1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Gazze'de yardım öldürüyor
Gazze'de yardım öldürüyor

Gazze'de yardım öldürüyor

​​​​​​​Gazze'deki ABD-İsrail destekli ‘insani yardım’ merkezleri, kurtuluştan çok ölüm getiren bir başka ölümcül halkla ilişkiler gösterisinden başka bir şey değildir.

05 Haziran 2025 Perşembe 01:59A+A-

Belén Fernández’in al-Jazeera’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bulunan bir yardım dağıtım merkezi yakınlarında İsrail ateşi sonucu üç Filistinli öldürüldü, 35 kişi de yaralandı. Saldırı, İsrail tanklarının aynı bölgede binlerce çaresiz ve aç Filistinlinin üzerine ateş açarak en az 31 kişiyi öldürmesinden bir gün sonra gerçekleşti. Aynı gün Gazze'nin merkezindeki Netzarim Koridoru yakınlarındaki bir başka dağıtım yerinde de bir kişi vurularak öldürüldü.

Şu anda Gazze'nin açlık çeken iki milyonluk nüfusuna gıda dağıtımı yapan bu türden sadece dört tesis bulunuyor ve bu tesisler yaklaşık üç ay boyunca İsrail'in tüm yardımların bölgeye girişini engelleyen ablukasıyla mücadele etmek zorunda kaldı.

19 Mayıs'ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaklaşan kitlesel açlığın, İsrail'in geleneksel suç ortağı ve katliamının başlıca destekçisi olan ABD'nin sonsuz desteğini tehlikeye atabilecek bir “kırmızı çizgi” olduğuna karar vererek, Gazze'ye “asgari” yardım sevkiyatının yeniden başlamasına yüce gönüllülükle! izin vermeyi tercih etti.

Yine de bu toplu katliamlar, yeni “asgari” düzenlemenin Filistinlilere kesinlikle korkunç bir seçenek sunduğunu gösteriyor: ya açlıktan ölmek ya da yiyecek bulmaya çalışırken ölmek - elbette İsrail'in hastaneleri, mülteci kamplarını ve bombalanabilecek her şeyi ayrım gözetmeksizin bombaladığı ve 54.400'den fazla insanın ölümüne neden olduğu soykırım savaşında ölmek için tek seçenek bu değil.

Yardım dağıtım merkezleri, hem İsviçre'de hem de ABD'nin Delaware eyaletinde kayıtlı özel bir yardım kuruluşu olarak faaliyet gösteren ve başlangıçta bir İsrail buluşu olan Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) adlı yarım yamalak yeni bir kuruluş tarafından yönetiliyor. The Guardian gazetesinin de belirttiği gibi GHF'nin “kıtlık bölgesinde gıda dağıtımı konusunda hiçbir deneyimi yok”. Bununla birlikte, ABD ve İsrail hükümetleriyle bağları var ve eski ABD askeri ve istihbarat görevlilerini istihdam ediyor.

Dolayısıyla Gazze'deki gıda dağıtımı artık İsrail askeri mevzilerinin yakınında bulunan merkezlerde silahlı ABD güvenlik yüklenicilerinin gözetimi altında yapılıyor. Şu anda faaliyette olan dört merkez Gazze'nin orta ve güney kesimlerinde yer alırken, enklav nüfusunun önemli bir kısmı kuzeyde bulunuyor. Merkezlere ulaşmak için birçok Filistinlinin uzun mesafeler yürümesi ve İsrail askeri hatlarını geçmesi gerekiyor, bu da hayatlarını daha da tehlikeye atıyor.

Yaşlı, hasta ya da yaralı Filistinlilere yiyecek dağıtmak için herhangi bir mekanizma mevcut değil - açlıktan ölmek üzere olan ve midelerine bir şeyler koyma umuduyla bu tür fiziksel efor sarf edemeyen insanlardan bahsetmiyorum bile.

Dahası, GHF girişimi İsrail'in, ABD Başkanı Donald Trump'ın büyük ölçüde Filistinlilerden arındırılmış, yeniden doğmuş bir Gazze Şeridi planına uygun olarak, hayatta kalan Filistinlilerin nihai sınır dışı edilmelerine hazırlık olarak güneyde yoğunlaştırılacağı zorla yerinden etme planını beslemektedir.

Başka bir deyişle, GHF Gazze'de açlığı hafifletmek ya da nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için bulunmuyor; daha ziyade, gıda dağıtım merkezleri, devam eden kasıtlı açlık ve soykırım politikasından “insani” bir dikkat dağıtma yaratmayı amaçlayan karlı bir PR gösterisidir.

Birleşmiş Milletler ve yardım örgütleri insani yardımın silahlandırılmasını eleştirirken, bu durumun GHF'nin icra direktörü olarak görev yapan ve kısa süre önce “insanlık, tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlık gibi insani ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalarak bu planı uygulamanın mümkün olmadığı” gerekçesiyle istifa eden eski ABD deniz piyadesi keskin nişancı Jake Wood için bile başa çıkılamayacak kadar ağır olduğu anlaşılıyor.

Son iki günde yaşanan katliamlar GHF'nin gözetiminde gerçekleşen bu türden ilk olaylar değil. Girişimin başladığı mayıs sonundan bu yana dağıtım noktaları yakınlarında çok sayıda Filistinli öldürüldü. Gazze Hükümeti Medya Ofisi'ne göre, bu programdan yardım isterken öldürülenlerin toplam sayısı şu ana kadar 52'ye ulaştı.

Yine de Gazze'de en gerekli insani faaliyet olan yemek yemeye çalışan Filistinlilerin katledilmesi yeni bir şey değil. Hatırlanacağı üzere 29 Şubat 2024'te Gazze şehrinin güneybatısında un kuyruğunda bekleyen en az 112 çaresiz Filistinli katledilmişti. 750'den fazla kişi de yaralanmıştı.

Bu olaydan sonra dönemin ABD Başkanı Joe Biden, ABD'nin Gazze'ye havadan gıda atacağını duyurdu ki bu da halkın insani ihtiyaçları açısından devede kulak bile sayılamayacak bir başka masraflı halkla ilişkiler gösterisiydi. Daha basit ve etkili bir hamle, İsraillilere yardım kamyonlarının karadan Gazze'ye girişini engellemeye son vermeleri için baskı yapmak ve ABD'nin İsrail'i milyarlarca dolarlık yardım ve silahla bombalamaya son vermesi olurdu.

Anlaşıldığı üzere, havadan yapılan yardımlar da ölümcül olabiliyor ve Biden'ın açıklamasından sadece bir hafta sonra, bir yardım paletine bağlı paraşütün açılmaması sonucu beş Filistinli hayatını kaybetti. Emin olmak gerekirse, aç insanların gıda yardımlarının kelimenin tam anlamıyla kafalarına düşmesi sonucu ölmelerinden daha iğrenç ve ironik çok az şey vardır.

Buna insani katliam diyebilirsiniz.

Bir de Biden'ın 230 milyon dolarlık insani yardım iskelesi vardı ki, sadece 25 gün hizmet verdikten sonra temmuz ayında kapandı. Yardım grupları tarafından Gazze'ye gıda ve diğer yardımları ulaştırmanın bir başka pahalı, karmaşık ve etkisiz yolu olarak ağır bir şekilde eleştirildi. Ama zaten asıl mesele hiçbir zaman etkinlik olmadı.

Şimdi, eğer GHF'nin Gazze'deki ilk uygulaması bir gösterge ise, açlıktan ölmek üzere olan Filistinlilerden oluşan kalabalıklar yardım merkezlerinin etrafında toplandıkça, gıda dağıtımının militarize edilmesi kitlesel katliamlar için fırsatlar sunmaya devam edecektir. “Fıçıdaki balığı vurmak” deyimi akla geliyor - sanki Gazze Şeridi zaten yeterince fıçı değilmiş gibi.

İsrail'in soykırım amaçlı fethini kolaylaştırmak için açlıktan ölmek üzere olan insanları belirli coğrafi noktalara çekme fikri tek kelimeyle şeytani. Ve ABD, İsrail'in fıçıdaki balık yaklaşımını mümkün kılmaya devam ettikçe, biraz olsun ahlaklı bir dünya bu düzenlemeyi daha fazla hazmetmeyi reddedecektir.

 

* Belén Fernández, Al Jazeera köşe yazarıdır.

HABERE YORUM KAT