1. YAZARLAR

  2. Fehmi Koru

  3. Günah arayanlar için...
Fehmi Koru

Fehmi Koru

Yazarın Tüm Yazıları >

Günah arayanlar için...

19 Mart 2008 Çarşamba 05:38A+A-

“İyi de kardeşim, Ak Parti'nin hiç mi günahı yok?” diye sormuyorlar mı, insanın fıttırası geliyor. Derenin bir başında duran kurt için kuzu da suyu bulandırıyor ve bu yüzden de iştahla yenilmeyi hak etmiyor muydu? “Evet, Ak Parti de kapatılmayı hak ediyor” dememizi bekliyorlar.

Utanma ve sıkılma duygularını çoktan yitirdiklerini biliyoruz. Artık gözleri kendi menfaatlerini bile göremeyecek kadar dönmüş durumda; çıkacak ekonomik krizden büyük darbe alacağı kuşku götürmez patronlarını zora düşürme pahasına hem de... Bu süreçten kimi itibarı sıfırlanarak, kimi ağırlığı azalarak, kimi de ekonomik gücü darbe yemiş olarak çıkacak; bazısını ise hem itibar, hem ağırlık kaybı, hem de fakirleşme bekliyor...

Neden kapatılmayı hak ediyormuş Ak Parti? Her biri cımbızla çekilmiş cümlelerle 'lâikliğe aykırı' görüş açıklamış 71 kişiyi bünyesinde barındırdığı için...

İyi de söz konusu olan politika yapan kalabalık bir kitle. Meclis'te 340 milletvekili var Ak Parti'nin; Başsavcı eski milletvekillerinden de ilgisini kesmediğine göre en az 600 kişilik bir kütleden söz ediyoruz. Bu, çekirdek kadro... Bunlara parti kurucularını, yönetiminde yer alanları, yerel yöneticilerini, belediye başkanlarını, belediye meclisi üyelerini, il genel meclisi üyelerini eklerseniz onbinlerce partili çıkacaktır karşımıza. Konuşmayı seven insanların yaşadığı bir ülkede lâf üreten onbinlerce ağız demek bu...

Onbinlerce ağızdan bula bula 71'ini iddianamesinde 'kanıt' olarak değerlendirmeye değer bulmuş Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı... Bir-iki kulak tırmalayan görüşün sahibi daha önce ya yargının dikkat alanına girmiş, ya da doğrudan partisi tarafından disiplin soruşturmasına maruz tutulmuş zaten. Ya geri kalan 'kanıtlar'? Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere ileri gelen politik zevatın yıllar içinde söyledikleri...

Onbin öğrencisi bulunan bir okulu düşünün; ya da büyük bir kamu iktisadi kuruluşunu... Çok sayıda işçinin çalıştığı bir fabrikayı... Bütün çalışanlarıyla en az on ayrı gazete demek Ak Parti'nin sayısal cesameti; on gazete! On ayrı gazetede her gün görüş açıklayan bin kadar yazarın aynı süre içerisinde açıkladığı görüşlerden yargı duvarına çarpan ne kadar oluyordur dersiniz? On gazetede yazan bin yazarın görüşlerinden parti kapattırmayla sonuçlanacak kaç iddianame kaleme alınırdı, hesaplayabilir misiniz?

Altı yıldır iktidarda bulunan Ak Parti içerisinde görev alanlardan bazılarının suçlanmasının büyütülecek bir yönü yok. Kimi isterseniz suçlayabilecek bir şeyler bulursunuz bu ülkede.

Suçlamalar önemliyse, iddianamenin hemen her okuyanda hayal kırıklığı yaratmasını nasıl yorumlayabiliriz? Bir Allah'ın kulu çıkıp da -hakkını yememek için buraya kaydedeyim: CHP lideri Deniz Baykal dışında- “İddianame mükemmel hazırlanmış” diyemiyor. Ak Parti'ye kapatma davası açılmasının gereğini savunanlar bile, bunun gazete kupürleriyle kotarılmış bir iddianameyle yapılmasını eleştiriyorlar.

Gazete kupürleri hiçbir şeyi yansıtmıyor çünkü... Örnek dünkü gazetelerden: Başsavcının iddianamesine yeni malzeme sağlamak için çabalarını sürdüren “Dün de bunlar oldu” sütununun bulunduğu gazetenin son eseri bir doktor hanım... Sağlık ocağında görevli doktorun başı örtülü fotoğrafını çeken erkek muhabir, ardından bir de “Bana saldırdı” diye şikâyetçi olmuş...

İyi de, bu tür olayların Ak Parti'yle doğrudan ilişkisi var mı? Her gördüğü sakallıyı dedesi sananlar, “Var ve bu yüzden kapatılmalı” demekteler. Yalnız bunu demekle kalsalar iyi, bir de bize dönüp “Ak Parti'nin hiç mi günahı yok?” diye sormuyorlar mı, işte o zaman ip kopuyor, sigorta atıyor...

İddianame piyasalarda dengeleri sarsmış galiba. Acaba en fazla kimin zenginliği azaldı?

Yeni Şafak Gazetesi

YAZIYA YORUM KAT