
Gazze Şehrindeki evimden geriye kalanlar
“Savaşın bize ne yaptığına baksana,” dedi Muhammed. “Eskiden her gün görüşürdük ama şimdi savaş yüzünden bir buçuk yıldır görüşemiyoruz!”
Khaled Al-Qershali’nin electronicintifada’da yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz-Haber için tercüme edilmiştir.
Ateşkes ilan edilmeden önceki gece uyuyamadım. O kadar heyecanlıydım ki gözlerimi zar zor kapatabiliyordum.
Ateşkesin geleceğini hepimiz biliyorduk; bir ay önce, Aralık 2024'te, medya bunu belirten haberlerle doluydu. Ateşkes ilan edilir edilmez Gazze'nin kuzeyindeki evime döneceğimi biliyordum.
Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah'ta 13 Ekim 2023'ten beri bir çadırda yaşıyordum. Ailem ve ben, İsrail'in sürekli ve ölümcül saldırıları nedeniyle Gazze Şehri'ndeki evimizi - Nasr mahallesindeki El-Vihda Kulesi'nin altıncı katındaki bir daireyi - terk etmek zorunda kaldık.
Eve dönmek ve bombardımandan geriye kalan şeyleri görmek için sabırsızlanıyordum.
19 Ocak Pazar günü sabah 7'de arkadaşım Nafez'i aradım, kuzeye doğru yürüyüşümüze başlamak için sabırsızlanıyordum. Bana acelesi olmadığını söyledi.
“Yol açıldığında hazır olacağız,” dedi. “Henüz açılmadı.”
Bütün günü çadırda, gergin bir şekilde kuzeye giden yolun açılmasını bekleyerek geçirdim. O gün yemek bile yemedim. Ama beklemek boşunaydı; işgal devleti o gün yolu açmadı.
Pazartesi günü Nafez'i tekrar aradım ve hazır olduğumu söyledim. Ama o çoktan yola çıkmıştı - kayınbiraderi ve ailesinin bavullarını taşımalarına yardım etmek için daha da erken kuzeye gitmesi gerekiyormuş.
Yolculuğu tek başıma yapmak zorunda kalacakmışım gibi görünüyordu.
Savaşın bize ne yaptığına bakın
Öğleden sonra 4 civarında yola çıktım ve El-Raşid Caddesi'ne, Nuseyrat kampının yüksek bir noktası olan Nwiri Tepesi'ne gittim. Ateşkesten önce bu tepe kuzeye gidebileceğimiz en uzak noktaydı.
Tepede büyük bir kalabalık vardı, herkes yaya olarak kuzeye doğru ilerliyordu. Aklımda doğrudan bir rota olmadan kalabalığı kuzeye doğru takip ettim.
Yıkım yol boyunca her yerdeydi. Daha önce sayısız kez gittiğim el-Zehra şehrinden geçtik; ama binaları ve duvarları sokağa dökülen bu yeri tanıyamadım. Nerede olduğumuzu ancak birine sorduğumda tanıyabildim.
Saat 17:00 sularında biraz dinlendim, biraz ekmek yedim ve su içtim. Bunlara sahip olduğum için şanslıydım, çünkü birçok insan bu yolculuğa neredeyse hiçbir şey yemeden katlanıyordu. Mahallemize varana kadar yaklaşık dört saatim olduğunu tahmin ediyordum.
Kuzenim Abdul Rahman benimle güney ve kuzey arasındaki kavşakta buluşmaya çalışacağını söylemişti; ama bunu başaramadı - kalabalık onun geçemeyeceği kadar büyüktü.
Hava kararıyordu ve Gazze'de elektrik olmadığı için yolu görmek zordu. Tek ışık kaynağı yol boyunca yerleştirilmiş büyük projektörlerdi. Parlak ışıklar yıkılmış binaların üzerinde ve çamurlu sokaklarda parlıyor, sadece etrafımızı saran uçsuz bucaksız karanlığı vurgulamaya yarıyordu.
Telefonum çaldı. Arayan, bu soykırım savaşı sırasında kuzeyde kalmış olan arkadaşım Muhammed'di. Geceyi arkadaşımız Kerim'in evinde geçirmek için beni çağırıyordu. Kerim de güneyden gelmişti ve evinin hala ayakta olduğunu görünce rahatlamıştı.
Saat 21:00 olmuştu ve dinlendiğim için mutluydum. Muhammed ve Kerim'i gördüğüme çok sevindim; birbirimize sarılıp ağladık.
“Savaşın bize ne yaptığına baksana,” dedi Muhammed. “Eskiden her gün görüşürdük ama şimdi savaş yüzünden bir buçuk yıldır görüşemiyoruz!”
Kerim ve ben uzun yürüyüşten yorulmuştuk ve hepimizin uykuya dalması çok kısa sürdü.
Evimde bulduklarım
Derin bir uyku çektim. Sabah 9 civarında uyandığımda hızlı bir kahvaltı yaptım ve doğrudan El-Vihda Kulesi'ndeki evimize gittim.
Binamızın fotoğraflarını daha önce görmüştüm, bu yüzden şu anki harap halini biliyordum. Ancak o fotoğraflar beni gördüklerime maalesef hazırlayamadı. Binanın duvarları İsrail'in bombardıman ve saldırılarından kalan delikler ve diğer izlerle doluydu.
Merdiven boşluğu molozlarla doluydu ve merdivenlerin kendisi de kötü durumdaydı - merdivenleri tırmanmak bir dağa tırmanmak gibiydi. Altıncı kata kadar tırmandım ve çıkarken işgal güçleri tarafından tamamen yok edilmiş olan alt katlardaki dairelere baktım.
Amcamız dairemizi kontrol ettikten ve bazı eşyalarımızın alındığını haber verdikten sonra kapımıza bir süre önce bir engel kurmuştu. Kapıyı bir çekiçle zorlayarak açtım.
Kalbim çarpıyordu ve bizim dairemizin alt kattakilerden daha iyi durumda olması için dua ettim.
Duvarlarımız delikler ve çatlaklar dışında oldukça sağlamdı. Zeminin ortasında ise büyük bir delik vardı. Daire hâlâ ayakta olmasına rağmen yaşanabilir olmaktan çok uzaktı.
Mobilyalarımız kalmıştı ama başka pek bir şey yoktu. Kıyafetler yırtılmış ve tozla kaplanmıştı. Bütün ayakkabılarımız kayıptı. Bilgisayarımın klavyesini ve faresini buldum ama monitörler yoktu. Evin iç kısmındaki mutfak ve banyo bıraktığımız gibiydi - aynalar ve diğer camların bombardıman nedeniyle kırılmış olması dışında.
Evin anahtarının bir yedeğini buldum. Bir zamanlar orada yaşadığım hayatın bir anısı olarak yanıma aldım.
Arkadaşımızın mezarını ziyaret ederken
Ertesi gün bölgede dolaştık.
Muhammed, Kerim ve ben Şeyh Radvan mezarlığına gittik. İsrail işgali tarafından öldürülen arkadaşımız Abdallah al-Khaldi'nin mezarını ziyaret ettik.
Yarım saat boyunca orada durduk, Abdullah için dualar ettik, onun daha iyi bir yerde olduğunu biliyorduk.
Daha sonra başka bir kasvetli yeri ziyaret ettik - üniversitemizi. Yine gördüğüm fotoğraflar, işgalin Gazze İslam Üniversitesi'nde yarattığı yıkımın boyutlarını anlatmaya yetmiyordu. Binalardan geriye kalanları zar zor tanıyabildim. Bir zamanlar sevdiğim diğer tüm yerler gibi burası da tamamen yok edilmişti.
İngiliz edebiyatı okuduğum binalar; arkadaşlarımla futbol oynadığım saha; takıldığımız kafeterya - geriye sadece kum ve moloz tepeleri kalmıştı.
Kuzeyde sadece yıkım bulacağımı biliyordum ama geri dönmek önemliydi. Bir zamanlar bildiğim her şey harabeye dönmüş olsa da, yine de o yerlerde olmak rahatlatıcıydı.
Kuzeyde 10 gün kaldıktan sonra Deyr el-Belah'a geri döndüm. Ailem ve ben babamın iş sözleşmesi sona erene kadar burada kalacağız ve sonra tekrar kuzeye döneceğiz. Ama ben daha da erken dönmeyi planlıyorum, arkadaşlarımı ziyaret etmek ve hatırlamak için…
*Khaled Al-Qershali, yazar ve çevirmen.








HABERE YORUM KAT