1. YAZARLAR

  2. HAMZA TÜRKMEN

  3. Beklenilen 3 Y’den Ötesi…
HAMZA TÜRKMEN

HAMZA TÜRKMEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Beklenilen 3 Y’den Ötesi…

14 Eylül 2015 Pazartesi 08:35A+A-

 

Recep Tayyip Erdoğan niçin sevilir?

Öncelikle İstanbul Belediye Başkanı iken çizdiği başarılı Müslüman yönetici profili nedeniyle sevilir.

İç ve dış vesayetle kuşatılmış NATO’cu bir ülkenin siyaset sahnesinde sufleciye kulak vermeden kendi özgünlüğünü oluşturmaya çalıştığı için sevilir.

Yerel ve küresel politika masasında kartlarını Merkez güçler için değil; Çevre’nin ezilmişliğini aşmaya çalıştığı; ezilen kimliklerin, ötelenen ortak değerlerimizin gücü yettiği oranında sesini ve özlemlerini dillendirdiği, bu doğrultuda adım attığı için sevilir.

Dirayet ehli için sevgi, bazı günübirlik troller gibi kişisel bir tapınç değildir. Erdoğan’a duyulan sevgi, kimliksel köklerimizle bağdaşık olan misyonu taşıma riskini üstlendiği içindir.

Reel politika, ilkelerin deklare edilip kimlik zedelenmesi yaşanmadan yürünebilecek steril ve müjdelenmiş ideal bir yol değildir. Tabii ki reel politika patikasının çamurlu yolunda menzile yürüyenlere sıçrayan kirlere ve araya sızan ikiyüzlülere yöneltilen öfkeler iç muhasebe ve arınma konusudur. AK Parti’nin gündemleştirdiği ‘3 Y’ konusu da, bu tür kirlenmeleri ve imkânsızlıkları aşma niyetinin ifadesidir.

Peki Erdoğan’a ve taşıdığı misyona kimler karşıdır?

Erdoğan’a ve taşıdığı misyona karşı olanlar yerel ve küresel statükodur; içinde yaşadığımız toplumu yabancılaştırmaya çalışan ulusalcılar, Kemalistler, Türkçüler ve Kürtçülerdir; pozitivist ‘ilerlemeci’ sosyalistler, liberaller, anarşistler, nihilistlerdir. Bir de bazı şer odaklarının beşinci kolu olarak istikamet saptırmaya çalışan suret-i haktan görünümlülerdir.

Ahmet Davutoğlu niçin sevilir?

En başta Erdoğan öncülüğünde gündem tutan coğrafyamızın ve sosyolojimizin özüyle barışık olan misyonu, toplum ve ümmet maslahatı doğrultusunda küresel güçler karşısında eğilmeden temsil etmeye, hak ve adalet arayışına alan açmaya çalıştığı için sevilir.

Söz konusu olan misyona karşı olanlar veya bu misyonun geçmişten geleceğe uzanan sürekliliğini ve ağırlığını anlayamayanlar, tabii ki Davutoğlu’na da karşıdırlar.

7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde bu yürüyüş en az 6’da 1 oranında oy kaybetti. Alınan oy oranları itibariyle MHP oy oranının yüzde 33’ünü, HDP yüzde 32’sini 18-25 yaşındaki gençlerden alırken, bu oran AK Parti’de yüzde 21’e düştü.

Tarihin ve ümmetin akışıyla barışık AK Parti’nin üstlendiği misyonun bu yürüyüşte aldığı yara, Türkiye’de olsun ümmet coğrafyasında olsun Rabia yürekli insanları üzdü. 2013 Taksim Gezi ve Mısır Temürrüd hareketleri bileşenlerini ve küresel dayanaklarını sevindirdi.

12 Eylül gibi darbecileri hatırlatan bir günde yapılan AK Parti 5. Genel Kongresi’nde iç ve dış vesayeti aşma iradesi ve yaraları sarıp yeniden yükselme hamlesi taşıyan bir mesaj verilebildi mi?

Kongre günü yayınlanan yazımda iki alanın hayati olduğunu söylemiştim: Birincisi, gençlerin muhalif duygularını kuşatacak ve ‘3 Y’nin gerçekçiliğini hissettirecek bir açılım; ikincisi, Çözüm Süreci’nin takipçisi AK Partili aktörlerde kimliksel tutum değişimi gerekliliği.

Kongre’de AK Parti, Erdoğan-Davutoğlu çizgisinin çok iyi bildiği ‘fıtri özellikler’ ile buluşan ve ‘adil bir dünya’ arayışının kalbine dokunan tercihleri ön plana çıkartmalıydı. Davutoğlu’nun bu doğrultuya adım atan ‘3 Y ile mücadele’ ve ‘etik’ çağrıları delegeler arasında bir coşku yaratmadı.

Delege profilinin kafası ‘yeni’ ve ‘sessiz devrim’e yönelik misyonu kavrayıp geliştirmekten ziyade, kimin ile yürüneceğini hesaplayan ve kimyasal değişim ihtiyacını gözetemeyen matematiksel denklemlere takılmış gibiydi.

Erdoğan’ın doğal, öncü ve tarihi; Davutoğlu’nun araştırmacı ve uygulamalı liderliğinden ağabey-kardeş uyumu içinde beklenen iç dengelerin zorunlu ve tutarlı talepler doğrultusunda yeniden katılımcı bir şekilde oluşturulabilmesidir. Kongrede karşılaşamadığımız yenilenme ihtiyacı ve çağrısının Seçim beyannamesine aksettirilmesidir.

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum