
İnsani yardım mı yoksa sömürgeci şiddet mi?
Batının insani yardımı ile sömürgeci şiddet her zaman müttefik olmuştur; ilki sömürgeciliğin kalıcılığını güvence altına almak için bir araçtır.
Ramona Wadi’nin Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Gazze İnsani Yardım Fonu'na (GHF) yönelik incelemeler artarken İsrail ordusu, Hamas'a atıfta bulunarak “Filistinlilere terörist grup olmayan başka bir elden yemek yeme fırsatı” sağladığını söyleyerek ajansın operasyonlarına destek toplamaya çalıştı. Ordu ayrıca Filistinli sivillere kasıtlı olarak ateş açmadığını, ancak “kaotik bir durumda düzeni sağlamaya” odaklandığını belirtti.
Bu arada ABD, GHF için 30 milyon dolarlık fonu onayladı ve diğer ülkeleri ajansı mali olarak desteklemeye çağıracağını söyledi. Gazze'deki soykırıma karşı hala kayıtsız kalan ve İsrail ile ABD'nin Gazze'deki eylemlerine gerçek anlamda karşı çıkmayan açıklamalara bel bağlayan uluslararası toplumun buna uyması pek olası görünmüyor. Ancak GHF tarafından kurulan dağıtım yerlerine alternatif yardımlar olmadan Filistinliler ölüm tuzaklarına düşmeye devam ediyor.
Al Jazeera, 27 Mayıs'tan bu yana dağıtım noktalarında 583 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 4,186'sının da yaralandığını bildirdi. Son zamanlarda dağıtım merkezleri yakınlarında öldürülen Filistinlilerle ilgili olarak İsrail ordusu sivillere ateş açtığını kabul ederken, GHF ise kendi tesisleri yakınlarında öldürülen Filistinlilerden haberdar olmadığını söyledi.
İsrail ordusu “erişim yollarını yeniden düzenlediğini” söyledi. İsrail insani bir ortamda insani yardım sağlayamaz. İnsani yardımın askerileştirilmesi ve silahlandırılması sadece Hamas'ın ve daha geniş anlamda Gazze'deki Filistinlilerin ortadan kaldırılmasına yönelik söylemi ilerletmeye hizmet eder.
İsrail Dışişleri Bakanı X'te bir açıklama yayınlayarak BM'yi “Hamas'ın yanında yer almakla” suçladı ve ordunun “asla sivilleri hedef almadığını” belirtti. Bu açıklamaların saçmalığı sadece diplomatik atışmaların büyük bir kısmını oluşturmakla kalmıyor; aynı zamanda İsrail'in Gazze'deki soykırımına ilişkin anlatıyı da belirliyor.
"BM şimdi bir karar vermelidir: BM kendi tekelini ve Hamas'a fayda sağlayan -dolayısıyla savaşı uzatan- bir sistemi korumayı mı tercih ediyor yoksa Gazze'deki sivillere insani yardım ulaştırmakla mı ilgileniyor?" İsrail Dışişleri Bakanlığı açıklamasını sonlandırdı.
Açıklama, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in “Gıda arayışı asla bir ölüm cezası olmamalı” diyerek GHF'yi eleştirmesine yanıt olarak yapıldı.
BM her zaman Filistinli sivillere yardım ulaştırmakla ilgilenmiştir. İnsani yardımın Filistinliler açısından BM kimliğinin önemli bir parçası haline gelmesi, hem İsrail'in Gazze'deki sömürgeci varlığının meşrulaştırılmasındaki rolünün hem de yerleşimci-sömürgeciliğiyle suç ortaklığının kefaretidir. Sömürgeleştirme ve sömürgesizleştirme arasında bir seçim yapılmadığı sürece, hiçbir zaman bir seçenek yoktu.
BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Filistinlilere insani yardım ulaştırmaktan fazlasını yapamazdı. Filistinlilerin siyasi haklarını ilerletecek hiçbir gücü yoktu. Ancak UNRWA'nın faaliyetlerinin sonlandırılmasıyla insani yardım İsrail'in sömürgeci çıkarlarıyla tamamen uyumlu hale geldi. İsrail'in soykırımının suç ortağı olan uluslararası toplum, kınama açıklamalarının ötesine geçmeyi reddediyor. Guterres'in açıklamasına baktığımızda, “yiyecek aramak” ne kadar insani? Filistin halkının çıkarlarını gözettiğini iddia eden bir açıklama bile gıda yoksunluğunu onaylamadan onları savunamaz.
Soykırım ve mevcut zulümlere uluslararası uyum ile daha önceki sömürgeci temeller arasında Filistinlilerin nasıl hayatta kalması bekleniyor? İnsani yardım ve sömürgeci şiddet her zaman müttefik olmuştur; ilki sömürgeciliğin kalıcılığını güvence altına almak için bir araçtır.
* Ramona Wadi; bağımsız bir araştırmacı, serbest gazeteci, kitap eleştirmeni ve blog yazarıdır. Yazıları Filistin, Şili ve Latin Amerika ile ilgili çeşitli temaları kapsamaktadır.








HABERE YORUM KAT