nedenini beyin kanaması olarak açıklarken, İran polisi ölümünün kalp krizi sonucu gerçekleştiğini iddia ediyor.

Takiyeyi her türlü yalan, dolan ve entrikayı meşrulaştırma aracı olarak bir yaşam ve kültür biçimine dönüştüren İran rejiminin resmi açıklamasını ciddiye almak elbette mümkün değil. Jina’nın ailesinin gözleri önünde “başörtüsü konusunda eğitilmek” üzere polis tarafından yaka paça gözaltına alındığı görüntülere bakılırsa bu eğitimin(!) karakolda nasıl devam ettiğini kestirmek zor değil.

Dini vecibelerini yerine getirmekte ihmalkâr ve kusurlu davranan kişilere uygulanacak müeyyideler ayrı bir tartışma ve uzmanlık konusu ama İran’da başörtüsü uygulamaları, diğer pek çok çarpık uygulamada olduğu gibi dostlar alışverişte görsün misali göstermelik ve karikatür bir uygulamaya dönüşmüş.

Yıllarca İran’daki çarpık dini uygulamalar “Şah’ın nesliyle ancak bu kadar oluyor, siz asıl devrimin çocuklarını görün” diye geçiştiriliyordu. Ancak, aradan yıllar geçtikçe ve devrimin ayak izleri belirginleştikçe esasında bu çarpıklıkların önemli bir kısmının bizatihi bu devrimin üzerinde yürüdüğü zeminden kaynaklandığı ortaya çıktı. Kerbela ve Hz. Hüseyin’in şahadeti üzerinden ve pek çok sahabeye hakaret edilerek bin dört yüz yıllık hadiseler bu rejim tarafından bilinçli, planlı ve programlı bir şekilde ısıtılıyor. Mazlumiyet duygusunun canlı tutulduğu bu etkinliklerin esas itibariyle kendi tabilerine “Sünnilerden intikam alacaklısı” duygusunu aşılamaya ve pekiştirmeye dönük fasit bir politika olduğunu Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de ve bu devrimin ayak izlerinin ulaştığı diğer tüm bölgelerde gördük.

Madalyonun diğer yüzüne gelince: kadın ve özgürlük üzerinden İslami değerlere saldırmayı alışkanlık haline getiren organize din düşmanları için Jina’nın katledilmesi bulunmaz bir fırsattır. Dahası, İran rejiminin mezhepçi taifeci anlayışına öncelikle kendi içerisinden yani devrimin çocuklarından güçlü bir itiraz ve muhalif dalga yükselmektedir. Nüfusunun yüzde sekseninin düzenli namaz kılmadığı, baskıyla örtünmek zorunda kalan ama buldukları ilk fırsatta örtülerini fırlatmayı dört gözle bekleyen bu seküler karakterli muhalif dalgaya karşı İran rejiminin daha fazla şiddete başvuracağı, dolayısıyla, Jina olayı benzeri daha çok olayın yaşanacağını öngörmek mümkün. Beri tarafta bu tarz olayları gerekçe göstererek ve insan hakları söyleminin arkasına saklanarak İslami değerleri aşağılamaya ve tahkir etmeye teşne kişi ve çevrelerin art niyetli istismarlarını göz ardı etmemek gerekiyor.

Bölgemizin kaderi mi bilmiyorum ama neredeyse hiçbir hadiseyi kendi doğal mecrası çerçevesinde, ilkesel ve ahlaki bütünlüğü içerisinde tartışma zeminimiz kalmamış. Tüm olaylar bir şekilde siyasal ve ideolojik bakış ve değerlendirmeler için bir malzemeye dönüştürülerek tüketiliyor. Günlerdir medya ve sosyal medya üzerinden bu müessir olay Kürt ulusalcıları tarafından ‘Jina’nın Kürtlüğü’ üzerinden gündemleştirilirken, seküler çevreler tarafından ise ‘dinin baskıcı boyutu’ üzerinden gündemleştiriliyor.

Mamafih kendini İslama nispet edenlerin olumluluklarının da, olumsuzluklarının da bir şekilde İslama ve Müslümanlara fatura edileceği bilinen bir gerçektir. IŞİD, FETÖ vb. yapıların yol açtığı hasar ve tahribatların izlerini silmek yakın zamanda mümkün görünmüyor. Bu fasit halkaya İran da dâhildir.

 

YAZIYA YORUM KAT

6 Yorum