1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. ‘Gençlik ve Kuşak Çatışması’ 
‘Gençlik ve Kuşak Çatışması’ 

‘Gençlik ve Kuşak Çatışması’ 

Batman Özgür-Der Külliyesi Konferans Salonu’nda, Eğitimci/Yazar Kenan Levent’in sunumu ile ‘’Gençlik ve Kuşak Çatışması’’ konulu seminer gerçekleştirildi. 

26 Ocak 2020 Pazar 16:53A+A-

Kenan Levent sözlerine; bir çağa mahsus, onu yönlendiren, şekil veren, baskın olan bir düşünce, ruh, anlayış ve eğilim varsa ve bunu kimlerin belirlediğini, zamanın ruhu ile kuşak-gençlik arasında bir irtibatın olup olmadığı sorularının konumuz açısından temelde yanıtlanması gerektiğini söyleyerek başladı. 

‘’Kuşak’’ ve ‘’Zamanın Ruhu’’ kavramlarının köklerine inerek, bu kavramların ortaya çıkışı ve bunlara dair fikir öne süren düşünürlerin görüşlerini açıklayan Levent, içinde bulunduğumuz çağın (yani 21. yy’ın) özelliklerinin neler olduğu sorusuna değindi. 

Öncelikle yaşadığımız çağı, bir önce yaşanan çağın sorunlarının etkilediğini, bu sorunların belirleyici olmaya devam ettiğini ve yaşadığımız çağın temel öğelerinin ‘’Modernleşme-Postmodernizm ve Popüler Kültür’’ olduğunun altını çizdi. 

Modernleşmenin; geniş kapsamlı toplumsal değişme, geri çevrilmeyen/ilerici toplumsal bir süreç olarak tanımlanabileceğini, ayrıca bireyselleşme, sekülerleşme, endüstrileşme, kültürel farklılaşma, metalaşma, kentleşme ve rasyonelleşme süreçlerini anlatan bir terim olduğunu, 

Sekülerleşmenin; şimdiki zamana anlam yükleyen, sadece şu anın değeri olduğunu belirten düşünce olduğunu ve doğanın büyüsünün kırılması, siyasette dini değer öğesinin yok edilmesi, dini değerler yerine beşeri değerleri ikame etme anlamına geldiğini, 

Postmodernizmin; modern sonrası durum, modernizmin radikalleşmesi anlamına geldiğini, mevcut geçerli olan her şeyin eskimeye yüz tutmuş olduğu, gerçekliğin reddedilmesi gerektiği, tüm kimliklerin varoluşunu kendine mal ederek geleceklerini sömürme düşüncesi anlamını taşıdığı ve hayalle maddi gerçeklik arasındaki farkın kaybolduğu bir dünya sunma iddiasında olduğu, 

Popüler Kültürün; bir şeye ihtiyaç duyulmadığı halde ihtiyaçmış gibi yansıtması ve ‘’herkes her şeyi yapabilir, herkes her şeye sahip olabilir’’ sloganıyla hareket edilmesi anlamına geldiğini, kalıcılığın değil sürekli değişimin olduğu ve bu anlamda sosyal medyanın en yaygın popüler kültür aracı olduğunu ifade etti. 

Kenan Levent, İslam dünyasının bu üç olguya kaşı üç tutum geliştirdiğini ve bunların; 

1)İfrat tutumu; zamanın ruhuna teslimiyeti öngören, İslam’ı reforma tabi tutup, yeni zamanın ruhuna tabi kılma, İslam’ı batılı kalıplar içinde anlama, yorumlama ve onu basit bir gündelik hayat içinde ahlaki tutuma indirgeme, 

2)Tefrit tutumu; değişime direnme, geçmişe sıkı sıkıya bağlanma, hazır cevaplar üretme, lafız-mana-maksat eksenli yorum yerine sahife fıkhını hakim kılma, 

3)Islahatçı mutedil tutum; hayatın değişen yapısı, yönelimleri farklı olan ve hayatı ıskalamadan cevap üreten, asıl itibar maksat ve maslahat olmakla beraber lafsızın da son derece önemli olduğu, maksat ve maslahat ruh ise lafzın da ruhu ayakta tutan bedeni temsil ettiğini söyledi. 

Levent; tüm bu süreçlerin, değişimlerin, krizlerin en çok etkilediği gençlik ve kuşak çatışması dair şunları ekledi. 

Gençleri zamanın getirdiği değer, değişim, alışkanlıklar ve beklentilerin en fazla etkilediğini, kuşaklar arasındaki farklılaşma, çatışma, krizlerin altında yatan basit nedenin bu olduğunu, değişimin hızının kuşaklar arası farklılaşmayı daha da derinleştirdiğinin altını çizdi. 

Gençlik döneminde görülen bazı özelliklerin; Tedirginlik, kuruntulu olma, güç beğenme, çabuk tepki gösterme, duygularda iniş çıkışlar, yasaklara ve otoriteye tepkiler, istekliğin ve bencilliğin artması, süse ve giyime düşkünlüğün artması, arkadaşları ile kendini kıyaslama, konuşmanın ve dilin değişmesi şeklinde kendisini ortaya çıkardığını ifade etti. 

Bu özellikler ile bazı problemlerin ortaya çıktığı, bunların başında da; 

Kişilik problemlerinin geldiğini, gençlik yıllarının insanların karakter ve kişiliklerinin oturduğu dönem olduğu, bu anlamda erken dönemde kazanılan alışkanlık biçimlerinin ileriki yıllarda da sıkıntılar çıkartabileceğini söyledi. Bu dönemde bağımsız kişilik kazanma, kendine has bazı şahsiyet özelliklerinin kuşanılması ve kendi düşünme/karar verme özelliklerinin kazanılmasına imkan sağlanması gerektiğini ayrıca, gençlerin duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade etmelerine imkan sağlanmasının çıkacak problemleri engellemek adına çok önem arz ettiğinin önemle altını çizdi. 

Aile içerisindeki iletişimsizlik durumunun da gençlerin karakter problemlerinde önemli bir kalem oluşturduğunu söyleyen Kenan Levent, bu tarz bir ailede yetişen bir gencin, aşırı pısırık, aşırı agresif, saldırgan tutumlar sergileyebildiğini belirtti. 

Aile, arkadaş ve okul çevresi ile ilgili problemler; gençlerin özgürlüğünün kısıtlanması, gencin seçimlerine karışılması, para harcama, aile içinde bazı işlere yardımcı olmama, sağlıklı beslenmeye dikkat etmeme, okul ve ders ile ilgili bazı meseleler gibi durumlardan ötürü gençler ve aileler arasında problemlerin yaşandığını görüldüğünü söyledi. Ayrıca ailenin ferdin eğitimi için en ideal yer olduğunu, aile eğitiminin sadece bilgi ve davranış eğitimi olmadığı, aile fertleri arasındaki samimiyet ve bağlılığın insan karakterinin gelişmesinde son derece faydalı ve pratik alışkanlıklar oluşturduğunun da altını çizdi. 

Sosyal çevre ve bilişim teknolojilerinin oluşturduğu problemler; mahremiyetin korunamaması, iffetin korunamaması, internet ve sosyal medyada fazla vakit harcanması gibi sorunların ciddi anlamda gençleri etkilediği ve olumsuz karakter oluşumunda önemli bir paya sahip olduğunu söyledi. 

Kenan Levent son olarak, gençlerin ciddi anlamda ideal eksikliğinin olduğunu, gençlerin idealsiz oluşunun onları düşünsel anlamda kısırlaştırdığını, hareket alanlarını daralttığını, sosyal medyada yaşayan ve hayatını sosyal medya ile sınırlandıran bir tarzın geliştiğinin altını çizdi. 

Ayrıca ideal eksikliğinin gençleri hayatın gerçekliğinden koparmak istediğini, postmodern anlayışın parçacı düşünme tarzının gençlerin ideal oluşturmasına, hayatı bütünsel okumasına, emek vererek, sabır ederek, çalışarak bir şeyleri elde etmenin zorluğundan ve bu zorluğa sabır gösterme onurundan alıkoyduğunu ifade etti. 

Seminer soru-cevap bölümünün ardından sona erdi. 

Fotoğraf: Ensar Polat 

pr3.jpg

pr1.jpg

 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum