1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Derin hesaplaşma
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Derin hesaplaşma

11 Mart 2013 Pazartesi 00:55A+A-

Birileri diyor ki, teröristlerle, onlarla savaşanları bir tutamazsınız.

Ben de diyorum ki, evet haklısınız, teröristle, onlarla mücadele eden elbette bir değil, ama teröristlerle mücadele eder gibi gözüküp, öte yandan “tavşana kaç, tazıya tut” diyerek, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinde kendilerine iktidar ve servet üretenler de bir tutulamaz.

Birileri “Apo’yu ben getirdim” havasında, şimdi “ben içerideyim, onunla görüşüyorlar”, diyerek aslında hâlâ psikolojik harp takdikleri ile görevlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Oysa bu da bir oyundu. Apo’yu paketleyip servis etmeleri de bu oyunun bir parçası değil mi idi? Bahçeli de bu oyunun içinde yer almadı mı?

Evet, kontrollü bunalım stratejisi diyerek, insanları, dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik farklılıklarından yola çıkarak onları birbirine karşı kışkırtanlar kimlerdi?

Aynı silahla sağ ve sol kahveleri taratanlar, cami ve cemevi kurşunlatanlar kimlerdi? Sonra da masaya kurulup, “iti ite kırdırdıkları”ndan söz edenler kimlerdi!

“Türk aleminin en büyük düşmanı komünistlikmiş, her görüldüğü yerde ezilmeliymiş! Bu tabelalar 1980’e kadar meydanlardaydı.. Mustafa Kemal’in imzasını da kullandılar. Mustafa Kemal’i soğuk savaşta ABD’nin tetikçiliğine asker yaptılar.. Milliyetçiymişler, Ulusalcıymışlar, Anti Amerikancıymışlar.. Sevsinler.. ABD’nin ucuz asker deposu değiller mi idi çoğu, ülkeyi ABD’nin sıçrama tahtasına çevirmediler mi? PKK nasıl çıktı ortaya! Bu kanlı, kirli oyunun piyonları olarak birileri; siz o sıradan tetikçilerden, evet daha suçlusunuz..

Hâlâ yalan söylemeye devam ediyorlar..

Hep söylüyorum, bu işe emir komuta zinciri içinde katılmış, gerçekleri bildikleri halde korkup susmuş, güç ve servet bunların elinde olduğu için, kimi korkusundan, kimi yağmaya ortak olmak için birçok insan bu zalimlerin yanında yer aldı. Kimi tehdit ve şantajla bu kirli oyunun parçası haline getirildi.

Bakıyorum hâlâ, korkularından ser veriyor, sır vermiyorlar..

Oysa kirli oyun deşifre oldu artık.. Onlarla, bu kirli oyunun efendilerini bir tutmak da bana kalırsa haksızlık.. Onlar da cezalandırılabilir, ama aynı şekilde ve aynı şiddette değil!

Bakalım hâlâ susmaya devam edenler, meydan okuyanlar, yaşananları yalanlamaya devam edenler, daha ne kadar direnebilecekler.

Artık dökülmeye başladılar. Geçen gün, Erzurum’a giderken aynı gün iki Yargıtay kararı birden geldi. Ertosun davası ve Şişli Terakki davası.. Hakkımdaki mahkumiyet kararları bozuldu..

Şişli Terakki yılların davası. Bu davadan beraat etmem gerekiyor, ama bitmeyecek, bu kararı verenlerin yakasını bırakmayacağım.. Yapanın yanına kâr kalmayacak. Bir daha kimse darbecilerin yargı adına tetikçiliğini üstlenemeyecek! Özür dilerlerse, bakalım, duruma göre affedebilirim.. Sadece bana yapılanlardan özür dilemeleri gerekmiyor, geçmişte olan tüm yanlışlıklar için özür dileyecekler, yoksa onlara karşı mücadelem sürecek.

Bunu niçin yapıyorum söylüyorum: Öfkemin büyüklüğünden değil, ya da bu zavallıları çok ciddiye aldığımdan da değil.. Bu birilerine ders olsun ve benzer şeyleri, birileri benden sonrakilere yapmasın, yapamasın ve bir de bu işlerde haksızlığa uğrayanlar, susmasın, dirensinler, uzun soluklu bir mücadele için örnek olayım diye. Benim katlanmak zorunda olduğum güçlükler, benden sonrakiler için baht kaynağı olsun diye..

Daha 312 General davası bitmedi. Daha Hurşit Tolon, Çetin Doğan davası ile ilgili AİHM kararı gelmedi. Erkaya davası sürüyor.. Yapılacak çok iş ve görülecek çok dava var..

Hele şu 12 Eylül, 28 Şubat davasının akıbetini bir görelim. Kozmik Oda davası bir açılsın, Muhsin Yazıcıoğlu davası bir başlasın, açılacak yüzlerce dava var daha..

Geçen gün Abdullah Harun kontrgerilla.com’da yazmış: “Genelkurmay’ın internet andıcını soruşturan Ergenekon mahkemesinin talebi üzerine gönderdiği harddisklerden, varlığı inkar edilen TUSHAD’ın ıslak imzalı belgelerinin taranmış fotoğrafları çıktı. Resmi belgelerde ‘TUSHAD Genelkurmay bünyesinde kurulmuş gizli bir yapılanmadır’ deniliyor. Belgelerde resmi yazışmaların tüm ayrıntıları görülüyor. Son bir yıl içinde peş peşe gelen bilgilerle TUSHAD’ın varlığı ortaya çıkmıştı. Bilgilerin tümünde Özel Harp Dairesi ve onun kurduğu Ergenekon hücresi TUSHAD’ın çok sayıda terör olayını planladığı, Türkiye’deki terörü en üst düzeyde planlayıp yürüten resmi daire olduğu iddia ediliyordu. Peş peşe gelen bilgilerden rahatsız olan Genelkurmay geçtiğimiz haftalarda yaptığı bir açıklama ile Özel Harp’in terörle bağlantısı iddialarını yalanladı. Genelkurmay, TUSHAD biriminin olmadığını da iddia etti. Ancak Genelkurmay’ın gönderdiği harddisklerden Genelkurmay’ın inkarını geçersiz kılan belgelerin çıkması Genelkurmay’ı çok zor durumda bırakacak.” Özel Harp, Psikolojik Harp, BÇG, JİTEM, TUSHAD belgeleri çıksın ortaya bir.. Daha Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, Yargı ve dış uzantıları ortaya çıkmadı bu işin. İşin başındayız daha.. Din, Tarih, gelenek, kültür hayatımız üzerinde nasıl oyunlar oynandı, nasıl vurgunlar yapıldı, nasıl örgütlendi terör, nasıl cinayetler işlendi…

Gün gelecek, bunlar da ortaya çıkacak. Darbeciler ve onların işbirlikçileri, avukatları, Silivri aşıkları istemese de. Maskeler indirildiğinde birileri o zaman ne diyecek merak ediyorum..

Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT

 

YAZIYA YORUM KAT