1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. “Atatürkçüler Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” da Çıkarılsın Bari!
“Atatürkçüler Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” da Çıkarılsın Bari!

“Atatürkçüler Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” da Çıkarılsın Bari!

Son olarak Adem Özköse hakkında ‘Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret’ ettiği gerekçesiyle dava açıldığını hatırlatan Hakan Albayrak, 5816 sayılı kanunun yürürlükte kalması durumunda can yakmaya devam edeceği uyarısında bulunmuş.

24 Ocak 2019 Perşembe 11:39A+A-

Hakan Albayrak’ın Karar gazetesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısı (24 Ocak 2019) şöyle:

Gene 5816

Dün internette adedi 2 bin 500 liradan satışa sunulan 1881 adet Mustafa Kemal kitabı dört saatte tükendi, kitabın yazarı Yılmaz Özdil bayram etti.

O saatlerde başka bir yazara, Adem Özköse’ye, 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”a muhalefetten dava açıldı.

Adem, sosyal medya hesabında, “Atatürk” büstünün önünde eğilme ritüelini eleştirmişti.

“Atatürk aleyhine işlenen suç”muş bu!

Mustafa Kemal’in kendisini değil, onun büstüne kutsiyet atfedenleri eleştirdi Adem. (Velev ki Mustafa Kemal’i eleştirsin; ifade hürriyeti, ifade hürriyeti, ifade hürriyeti!)

Kabahat (!) işlediyse “Atatürk” aleyhine değil “Atatürkçüler” aleyhine işledi.

Oldu olacak, “Atatürkçüler Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” da çıkarılsın bari!

* * *

Adem, “Biz de ‘Atatürk ilah değildir’ diyoruz” Tweet’i yüzünden de soruşturma geçiriyor.

İnanılır şey değil.

Aka Gündüz’ün “Atatürk’ün tapkınıyız. Her şey (O)’dur. Her yerde (O) var”, Yusuf Ziya Ortaç’ın “Yoktan var ediyor Tanrı gibi her şeyi”, Behçet Kemal Çağlar’ın “Ey Samsun’dan karaya çıkan ilah, merhaba!” dediği günlere geri mi döndük?

* * *

Onur Atalay’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan Türk’e Tapmak-Seküler Din ve İki Savaş Arası Kemalizm adlı kitabı okunmalı şu günlerde.

Kitabın arka kapağından:

“Medeniyet, bilim, millet ve sonunda şef kavramlarının kutsallık halesiyle nasıl çevrildiğini, Cumhuriyet’in ‘yeni insan’ının onlar vasıtasıyla nasıl mayalandığını, Osmanlı’dan ve geleneksel inanç sisteminden kopuşun yarattığı manevi boşluk duygusunun farklı bir tarzda nasıl ikame edildiğini anlatan Atalay, din-siyaset ilişkisine dair zengin kaynak kullanımı ve titiz araştırmacılığıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece ilk yıllarını değil bugününü de anlamaya yönelik yeni bir çerçeve öneriyor.”

 

HABERE YORUM KAT

5 Yorum