1. YAZARLAR

  2. Rasim Ozan Kütahyalı

  3. Balyoz, liberaller ve gerçekler
Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

Yazarın Tüm Yazıları >

Balyoz, liberaller ve gerçekler

22 Aralık 2010 Çarşamba 13:02A+A-

Pazartesi Yavuz Baydar aradı, Çetin Doğan’ın kızı ve damadı T24.com’dan Selin Ongun’a bir söyleşi vermiş, onu hatırlattı... Söyleşinin bir yerinde Pınar Doğan kendini tutamıyor, bana hakaretler yağdırıyor... Doğan’ı geçen yazıdaki şu ifadelerim çıldırtmış...

Her şey bir yana, benim üzüldüğüm şey Dani Rodrik gibi Yahudi bir entelektüelin 1934 Trakya ve 1942 Varlık Vergisi rezaletlerine imza atmış faşist zihniyetle aynı safa düşmesi... Kayınpederini savunurken Self-Hater Jew olmamaya dikkat et bence Rodrik... Cellâtlarına âşık olmak sana yakışmaz.

Bu söylediklerimin nesi yanlış? Çetin Doğan’ın radikal bir tutkuyla bağlı olduğu dönemde yapılmadı mı bu kepazelikler?1934 Trakya Pogromu sırasında Yahudi yurttaşlarımıza sırf Yahudi oldukları için zulmedilmedi mi? Bütün mallarına, mülklerine birikimlerine el konmadı mı? Trakya Yahudileri sefil süfela halde kalmadı mı? 1942’de daha da beter şekilde ezilmedi mi Türkiye Yahudileri? Bu konuların üstadı Ayhan Aktar’ın söylediği gibi, özellikle Yahudilerin mallarına el koymak için yapılmış bir operasyondu 1942 kepazeliği. Resmî TSK söylemi bu yapılan kepazeliklere “Atatürkçü Düşünce Sistemi” doğrultusunda yeni bir ulus yaratmak bahanesiyle sahip çıkmıyor mu? Balyoz sanığı Çetin Doğan en azından damadından utanıp “1934 Trakya ve 1942 Varlık Vergisi kepazeliklerinden ötürü bir general olarak utanıyorum” diyebiliyor mu? Pınar Doğan’ın babasının orgeneral olup “Başbakan’a hakaret etmek lazımdır. Hükümete ültimatom vermek lazımdır” diyebildiği TSK sisteminde Doğan’ın eşi Dani Rodrik gibiler teğmen bile olabilir mi? Şu an büyük bir iktisatçı olan Rodrik varsayalım “büyük bir kumandan” olmak isteseydi, yüzyıllardır ailesinin yaşadığı toprakların ordusunda görev almak isteseydi, harp okullarına girebilir miydi Pınar Doğan? Harp okulu sınavlarını birincilikle bile kazansa sadece Yahudi olduğu için eşin Dani’yi Harbiye kapısından kovmazlar mıydı? Lütfen Dani&Pınar Rodrik çifti bu sorularıma dürüstçe cevap versin. Benim “Cellatlarına âşık olma Rodrik” derken kastettiğim buydu, çıldırmaya gerek yok...

Öte yandan Doğan-Rodrik çiftinin Balyoz iddianamesi üzerindeki çalışmaları hukuken ciddiye alınmalıdır. Yazdıkları kitabı da edinip derhal okuyacağım... Her ne sebeple olursa olsun “darbecilikle mücadele” adına da olsa sahte delil üretilmesi ahlaksızlık ve hukuksuzluktur. Suçlamaları daha da derinleştirmek adına olmayan belgeyi birileri yaratıyorsa bu suçtur. Böyle bir suç işlenmişse de bunun üstüne kararlılıkla gidilmelidir. Liberal aydınlara da bu noktada görev düşüyor...

Bu dava bağlamında sahte delil yaratanlar, tam aksine darbeci zihniyetin ekmeğine yağ sürüyorlar. Çünkü sanıkların kesinleşmiş ifadeleri bile ortada bir “darbe planı” olduğunu kanıtlıyor... Zaten Rodrik&Doğan çifti de 5-7 Mart 2003 Selimiye kayıtları noktasında bir söz söyleyemiyor. Dava öncelikle bu kayıtlar üzerine bina edilmeliydi, çünkü orada her şey çok açık, sanıkların inkâr edebilecekleri hiçbir şey yok... Pınar Doğan da babasının bu ifadelerini savunamıyor ve şöyle diyor...

Teslim edilmesi gereken bir konu, seminer sırasında kullanılan kimi ifadeler problemli. Belki de en problemli görülebilecek ifade, seminerin kapanış konuşmasında Çetin Doğan’ın ‘ültimatom’ kelimesini telaffuz ettiği zaman ortaya çıkıyor. Seminer kapsamında savaş senaryosunda ülkenin karşısında kaldığı tehditler ve varılan şiddet ortamı içinde söylenmiş bile olsa, ordunun hükümete ültimatom vermesi hiçbir zaman kabul edilemez. Bu konuda Çetin Doğan’ın haklı tenkitlere maruz kalması son derece normal.

Ben özellikle Rodrik’ten 5-7 mart kayıtlarının İngilizce tercümelerini Harvard’dan bir hukukçuya vermesini rica ediyorum. Bakalım oradaki planları ve tasarıları “hukuken meşru” bulacak mı bir Harvard hukukçusu? Ya da 16 Temmuz 2003’teki resmî Or’lar toplantısında kayınpederinizin sözleri “hukuka uygun” bulunacak mı?

Doğan&Rodrik çifti babalarının hapse girmesini elbette istemez, onları çok iyi anlıyorum, benimle aynı soyadı paylaşan ailemin önemli kısmı Çetin Doğan’ın kafa yapısına yakın insanlardan oluşuyor, böyle bir durumda ben de elimden geleni yapardım ama bizlerin ailelerinin bu kafa yapısının “vicdanen ve ahlaken suçlu” bir zihniyete tekabül ettiğini artık kabul etmemiz gerekiyor. Ondan sonrasında “hukuken” af talep edilebilir, yahut kurtarmanın yolları aranabilir. Fakat ortada bir “darbe niyeti” ve o niyet doğrultusunda bir “darbe planı” olduğu çok açık...

Tamam, liberaller sizin araştırdığınız bulgular konusunda dikkatli olmalı, haklısınız ama lütfen siz de “5-7 mart Selimiye kayıtlarında hiç suç unsuru yok” demeyin. Dani Rodrik, geceleri uyuyamadığını söylüyor. Bu gerçekleri bildiği için geceleri uyuyamıyor bence...

Babanız Çetin Doğan da gerçekleri itiraf etsin. Sonrasında da af dilesin... Çetin Paşa, bu toprakların halkının inançlarını “irtica” olarak görür ama bu halk merhametli bir halktır. Merak etmeyin...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT