1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Başörtüsü Eylemleri Devam Ediyor
Başörtüsü Eylemleri Devam Ediyor

Başörtüsü Eylemleri Devam Ediyor

Başörtüsüne özgürlük platformlarının başörtüsüne özgürlük talebiyle düzenledikleri basın açıklaması eylemleri devam ediyor. Bu hafta yapılan eylemlerden ayrıntılar...

03 Ekim 2010 Pazar 09:14A+A-

Van'da 156. Başörtüsü Eylemi

VAHÖP'ün (Van Hak Ve Özgürlükler Platformu) düzenlemiş olduğu özgürlük eylemi 156. Haftasına girdi. Basın açıklaması platform adına Erhan Şengül okudu.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Sanat Sokağında Adalet nöbetini onurla tutmaya devam ediyoruz. Başörtü özelinde yürüttüğümüz Hak ve Özgürlükler mücadelesinde yeni bir dönemeçte olduğumuz görülmektedir. Başbakan ve Ana Muhalefet liderinin sorunu çözme yönündeki mutabakatları toplumsal mutabakatla beraber kurumsal mutabakatın da oluştuğunu göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Çeşitli toplum katmanlarında – mesela Çukurova İlahiyatta -  başörtülülere yönelik ayrımcılık devam ederken gelişen siyasi sürecin seçim öncesi bir hamle olup olmadığını takip edeceğimizi kamuoyuna deklere ediyoruz. Yine başörtüsü, Kürt sorunu ve diğer sorunları kapsayacak anayasanın tümden değiştirilmesi talebimizin de takipçisi olacağız. Çünkü referandumdaki %58'lik evet'in yetmez ama şartına bağlı olduğu gerçeğini hatırlatmak isteriz. 

Yakın geçmişimiz bir yandan eşsiz zulümlere tanık olurken diğer yandan ise zulme karşı mücadelenin, yeni ve insan yüzlü bir dünyanın doğum sancılarına şahitlik etmektedir.

Coğrafyamızın içerisinde bulunduğu sürecin geldiği nokta hiç ummadığımız kadar umutlanmamıza sebep olmakla birlikte bir o kadarda olası provokasyonlara karşı ihtiyatlı olmayı ikaz etmektedir. Biliyoruz ki ne zaman ülkenin kangrene dönüşmüş bir problemine ciddi bir yaklaşım geliştirildiğinde bütün derinler hep birlikte mümkün olan her yolla, ne pahasına olursa olsun süreci sabote etmektedirler. Bugün için Kürt sorununa yönelik çözüm umutlarının yükseldiği bir vasatta aynı tedirginliği yaşıyor ve halkımızı uyarma sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Ateşkes sürecinin kalıcılaşması ve silah bırakma gibi önemli başlıkların cidden tartışıldığı bu zemini önemsiyoruz ve sürecin geçmişte olduğu gibi muhtemel provokasyonlara kurban edilmemesi kararlılığını sorumluluk mevkiindeki herkesten bekliyoruz.

Bu bağlamda Hakkari-Peyanıs'ta 9 kardeşimizin katledildiği olay hala aydınlatılmayı beklemektedir. Keza bir yıl önce Diyarbakır-Lice'de parçalanan Ceylan'ımızın failleri için bir adım atılmamış olması öfkemizi kabartmaktadır. Kürt sorununda yaşanan acıların sembolü haline gelmiş bir Ceylan ÖNKOL olayında dahi sorumluların bulunması için adım atılmıyor yada atılamıyorsa askerlerin dokunulmazlığı aynen devam ediyor demektir. Jitem-Ergenekon bağlamında bölgede faili meçhullerin aydınlatılmasına dönük ciddi bir adımın atılmamış olması ilginçtir.

Yeni bir Eğitim ve Öğretim yılının başında bulunduğumuz bu zaman diliminde hayati öneme haiz bu konudaki taleplerimiz olarak Eğitimin resmi ideolojiden arındırılması, Milli Güvenlik derslerinin kaldırılması, sabahları zorla okutulan andın kaldırılması, müfredatın her türlü şoven unsurlardan arındırılması zorunludur. Din eğitiminin önünün açılmasına yönelik uygulamaların bir an önce pratiğe geçirilmesi elzemdir. Kürt sorununun önemli bir ayağı olan anadilde eğitim konusuna ilkesel planda Allah'ın ayeti ve temel bir insan hakkı olduğu bu çerçevede karşılanmamasının zulüm olduğu kanaati ile yaklaşmaktayız. Anadilde eğitim boykotunun arka planı ve uygulama şekline muhalefet etmekle beraber anadilde eğitim hakkını tartışılmaz kabul ediyoruz. Başbakanın ve AK Parti Van Milletvekili İkram DİNÇER'in bu meyandaki sözleri ise en hafifinden talihsizliktir. Bu tür  açıklamalar söz sahibinin samimiyetini sorgulanır kılmaktadır.  

 Amerika, Avrupa ve İsrail'de aziz kitabımıza yönelik hakaret ve yakma hadiselerinin kampanyaya dönüşmesi Haçlı-Siyonist ruhunun sanıldığından daha köklü olduğunu ortaya koymaktadır. En son İngiltere'de altı faşistin Kuran yakma görüntülerinin internette dolaşıma verilmesi özgürlükler ülkesi olarak tanımlanan ülkelerin acınası halini ortaya koymaktadır. Bu ülkelerde peçe takma ve minarenin oylanacak hususlar olarak görülmesi bile başlı başına birer faciadır. Danimarka'daki karikatür tahriki ise ifade hürriyeti kılıfıyla devam etmektedir. İnançlara saygı İslam söz konusu olunca buharlaşmakta ve ifade hürriyetinin sınırları ortadan kalkmaktadır. Bu ülkeleri ateşle oynamamaları hususunda uyarıyor ve İslamofobi denilen paranoyanın rehabilitasyonu için bütçe ayırarak ciddi çalışmalar yapmalarını tavsiye ediyoruz. Paranoyanın ulaştığı boyutu gözler önüne sermesi açısından üç çocuklu, akademisyen bir İslam kızının, Afiye SIDDIKİ'nin soyut suçlamalarla ve işkence altında alınan ifadelerle 86 yıla mahkûm edilmesi örneği nefretle kınanması gereken bir olaydır.  Afiye SIDDIKİ şahsında emperyalistlerin cezaevlerindeki tüm kardeşlerimizin özellikle kadın ve çocuklarımızın derhal serbest bırakılması için halklarımızı ve tüm ilgilileri harekete geçmeye çağırıyoruz.

VAHÖP ( Van Hak ve Özgürlükler Platformu ) olarak tarihe kayıt düşmek olduğuna inandığımız mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha kamuoyuna deklare ediyoruz.

Platform Adına Umut Işığı Derneği yönetim kurulu üyesi Erhan ŞENGÜL

VAHÖP (Van Hak ve Özgürlükler Platformu)

Anadolu Gençlik Derneği /Erdem-Der/Gökkuşağı Derneği /İnsan –Der / Ka-Der/Mazlum-Der /Memur- Sen  /Umut Işığı Derneği/ Vim-Der

 

 

Konya'da 160. Başörtüsü Eylemi

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemi 160. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Muharrem KESKİN okudu.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla

İnsanların hesapları yaklaştı fakat onlar hala gaflet içinde yüz çevirmektedirler. Kendilerine rablerinden gelen her yeni ikazı mutlaka alaya alarak dinlerler. Onların kalpleri sonu acı veren bir eğlencededir… (Enbiya Suresi 1-2-3. Ayetler)

Tartışmasız, tartışılamaz değerler vardır. Bu değerler kişilere, kurumlara, kuruluşlara, resmi ideolojilere, resmi fikirlere, siyasal partilerin görüşlerine göre şekillendirilemez. Bu değerleri, seçim malzemesi yapmak, siyasal bir argüman haline getirmek kimsenin haddi değildir, olamaz da!

Ülkemizdeki, baskı ve zulümlerin sembolü haline gelen, başörtüsü yasağı, bugünlerde çözümü hususundaki tartışmalarla, ülkenin her kesiminin birinci gündem maddesi haline gelmiştir. Birileri, başörtüsünü kendi anlayışlarına uygun bir şekilde çözümleyebilmek için kendi düşünce yapılarına mensup kişilere sorulmasını teklif ederken; bir başkaları da bu meseleyi bir eğitim öğretim hakkı çerçevesi içerisinde ele alıp üniversitelerle sınırlı bir çözüm üretmeye çalışıyorlar.

Başörtüsünün şekli, kullanım alanları, kullanım yaşı, hiç kimsenin sınırlandıramayacağı kadar kesin ve nettir. Bu hususta, ülkemizin resmi, dinle alakalı kurumu başörtüsü hakkında yapmış olduğu açıklamada doğruyu ifade etmekle birlikte, yasağın kendisine ve kaldırılmasına yönelik bir tutum içerisinde olmayışı ya da olamayışı doğruyu ifade edip, onun mücadelesini vermemek şeklinde izah edilebilir garip bir durum ortaya çıkartmaktadır.

Yineleyerek söylüyoruz ki: Başörtüsü Allah'ın emridir. Diğer emirleri gibi tartışma konusu yapılamaz. Şekillerini, sınırlarını Allah ve resulünden başka hiç kimse belirleyemez. Kendilerinde böyle bir hak görenler veya bu hakkı bir başkasına vermeye çalışanlar şunu bilsinler ki: Allah ve Resulünün emirlerine müdahale etmeye kalkışmak, onları sınırlandırmak ve yasaklamak gibi fiillerin sonuçları hem dünyada hem de ahirette iyi olmayacaktır.

Mardin'deki Kasımıye Medresesi'nin mescit bölümünde yapılan ahlaksız defilenin kültür bakanlığı tarafından desteklenmesi, Artuklu üniversitesinin sahiplenmesi, değerlerimize yönelik bir saldırıdır. Bu defilenin değerlerimizi şekillendirme çabasının sonucu olarak ortaya çıktığı kanaatindeyiz. Bu anlayışı baskıcı, totaliter zihinlerin baskı ve dayatmalarını, kültürel çalışma olarak sunmasını şiddetli bir şekilde tel'in ediyoruz. Onlara ''Değerlerimizden ellerinizi çekin!'' uyarısında bulunuyoruz.

Mavi Marmara Gemisi'yle dünya gündemine oturan, Gazze'ye özgürlük çabaları, değişik şekillerde büyüyerek devam etmektedir. Bu gayretlerin ve çalışmaların hepsini takdir ediyor, desteklediğimizi ilan ediyoruz. Şuan ülkemizde bulunan yeni özgürlük konvoyunun Gazze'ye ulaşması ve ambargonun bir an önce kaldırılması hepimizin isteğidir.

Fakat ambargonun kaldırılmasına yönelik insani faaliyetlerin tek bir yöntem ve tek bir mücadele aracı gibi görülmesi ve böyle bir anlayışın diğer mücadele yöntemlerine ve direnişe karşı alternatif olarak sunulmasını doğru bulmuyoruz. Bu çalışmalar birbirlerinin alternatifleri değil, destekleyicileri olarak ele alınmalıdır.

Mavi Marmara gemisine yapılan saldırılarda hayatını kaybedenler üzerinden yorumlar yapılmaktadır. En son Pensilvanya'dan gelen yorum, yüreklerimizi incitmiş, içimizi acıtmıştır. Mavi Marmara, gemisini otoriteden izin almamakla itham eden görüş sahibinin, bu gemide Siyonist katiller tarafından katledilenleri, şehit olarak kabul etmemesinin gerekçesinin cehalet olamadığını bilince, bu yorum bizlere daha çok ızdırap vermiş, zihinlerimizde ciddi soru işaretleri oluşturmuştur. Hoca efendinin değerler ve sabiteler hususundaki dayatmalarının kaynağının ve sonuçlarının diğer dayatmacıların ifadeleriyle benzeşiyor olması da ayrıca kaygı vericidir.

İzzet ve onurumuzun sembolü olan Mescid-i Aksa'nın müdafaasına yönelik intifadanın yıl dönümünde şerefli intifadayı, onun yiğit evlatlarını ve bu şanlı direnişe destek veren herkesi, her çabayı selamlıyoruz. Bu uğurda şehit olanları şahadetlerini tebrik eder yollarının yolumuz olduğu bir kez daha ilan ederiz.

Hakkın hak olarak kaldığı, hakikatin sınırlarının vahiyle şekillendiği tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 161. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz

 

 

Kocaeli'de 285 Başörtüsü Eylemi

Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemi 285. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Reyhan Balcı okudu.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

28 Şubat darbecilerinin ''1000 yıl sürecek'' dedikleri başörtüsü yasağının tarihe karışacağı günleri ümit özlem ve kararlılıkla bekliyor ve yasağın tüm alanlarda çözüm bulacağı güne kadar mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Referandumda.''yetmez ama evet'' tercihimizin yeter ve amasız evet olması Türkiye'de yaşayan her kesimin özgür bir ortama ve konuma kavuşacağı gün olacaktır. O gün için referandum sonucuyla halkın demokrasi ve özgürlük isteğine karşı tutum ve davranışlarını konumlarını sorgulayanlar gelecekleri ve geleceğimiz konusunda önemli bir adım atmış olacaklardır. 

Dikkatle yazılanları okuyor söylenenleri dinliyor yapılanları izliyoruz. Tüm bu eylemlerin olumlu şahitleri olmak istiyoruz.12 Eylül'de şahit olundu ki halk darbe yapanları istemiyor istememekle beraber cezalandırılmalarını istiyor.

Yine şahit olundu ki halk özgürlüklerin önünü tıkayan her türlü yasağın kalkmasını istiyor ve bu konuda yetkili olanlara yeni yasal değişikliklerle yetki veriyor yetki verdiği gibi mevcut olmayan kanun ve yasaları çıkarın diyor hatta özgürlüğe darbe olan o günde 12 Eylül'de bu darbe anayasasını tümden değiştirin diyor.

Tarihte şahit olmuştur ki halk üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Tarihin ve insanlığın arzu ettiği şahitlik Türkiye'mizi ve tüm insanlığı özlem duyulan günlere taşıyacak olanların atacağı adımlardır.

Referandum sonucu çözüm için hızınızı belirleyen en önemli unsurdur. Artık gözü yaşlı gönlü kırık özgürlük mağduru insanların fotoğraflarının yer alacağı yeni bir arşive tahammül kalmamıştır.

285 haftadır süren hiç bir iklim şartının engel kabul edilmediği hiç bir baskının önleyemediği, önleyemeyeceği bu direnç, hak ve özgürlüğün hakim olduğu bir Türkiye karşısında gücünü hakka ve adalete teslim edecektir. Bu devir teslim gününde buluşmak üzere geldiğiniz için teşekkür ediyoruz.

 

 

Ankara'da 244. Başörtüsü Eylemi

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu'nun düzenlemiş olduğu başörtüsüne özgürlük eylemi 244. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Hadiye Kılıç okudu.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

244 haftadır yağmur-çamur, kar-kış demeden insan haklarının önündeki engellerin kaldırılması için buraya gelen çok kıymetli katılımcılar bu haftaki basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Referandum, ülkemiz insanında değişiklik beklentisi oluşturdu ve sorunların çözümü için umut oldu. Darbe mağdurları, YAŞ mağdurları,  daha fazla hak ve özgürlük isteyenler 13 Eylül'den bu yana uğradıkları haksızlıkların hesabının sorulması için çeşitli girişimlerde bulunmaktalar. Başörtüsü mağdurları da ne hukukî ne de insanî hiçbir gerekçesi bulunmayan bu yasağın kalkacağına olan inançlarını hiç kaybetmediler.

Her seçim döneminde pek çok vaadde bulunan siyasiler iş sorunun çözümüne gelince çark etmekteler. Siyasî rant elde etmek için verdikleri sözleri seçimden hemen sonra unutanlar mağdurların yüzüne tekrar bakabilmekteler. Ana Muhalefet Partisi Lideri Sayın Kılıçdaroğlu meydanlarda başörtüsü sorununu kendilerinin çözeceğini söylediğinde bu kanayan yaranın sarılacağına dair ümitler arttı. Ancak bugünlerde yine bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Hükümetin "birlikte çözelim" önerisini yokuşa sürüp sorunun çözümü için konuyla ilgisiz pek çok şart koşmasını anlayamıyoruz. Bu sorun insan hak ve özgürlükleriyle ilgili, toplumu derinden yaralayan bir sorundur. İnsan hak ve özgürlükleri asla pazarlık konusu yapılamaz. Devletin, toplumun her kesimine barış elini uzattığı ve kucakladığı bu dönemde bu sürecin önüne set çekenler bu vebalin altından nasıl kalkacaklar?

Ülkemizde bir sorunlar sıralaması yapıldığını görüyoruz. Bu sıralama kime ve neye göre yapılmaktadır. Bu sıralamada başörtüsü sorununu en son sıraya yerleştirenler birkaç neslin eğitim, çalışma, hatta aile hayatında ne gibi depremler yaşadığını empati kursalar dahi anlayamazlar. Sorunların çözümünü birbirine bağlamak ipe un sermekten başka bir şey değildir. Bizler bu yapılanların altında kasıt arıyoruz ve çözüm olarak sunulanların aslında çözümsüzlük önerisi olduğunun da farkındayız. Ana Muhalefet Partisi'nin çağı yakalama adına bir değişim geçirdiğini görüyor ve başörtüsü sorununun çözümünde aktif, yapıcı, olumlu rol alacağını umuyoruz. Hatta önümüzdeki seçimlerde başörtülü adaylar göstermesini bekliyoruz.

Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz kendi başkanlığı döneminde hiç kimseye, özellikle de başörtülü kızlara "ızdırap" yaşatmadıklarını söylemektedir. Bu söylemlerin sahiplerinin Türkiye gerçeklerinin farkında olmadıklarını yada olmak istemediklerini ve kendi hayal alemlerinde yaşadıklarını düşünüyoruz. Binlerce öğretmen, doktor, avukat, memur görevlerinden atıldı. Binlerce genç kızımız üniversite öğrenimini bıraktı veya yabancı ülkelere eğitim için gitti. Yüzlercesi psikolojik bunalımlara girdi. Izdırapları sadece mağduriyetin doğrudan muhatapları değil aileleri de yaşadı. Izdırap yaşatıp yaşatmadıklarını merak edenler ikna odalarına aldıkları kızlarla görüşme yapanlara onların psikolojik durumlarını sorabilirler.

Şu gerçeği tekrar vurgulamak istiyoruz: İnsan hak ve özgürlükleri ertelenemez, göz ardı edilemez, pazarlık konusu yapılamaz. Bu nedenle bu sorunun bir an önce çözülmesini hem hükümetten, hem de muhalefetten talep ediyoruz. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Haftaya özgürlüklerin elde edildiği bir Türkiye'de buluşmak dileğiyle tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz.

 

 

Akyazı'da 191. Başörtüsü Eylemi

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu başörtüsüne özgürlük eylemi 191. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Salih Kahya okudu.

Basın açıklamasının Tam Metni:

Her kuruşu halkın parasıyla yapılan okullardan başörtülü çocuklar kovuluyor duyuyor musunuz?

Anayasasında 'ilköğretim zorunlu ve parasız' diye yazan bir ülkede memurlar, anayasanın üstünde hangi hak ve yetki ile karar alabiliyorlar? Bu yetkiyi kimlerden alıyorlar ve kimler adına kullanıyorlar.

Hukukun üstünlüğünü her fırsatta dillerine dolayan hukukçular anayasaya rağmen en temel haklar milletin ellerinden alınırken vurdumduymazlıklarını hangi gerekçelerle izah edebilirler.

2010-2011 eğitim öğretim yılının açılması ile birlikte Tarsus'ta Dr. Lütfi KOLUKIRIKOĞLU ilköğretim okulunda başörtülü okumak isteyen Büşra UZUNSELVİ 13.kıyafeti okul yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle okul yönetimi tarafından okula alınmadı, Van'da 7. sınıf öğrencisi Ayten KOÇ aynı gerekçeyle okula alınmadı. Mardin Kızıltepe Mehmet Emin DEĞER ilköğretim okulu 8.sınıf öğrencisi Medine KARAALP başörtülü olarak okula geldiği için okul yönetimi tarafından okuldan çıkarıldı.

Allah'ın emri kur'anın hükmü olan başörtüsü Müslüman kadının kimliğidir

Ben başörtümle eğitim alacağım, ben başörtümle hizmet vereceğim diyen kızlarımıza,  kadınlarımıza başörtüsüyle olmaz yasaktır diyenler bilsinler ki karşı oldukları başörtüsü değil İslam'dır.

Din görevlileri haftası kutlamalarında diyanet işleri başkanı Kocatepe konferans salonunda yaptığı açıklamada 'din özgürlüklerini geliştirmek dinimize ve kendimize saygının bir gereğidir.14 asırdır Müslüman kadınların başlarını dini vecibe olduğu için örtmektedirler' bu konuda din işleri yüksek kurulunun defalarca açıklama yaptığını ifade etmiştir.

Devlet halkın neye inanıp nasıl yaşayacağını dayatma hakkına sahip değildir. Devlet ailenin dinine, diline ve kültürüne saygı göstermeli, herhangi bir yerden baskı ve dayatmaya karşı milletin garantörü olmalıdır.

Akyazı başörtüsüne özgürlük platformu olarak Büşra UZUNSELVİ, Ayten KOÇ, Medine KARAALP, Ece NUR'u tebrik ediyor örnek olmalarını takdir ediyoruz. Ailelerine selam gönderiyoruz. İnancının gereği başını örterek okumak isteyen kız çocuklarımızı okullara almayanları bu zulmü seyredenleri tel'in ediyoruz.

İnsan onuruna yakışan insanca yaşanabilir günler temennisiyle gelecek hafta cumartesi günü saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olunuz.

HABERE YORUM KAT