SELAME AHMED SELAME*

ABD yönetimi ne zaman barış girişimiyle ilgili kabul edilebilir öneriler veya fikirler sunsa, bu öneriler uzun veya kısa bir süre sonra Siyonist güçlerle İsrail nüfusunun kabul etmemesi nedeniyle çürüyor ve buharlaşıyor. Barış görüşmeleri Oslo Anlaşması'ndan bu yana, İsrail'in kendi planlarını hayata geçirmek için kullandığı zaman harcamaya dayalı müzakere şekillerine sahne oldu. ABD, sadece eski başkanı George H.W. Bush'un döneminde, İsrail'i taahhütlerini yerine getirmeye sevk etmek için büyük bir kredi anlaşmasını durdurmuştu. Yahudi örgütler ve Kongre'deki yandaşları çok geçmeden Bush'un Beyaz Saray'dan çıkarılması harekete geçti ve baba Bush bir sonraki başkanlık seçimini kazanamadı.

İnşaatlar yeniden başladı

Belki de, ABD Başkanı Barack Obama İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yu ilk fırtınalı görüşmelerinin ardından ikinci kez kabul ettiğinde aklında bu deneyim ve eylülde yapılacak Kongre seçimleri vardı. ABD'nin özel Ortadoğu temsilcisi George Mitchell da, dolaylı görüşmelerin sonuçlarını beklemeksizin doğrudan müzakerelerin yapılması yönündeki bütün taleplerinde Netanyahu'ya teslim oldu. Obama İsrail'i yerleşimleri dondurmak zorunda bırakacağına dair önceki vaatlerinden caydı ve Netanyahu'yu serbest bıraktı. Netanyahu Obama'nın kendisine boyun eğmesinin ardından muzaffer bir şekilde döner dönmez de, yerleşim birimleri ve Kudüs civarındaki inşaat çalışmaları yeniden başladı, evleri yıkılan Filistinliler topraklarından kovuldu. Filistin Yönetimi Mahmud Abbas'a Netanyahu'yla doğrudan müzakerelere girmesi için yapılan baskılar da yoğunlaştı.

Arap Birliği'ne bağlı Arap Barış Girişimini İzleme Komisyonu'nun dolaylı müzakereler için verdiği süre eylülde doluyor. Araplar bu sürede hiçbir sonuç alınamazsa Araplar sorunu BM'ye taşıyacaktı. O halde Ebu Mazen Amerikan baskıları karşısında ne yapacak? Arap İzleme Komisyonu BM yolunda gidecek mi? Yoksa Amerikan baskıları Arap saygınlığından ve haklarından haklarından geriye kalanı da ortadan kaldıracak mı?

Mısır'ın kredisi tükeniyor

Birçokları, doğrudan müzakereleri hiçbir şart koşmadan kabul etmesi halinde Abbas'ı kınayacaktır. Başkaları da Yaser Arafat'ın yolundan gidip Netanyahu ve ABD'ye teslim olmayı reddederse kınayacak. Obama ve Netanyahu'nun Araplara kurduğu komplonun gölgesinde 'İsrail ahtapotu'nun Mısır'da karşılanmasıysa dehşet verici. Mısır Amerikan desteğinden emin olarak her defasında bunu yapıyor.
Hiç kimse Mısır'ın Netanyahu'yu niçin kabul ettiğini bilmiyor. Oysa Kahire istenmeyen bir şahsın ziyaretinin kendi kredisini azalttığını biliyor. Dahası, bu ziyaretten sadece, diğer Arap ülkeleriyle doğallaşma girişimine destek bulmak konusunda Netanyahu ve hükümeti yarar sağladı.

O zaman Mısır, herkesin zararının faydasından büyük olduğunu bildiği halde bu şaibeli ziyareti niçin reddetmiyor? Mısır kontrolü kaybederse ABD dahil hiç kimse onu koruyamaz veya felaketi engelleyemez.

* Mısır gazetesi Şuruk, 17 Temmuz 2010

Tercüme: Radikal