1. YAZARLAR

  2. M. HASİP YOKUŞ

  3. 13 yıl sonra gerçekleşen Irak ziyareti
M. HASİP YOKUŞ

M. HASİP YOKUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

13 yıl sonra gerçekleşen Irak ziyareti

26 Nisan 2024 Cuma 18:27A+A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 22 Nisan günü neredeyse kabinenin yarısını da yanına alarak kalabalık bir heyetle 13 yıl aradan sonra Irak’a tam bir çıkarma yaptı. Önce Bağdat’a ardından da Erbil’e uzanan bu ziyaretin Ankara-Bağdat- Erbil ilişkilerinde yeni gelişmeler için umut vericidir.

Aynı şekilde ev sahibi ülkenin Türk heyetinin ziyaretine özenle yaptığı hazırlık; bu ziyarete atfettiği önemi fark etmek açısından önemliydi.

Erdoğan’ın geçtiği yollara Türk ve Irak bayrakları asılmış, Sünniler açısından önemli bir inanç merkezi olan Abdulkadir Geylani türbesinin bulunduğu caddeye Türkçe ve Arapça olarak “Ziyaretinizden onur duyduk” yazılı pankartlar asılmış, Erbil Kalesine gece boyunca Türk Bayrağı yansıtılmıştı.

Iraklı muhataplar bu ziyaretin öneminin farkındadırlar. Türkiye; Irak’ın Batı’ya açılan kapısı durumundadır. Bundan daha da önemlisi inşaat, mobilya, sağlık, gıda ve tekstil gibi alanlarda ihtiyacının çoğunu Türkiye’den temin etmektedir. Buna mukabil Türkiye özellikle petrol ve doğal gaz ihtiyacını en avantajlı şekilde temin edeceği ülke Irak’tır.

Ziyaret neticesinde su sorunu, petrol, sınır güvenliği, terör ve Kalkınma Yolu projesi başlıkları çerçevesinde 30 civarında mutabakat metni imzalandı. 

Geçtiğimiz ay Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, terörle mücadele alanında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla Irak'a bir ziyaret gerçekleştirmişlerdi. Türkiye ile Irak arasında ilişkilerin geliştirilmesinin önündeki engellerden biri olarak PKK’nin “terörist bir örgüt” olarak tescillenmesi altı çizilmesi gereken önemli bir husustur. Mart 2018 yılından beri bölgede çok sayıda askeri üs ve kalekolun inşa edilmesi ve SİHA desteğiyle iyice köşeye sıkışan PKK, alınan bu son kararla birlikte artık Süleymaniye ve Şengal gibi yerlerde de barınma imkânı bulamayacak.

PKK terörünün Türkiye Irak ilişkilerinde engel olmaktan çıkarılması çok önemlidir. Ancak, Türkiye’nin önündeki tek engel bu değil. 2003 yılında ABD müdahalesinin ardından etnik ve mezhepsel temelde bölünen Irak, kurumsal devlet mekanizmasını oluşturmakta zorlanıyor. Bu da doğal olarak karmaşayı ve kaotik bir işleyişi beraberinde getiriyor.

İlave olarak, Merkezi Irak Hükümeti ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasında Irak Anayasasının 140. Maddesinin uygulanmamasından kaynaklanan ihtilaflı bölgeler, merkezi bütçeden Kürt bölgesine aktarılacak pay, gümrük kapıları ve petrol gelirinin bölüşümünden kaynaklanan sorunlar var. Diğer tarafta Bölgesel Kürt Yönetimi’nde KDP/Erbil – KYB/Süleymaniye arasındaki bölünmüşlük ve rekabet tahmin edilenden çok daha derindir. Bu bölünmüşlük Kürtlerin hem Bağdat karşısında hem uluslararası ilişkiler başta olmak üzere hayatın birçok alanında elini zayıflatmaktadır. İran ve Türkiye’nin güvenlik gerekçesiyle bölgeye müdahaleleri bu zemini daha kırılgan hale getiriyor. Son dönemlerde Irak Federal Mahkemesinin aldığı bazı kararlar özerk yönetimin etkinlik alanını büsbütün daraltmıştır.

Ülke yönetiminin İran ve ABD’nin müdahalesine açık hale geldiğini de ayrıca belirtmekte fayda var. ABD ile İran arasındaki rekabette iyice sıkışan ve artık ibrenin iyice Tahran'a döndüğü bir süreçte Başbakan Muhammed Şiyar Es-Sudani, Batı dünyası ve onun giriş kapısı olan Türkiye ile ilişkiler üzerinden yeni bir çıkış arıyor.

Türkiye’ye dönecek olursak; bu düzeyde olmasa bile benzer bir zihni karmaşa ve kaotik tablo bizim cenahta da yaşanıyor. Bundan yüz yıl öncesine kadar Osmanlı’nın birer vilayeti olan; dini, mezhebi, kültürel ve coğrafi olarak et ve tırnak gibi olduğumuz sınır komşusu bir ülkeye Cumhurbaşkanlığı nezdinde 13 yıl aradan sonra bir ziyaretin gerçekleşmiş olması üzüntü vericidir. Kendisine ve coğrafyasına yabancılaşmış, zihin kodları dumura uğramış, dış siyasette Batı’nın ileri karakolu olmak dışında bütün üretkenliğini ve hayati melekelerini yitirmiş bir bakiyenin varisleri olarak bu sığlıktan kurtulmak gerekiyor. Son günlerde bazı belediyeler eliyle hayata geçirilen Arapça tabela düşmanlığı, sözünü ettiğimiz bu yabancılaşmanın tipik bir örneğidir.

Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz sonrasında güvenlik merkezli bir politika izleyerek sistemin kodlarına sarılan AK Parti, özellikle MHP ile kurduğu ittifak sonrasında Milliyetçilik manivelasını da devreye alarak çarpık şekilde tesis edilen bu sistemle tümüyle bütünleşme çabasına girmiştir.

Irak’ta Osmanlı bakiyesi var, Kürtler var, Türkmenler var, Şiiler var, Sünniler var… Dolayısıyla Türkiye’nin dış politikadaki anlayış ve reflekslerinin en iyi gözlemlenebildiği ülke Irak sahasıdır. Bu bakiyeye sırt çeviren, sadece Türkmenler üzerinden Irak’ta etkin olmak isteyen, bölgedeki Kürtlere köy korucusu muamelesi yapan bir anlayışla bölgesel bir anlayışla arpa boyu kadar yol alınamaz.

Kürt siyasetinin “terör, bölünme, beka” gibi prizmalardan süzdürüldükten sonra biçimlendirilmesi büyük bir sığlığa ve tıkanıklığa sebep olmaktadır. Türkiye kendisiyle yakınlaşmak, iyi ilişkiler içinde olmak isteyen Iraklı Kürtlerle ilişkisini PKK ve Türk ırkçılarının ipoteğinden çıkararak daha rasyonel ve insani bir zeminde ilerletmelidir. Bundan yüz yıl öncesine kadar, sadece bahse konu Kürt Bölgesini değil, Irak’ın tümünü yöneten bir imparatorluğun varislerinin ayaklarına ve zihinlerine maalesef ulus devlet ve milliyetçilik prangaları dolanmaktadır.

Esasında son kırk yılda terör belasına maddi ve manevi olarak büyük bedeller ödemiş bir ülkenin işin bu boyutunda aşırı hassasiyet göstermesi anlaşılır da bir durumdur. Bunda yadırganacak bir husus yok. Yadırgatıcı olan husus; ilişkilerin bu zeminde takılı kalmış olmasıdır.

Bu son ziyarette her ne kadar güvenlik meselesi ön plana çıksa da özellikle Kalkınma Yolu Projesi, ticari faaliyetlerin gelişmesi, enerji iş birliği gibi alanlar başta olmak üzere Türkiye-Irak ilişkilerinin bir üst aşamaya geçirilme niyet ve çabası görülmektedir.

Türkiye-Irak ilişkilerinde yaşanan güvenlik ve ticaret merkezli görüşmeler, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayacak mı, onu zaman gösterecek. 

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum