1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Hâlden infak etmek...
Hâlden infak etmek...

Hâlden infak etmek...

Fatma Barbarosoğlu bazı Müslümanlarda bulunan infakın farklı çeşitleri hakkındaki gözlemlerini aktarıyor.

24 Mart 2023 Cuma 12:00A+A-

Fatma Barbarosoğlu / Yeni Şafak

İyi dediler iyi olduk

I- Telefonda konuşuyorduk. Ben onu doğup büyüdüğü ve hiç ayrılmamakla iftihar ettiği Fatih semtini yazması için ikna etmeye çalışıyordum. “Mesulsün” dedim. “Her tanıklığın bir bedeli var. Çocukluğundan başlayarak mekânların, seslerin, gölgelerin, Fatih’i Fatih yapan kişilerin aksini kâğıt üzerine düşürmelisin.”

Her zaman yaptığı gibi kaçacak bir alan buldu kendisine. Revnakoğlu’nun İstanbul’unu anlatmaya başladı. Ben onu yazmaya zorlarken o beni bir kitabın sayfalarına çeker, sonra beni orada bırakır giderdi. Her seferinde, “Bu defa aldanmayacağım” der, yine aldanır, beni kilitleyip gittiği sayfaların arasında bir vakit oyalanırdım.

O, Revnakoğlu’nun Fatih’ini anlatırken “Tamam ben ona bakarım” dedim aceleyle.

“Bak” dedi. “Senin için ne büyük hazine.”

“Ben sendeki hazinenin peşindeyim. Bütün o tanıklıklarının. Duyguyu ve bilgiyi zapt etmek zorundayız. Aklına geleni yaz. Sonra tekrar tekrar okur gözden geçiririz. Hemen şimdi, biraz önce konuştuğumuz bütün o hatıra mekânlarını yaz.”

“Hatıra dedin de... Huriye Hanım’ın annesinin beni hayran bırakan hikâyelerini...”

“Gelinlik atölyesi olan Huriye Hanım’ın annesi mi?”

“Evet, esasında Huriye Hanım’ın mücadelesi... Gelinliklerin şık, asil ve tesettüre uygun olması için verdiği mücadele... Onları yazmak lazım...”

“Tamam, Huriye Hanım ile derinlemesine mülakat yaparak başlayabilirsin...”

“Huriye Hanım’ın annesini de yazmak lazım. Çok asil, latif bir hanımefendi. İki cümlesi kayıtlı zihnimde. Evleneceği zaman...”

“Ben senin maksadını anladım. Bana anlatacaksın, yazmanın borcu da benim haneme kayıtlı kalacak...”

“Yok, Fatma öyle bir şey değil. Beni hakikaten çok etkileyen iki cümlesi var.”

“Yaz o zaman o iki cümleyi. Yazını okuyunca öğrenmiş olurum.”

“Dur şimdi...”

Çare yok. O şevk ile, tane tane anlatacak. Dönüp dönüp yeniden anlatacak. Böyle geçmemiş miydi ömrümüz... O anlatandı, ben dinleyen. Sonra dinlediğini yazan. Sonra yazdığı okunan, okununca tekrar anlatılan: “Bak sana anlatayım da sen şimdi bundan ne hikâyeler, ne ibretler çıkarırsın...”

“...”

“Huriye Hanım’ın annesi iyiliği ile nam salmış bir hanım. Her edası, her tavrı iyilik ile zarafetin müşahhas hâli adeta. Herkes her defasında şaşırır ‘Siz ne kadar iyisiniz’ demeden edemezmiş. O her zaman ‘İyi dediler, iyi olduk’ dermiş.”

“ ‘İyi dediler iyi olduk.’ Hakikaten çok güzelmiş. ‘İyi diyelim iyi olalım’ hâl hatır sorma faslında çok rastladığım bir cümledir. Ya da ‘İyi demek adet olmuş, iyiyiz diyelim’ şeklinde olan bedbin ifadeyi de biliyordum, ama ‘İyi dediler iyi olduk’ ifadesini ilk defa duyuyorum. Çok güzelmiş.”

“Estağfurullah demiyor. Tevazu bu kadar güzel ifade edilsin.”

“ ‘İyi dediler iyi olduk’ ifadesinde bir hikâye saklı sanki...”

“Evet. Evlendiği delikanlının âmâ bir kardeşi varmış. Etraftan çok itiraz eden olmuş. Bununla evlenme, yarın annesi, babası ölünce kaynına sen bakmak zorunda kalacaksın diye.”

“Evlenmiş ve...”

“Çok teferruatı bilmiyorum. Evlenmiş ve ona ‘Sen ne kadar iyisin’ demişler.”

II-

Yukarıda okumuş olduğunuz satırlar 2022 sonbaharının son demlerinde bir telefon sohbetinde gerçekleşti. “İyi dediler iyi olduk” cümlesini merhumun ruhuna rahmet okuya okuya bir müddet zihnimde gezdirdim ve toplum ile bireyin bir davranış üzerinden buluşmasını hadis-i şerif üzerinden “okudum”. “Kişiyi yüzüne karşı övmeyiniz.” Kendisini iyilik üzerinden methedenlere “İyi dediler iyi olduk” diye karşılık veren bu eski zaman hanımefendisi, iki gün önce farklı bir yerden karşıma çıktı.

Abdülkerim Kuşeyri’nin Letâiü’l-İşarat / İlahi Kelam’ın Sırları adlı tefsirinde Bakara Suresi’nin 3. ayet-i kerimesini, “Onlar gayba iman ederler, namaz kılarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler”i tefsir ederken hakikat ehline dair ifade ettiği şu satırlarda: “ ....Şeriat ehlinin infakı mallarındandır, hakikat ehlinin infakı ise hâllerinden infak etme tarzındadır. O halde insanların bir kısmı malının yirmide birini veya iki yüzde beşini infak etmekle yetinir. Bu yaklaşımda bütün mallarda “nisap miktarı” dikkate alınır. Hakikat ehline gelirsek, onlar bütün hâllerinden ve hazlarından bir ânı bile kendilerine ait kabul etselerdi, başlarına kıyamet kopardı.” (s. 28)

Zihnimde yeni bir dosya açılmış oldu: Hâlden infak etme bahsi.

Modern psikolojinin tam karşı kutbunda yer alan bir anlayış.

Hâlden infak etmek bahsini anlamak için zihnimde açılan dosyaya bakalım bundan sonra kimlerin hâli ve hikâyesi düşecek...

Tebrik:

2023 Ramazan-ı şerifine hüzün ve mesuliyet ile girdik. Çadırlarda kalan binlerce kardeşimiz, candaşımız var. Maldan infak etme bahsine hâlden infak etmeyi de ilave ederek, derin bir yasın içinde mahpus kalmışlara karşı her vesile ile selamımızı selam, kelamımızı kelam olarak muhafaza ederek saygıda ve sevgide kusur etmeyelim inşallah.

HABERE YORUM KAT