1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Gazze'deki hurmanın hikâyesi
Gazze'deki hurmanın hikâyesi

Gazze'deki hurmanın hikâyesi

Ailemdeki hiç kimse son hurmayı yemek ve başka birinin tatlılığını mahrum bırakmak istemedi. Gazze'de biz böyleyiz, sadece hayatta kalanlar değil, verenleriz.

21 Ağustos 2025 Perşembe 20:12A+A-

Asem Alnabih’in Electronic Intifada’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Bu sadece bir hurma. Dört santimetrelik tek bir kurutulmuş meyve parçası. Ama burada, Gazze'de, hiçbir şeyin kolay elde edilemediği ve her şeyin bir anlam taşıdığı yerde, bir hurma bile dayanıklılık, fedakârlık ve sevginin sembolü haline gelir.

Bu hurmayı altı ay boyunca sakladım. Onu bulduğumda, en karanlık günler için sakladım: Raflardan yiyeceklerin kaybolacağı, açlığın hayatımızı saracağı, bir kırıntı bile paylaşmanın bir direniş eylemi haline geleceği günler için.

O günler şimdi geldi.

Birçok Gazze'li gibi ben de hurmayı severim. Annem de sever. Birkaç hafta önce, küçük hazinemden ayrılma zamanının geldiğine karar verdim. O tek hurmayı anneme verdim. Ertesi sabah, annem onu en küçük kız kardeşim Nesma'ya verdi. Nesma da onu 2 yaşındaki yeğenimiz Mo'men'e verdi.

Sessiz bir sevgi gösterisi

Elden ele dolaşan o tek hurma, etrafımızda çöken dünyada sessiz bir sevgi gösterisi haline geldi.

Annem, Nesma'ya hurmayı verdiğinde, bu sadece bir yiyecek değildi. Bu, güven ve umut dolu bir jestti: Bu senin için, kızım. Sen buna benden daha çok ihtiyacın var.

Nesma da bunu Mo'men'e vermeyi seçti. Mo'men, savaş başlamadan sadece iki ay önce doğmuştu ve soykırım sırasında öldürülen babası Moataz Rajab olmadan büyüyecek.

Moataz, savaştan sadece bir hafta önce ekonomi alanında yüksek lisans derecesini alan nazik ve eğitimli bir adamdı.

Mo'men babasının sesini asla hatırlamayacak. Ama o anda bir hurma aldı. Ve onunla birlikte, yıllar sonra tekrar duyacağı bir hikâye aldı.

Biz kimiz?

Ailemdeki hiç kimse son hurmayı yemek ve başka birinin tatlılığını mahrum bırakmak istemedi. Gazze'de biz böyleyiz, sadece hayatta kalanlar değil, verenleriz. Elimizde kalan az şeyi bile veriyoruz. Aziz olduğumuz için değil, her şeyimiz elimizden alındığında tutunabileceğimiz tek şey sevgi ve onur olduğu için.

Savaş, insanların en kötü yanlarını ortaya çıkarabilir. Burada, Gazze'de ise en iyi yanlarını da ortaya çıkarıyor. Sokaklarımız acı ve molozlarla dolu, ama aynı zamanda nezaketle de dolu. Hurma vermek gibi küçük jestler, kim olduğumuzu çok iyi anlatır.

Bazıları bunun sadece bir hurma olduğunu söyleyebilir. Ama ben bunda Gazze'nin tüm hikâyesini görüyorum: yoksunluk ve cömertlik, umutsuzluk ve direniş, sıkı aile bağları ve zulme boyun eğmeme isteği. Bu hurma, saklanıp paylaşılan, her şeyimizi, hatta çocuklarımızı besleme hakkımızı bile elimizden almaya çalışan bir sisteme karşı küçük bir isyan eylemidir.

Gazze'de zenginliği yeniden tanımladık. Zenginlik, biriktirdiğiniz şey değil, başkalarına verdiğiniz şeydir ve aileleri ve komşuları bir arada tutan bağların gücüyle ölçülür. Bizi istatistiklere indirgemeye çalışan bir dünyada, bizler hikâye anlatıcıları olduk. Tek bir tarih, bir ailenin sevgisinin, bir çocuğun hayatta kalışının, bir babanın yokluğunun ve bir halkın insan olmayı reddetmesinin hikâyesini taşır.

İnsanlar bize nasıl hayatta kaldığımızı soruyor. Bombalar yağarken, açlık çocuklarımızı kemirirken, bir sonraki gün doğuşunu göreceğimizden emin olamadığımız halde nasıl devam ettiğimizi soruyorlar. Benim cevabım şu: Birbirimiz için hayatta kalıyoruz. Hayatta kalıyoruz çünkü Gazze'de kimse son hurmayı yemek istemiyor. Ve hayatta kalıyoruz çünkü hepimiz yakında özgürlük ve bol hurma dolu bir günün geleceğini hayal ediyoruz.

Hurma artık yok, ne anlama geldiğini bilemeyecek kadar küçük bir çocuk tarafından yenildi. Ama bu eylem, suya atılan bir çakıl taşı gibi dalgalar halinde yayılmaya devam ediyor. Gazze, bu dalgalarda, anlattığımız hikâyelerde, unutmayı reddetmemizde yaşıyor.

 

*Asem Alnabih, şu anda Gazze Şehrinde yaşayan bir mühendis ve doktora araştırmacısıdır. Gazze Belediyesi sözcüsü olarak görev yapmaktadır ve hem Arapça hem de İngilizce birçok platformda yazılar yazmıştır.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum